İktidarın “Bakan Rezervi”; Sığ Muhalefet!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

02 Eyl 2019 10:34
  • Muhalefetin içler acısı halini resmetmek için kelimeler yetersiz kalıyor. Geçen hafta, aykırı ve muhalif davranmaya ait sadra şifa teklifimiz sanal dünyaya düşmeden önce, sözde muhalefet parti liderlerinden biri, iddia ve teorilerimizde ne kadar haklı olduğumuzu gösteriverdi. Haklı olma pahasına bile olsa, böylesine düşük bir kaliteden dolayı sevinemedik doğrusu...Bu ne pespayelik ya hu!

    Bunun üzerine arkadaşlarla oturduk. “Arkadaş” deyince, anlayacağınız üzere kafası çalışan, sözünü bilen, okumuş bir ekipten bahsettiğimizin altını çizelim de, IQ'su yüksek bir ortamda mesai yaptığımız konusunda okuyucuyu haberdar etmiş olalım. Şöyle bir karara vardık; Türkiye'de siyasi hayatın düzene girmesi için bir dizi kanun çıkarılması lazım. Öyle marketten alınan, tek kullanımlık KHK'lar bizim derdimize derman olmaz. Bu konuda öncülük yapacak olanlara her türlü desteği vermeye hazırız. Yeter ki, böyle bir çalışma yürütenler, Saray, İktidar, sığ muhalefet lideri ve emir eri ekibi haricindeki bir oluşum tarafından yapılsın. 

    Nasıl bir kanun? Özeti şu; Yaşı ellibeş olmuş ve kendilerine devlet bütçesinden maaş takdir edilen bütün muhalif parti kadroları, zorunlu olarak zeka testi ve psikolojik bir kontrolden geçmeliler. Geçen yazımızda bizim önerdiğimiz, evden çıkmadan önce “Ben muhalifim, Saray Soytarısı değil!” telkininin bu tür derin ruhi rahatsızlıklara faydası olacağını zannetmiyoruz. Bunama ve balık hafızalar için rutin tedaviler lazım. Bunun bir anayasa maddesi haline gelmesi de şart. 

    Geçen hafta Türkiye gündemine oturan bir kadın cinayeti için ağzı olan herkes kendisini mutlaka bir şey demek zorunda hissetti. Hatta, bir yöremizde, olayı protesto etmek için erkeklere şalvar ve etek giydirip kadınlar karşısında hizaya bile dizdiler. Bayağı ve düşük kaliteli bir protesto ama, mahsuru yok. O zavallı erkeklere tavsiyemiz, nasıl olsa bir kere bu tür elbiseler giydiniz, artık bir daha çıkarmayın şeklinde olur. Üçüncü milenyumun ilk çeyreğini tükettiğimiz şu günlerde daha kaliteli protesto ve direniş tarzları geliştirmemiz de gerekiyor. Ayran süzen bıyıklar altında, kırmızı-güllü şalvar giyen babalar, çocukların zihninde derin tahribatlar oluşturabilir.

    Dengesiz bir adamın silahını çekip eski ya da halen evli olduğu eşini öldürmesi, nereden bakarsanız bakın ağır bir trajedi. Gerekli önlemlerin alınması konusunda, hiç kimsenin aykırı bir şey iddia etme lüksü yok. Bununla birlikte, medyanın önü alınmaz sansasyon ve reyting şehveti önünde koca bir ülkenin savunmasız ve çaresiz bir hale sokulması garipliğini de görmezden gelmemek gerekiyor. 

    Demem o ki, Türkiye'de işlenen kadın cinayetleri, ülkedeki kadın-erkek eşitsizliğinin ya da babaerkil geleneğin ortaya çıkardığı bir sonuç değil. Lütfen gerçekçi olalım. Belediyenin mahalledeki boş ve salma köpekler için uyguladığı itlaf programına gösterilen tepki ile kadın cinayetlerine gösterilen tepkiyi birbirinden ayırabilecek bir olgunluk için ne yapmamız gerekiyor? Bu tür olaylar hakkında kendilerini mutlaka bir şey söylemek zorunda hisseden, iktidar ya da muhalefet yüzleri, aktör, sanatçı, yazar, ressam, şoför, belediye başkanı, mütevelli heyeti, spor kulübü başkanı, futbolcu, modası geçmiş emekli artistler ve daha niceleri, her gün ortalama beş'in altına düşmeyen şehit ölümleri hakkında bir şey deme ihtiyacı duymuyorlar. 

    Sizce de garip değil mi? Şehit haberleri, medyanın dikkatini çekmediği ya da şehvetlerini tatmine yetmediği için daha mı değersiz? Ya hu, şehitler kabir hayatı açısından diriler ama, anne ve babalarının gönüllerinde açtıkları yaranın nasıl kapanabileceğine dair bir teklifiniz var mı? Mesele, şehitler üzerinden ajitasyon değil! Medya ve onlara çanak tutan iktidar yandaş ve beslemelerinin iki yüzlülüğü. Bütün sermayesini feminizm üzerinden isbat-ı vucud kartına yatıran yazar müsveddelerini ve içi geçmiş ekran yüzlerinin banallığına tahammül her geçen gün daha da katlanılmaz hale geliyor.

    Bahsettiğimiz zihni seviyesizlik, güya muhalefet olduğunu iddia eden bayan parti başkanı için de söz konusu. Kaç zamandır ortalarda görünmüyordu. Son cinayetten çok etkilenmiş olmalı ki, kadın cinayetleri için “Cumhurbaşkanı idam cezasını getirsin onaylayalım...” savrulmuşluğu ile gündeme düşüverdi. Hemcinsleri karşısındaki duygusallık ve aşırı hissiliği anlıyoruz da, işi abartmaya gerek yok. Akşam çayını içerken ya da çekirdek yerken, medyanın servis ettiği haberlerden etkilenip, kanun tekliflerine gözü kapalı imza atmak, bir muhalefet liderinin düşebileceği en derin seviyesizlik olmalı. Olayın ardından Hanımefendi evdekilerle oturup, hemcinsleri için bir türlü önü alınamayan kadın cinayetlerini idam ile çözmeye karar vermiş. Kimseyi tahkir ettiğimiz, küçümsediğimiz, hafife aldığımız yok ama, gecenin o saatinde, bizim her zaman beraber olduğumuz, IQ'lü gençler kadar kaliteli bir ekibin bir araya gelme ihtimali yok. Parti başkanının bu acınası hafifliği parti teşkilatının akli bütünlüğünü de sorgulanır hale getiriyor.

    Omurgası kaymış bir medya ile yaşam mücadelesi veren demokrasimiz, miskinlik ve mıymıntılıktan kendisini kurtaramayan bir muhalefeti de sırtında taşımak zorunda. Çok kötü ama, manzara bu. 

    Muhalefet olarak siyasete atılmış ve sonra da iktidarın dümen suyuna razı olmuş siyasetçi profilimiz oldukça zengin. Sonradan dahil oldukları iktidara yama, besleme, dahil ve kaynak olma utancını perdelemek için, aba-emcad iktidar olanlardan daha fazla varlık göstermek zorunda kalıyorlar. Örnek mi istiyorsunuz? İçişleri Bakanı ve hükümet sözcüsüne bir de bu gözle bakın...Muhalefet etmeyi beceremeyince, bir kenara çekilmektense, iktidarın merhamet ve ulufelerine boyun eğiyorlar. Ne utanç verici bir seviye kaybı! 

    Rastgele televizyonda seyrettiği bir vak'a daha mahkemeye aksetmeden “İdam getirelim...” deyip orijinallik derdine düşen sığ muhalefet liderlerinin, potansiyel iktidar rezervi haline dönüşmesi iyiye alamet değil. İdam cezası gelir mi gelmez mi bilmiyorum ama, iktidarın bir sonraki adalet bakan adayı şimdiden göz kırpmaya başladı. Parti teşkilatı kendisine şimdiden yeni bir başkan bakmaya başlasa iyi olur. Şimdiki, sizlere ömür...

    Kadir Gürcan
    02 Eyl 2019 10:34
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR