Ahlaksız adalet

ALİ HAFIZOĞLU

ALİ HAFIZOĞLU

07 Nis 2016 12:45
  • İçinde debelendiğimiz acı ve feci durumun ana ve asıl sebebi,adalet duygumuzun,adalet felsefemizin ve adalet sistemimizin "ahlaksızlaşması"dır. 

    Hakkın ve haklının "güce" göre belirlendiği yerde ahlaksız adalet vardır. Adaletin " yakınlığa ve uzaklığa" göre dağıtıldığı yer ahlaksız adaletin olduğu yerdir. Adalet nerede " para" ya göre tanzim ve taksim ediliyorsa orada ahlaksız adalet egemendir. 

    Adaletin "kişiye, kliğe, gruba, cemaate, ideolojiye" göre uygulandığı yerde ahlaksız adalet hüküm sürüyordur. İnsanın kendisini özgürce seslendiremediği, malını, namusunu güvende hissetmediği,hayatının bir kıymet-i harbiyesinin olmadığı yerde ahlaksız adalet söz konusudur.

    Ahlaksız adaletin olduğu yerde birey önce aidiyet duygusunu yitirir,içten içe çürümeye başlar ve her şeye açık hale gelir.Ahlaksız adalet herkesi kendi düzenini kurmaya zorlar.Düzenini kuran,çarkına çomak sokulmadığı müddetçe hiç bir şeye tepki vermez.Kafasını kuma gömerek yaşar.
     
    Ahlaksız adalet,herkesi kendi adaletini sağlamaya iter.Trafikten ticarete,spordan siyasete kadar bu böyledir.Herkes sırtını yaslayacağı bir yer edinir.

    Ahlaksız adaletin olduğu yerde," bir olma,beraber olma,biz olma" meselesi saçma sapan bir hikayeden ibarettir.Orada daha çok,çıkar birliktelikleri,menfaat ortaklıkları vardır.Kaymalar,kopmalar,dönmeler sık sık yer,yön ve saf değiştirmeler o yerin karakteristik özelliğine dönüşür.

    Oysa ki adalet  birlikte yaşamanın en temel harcı ve bir millet olmanın en mühim rüknüdür.

    Dahası adalet Müslümanlığın kitabı Kuran'ın ele aldığı dört ana esastan birisidir.Yani Kuran'ın ve müslümanlığın temel amaçlarındandır.

    Her şey değil belki ama her şey yerine geçen bir şeydir.

    Adaletin ahlaksızlaşmasının önüne geçemeyen bir toplum ne yaparsa yapsın çürümenin ve yıkılmanın da önüne geçemez.Ahlaksız adalet son evreye gelmiş ,vücudun her köşesini zapt etmiş kanser gibidir.Acı son kaçınılmazdır.Bu bir kehanet ve keramet değil,tarihin,mantığın,sosyolojinin ve vicdanın  yüzümüze ve idrakimize haykırdığı bir hakikattir. Adaletli olmak Yaradan'ın buyruğudur.Ferman sahibi ile savaşılmaz.

    "Ey iman edenler,var gücünüzle hakkı ayakta tutanlar olun.Bunun gereklerinden biri olan şahitlikte kılı kırk yarar derecesinde dikkatli,titiz davranın.Adaleti tam temsil edin.

    Bir topluluğa karşı duyduğunuz öfke veya onların size besledikleri kin sakın sizi adaletsizlikte bulunma günahına sürüklemesin.Daima adil davranın,takvaya en uygunu ve yakışanı budur. Allah'a karşı saygıyla dopdolu olun ve O'na isyan etmekten sakının.Kuşkusuz Allah,her ne yapıyorsanız hepsinden hakkıyla haberdardır."(Maide 8)

    Bu buyruğa boyun eğen ve gönül veren insan,ne olursa olsun,

    "Zulmü alkışlayamam,zalimi asla sevemem
    Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
    Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam
    Hele hak namına haksızlığa asla tapamam
    Adam aldırmada geç  git diyemem aldırırım
    Çiğnerim çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım." diyen insandır.

    Ancak bu insanların yaşadığı yerde adaletin huzuru soluklanır ve ancak adaletin egemen olduğu  bir coğrafyada ahlakın zaferinden dem vurulabilir. Yoksa bir nefes huzur  en özlediğimiz şey olmaya devam eder durur.
    07 Nis 2016 12:45
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR