33. Ulusal Radyoloji Kongresi

33. Ulusal Radyoloji Kongresi -Türk Radyoloji Derneği tarafından düzenlenen 33. Ulusal Radyoloji Kongresi Antalyada başladı -Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Elmas: -Ülkemizde bilinçsiz inceleme talepleri doğrultusunda


ANTALYA (A.A) - Türk Radyoloji Derneği tarafından düzenlenen 33. Ulusal Radyoloji Kongresi Antalyada başladı.
     Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nevra Elmas, Belek beldesindeki bir otelde düzenlenen basın toplantısında, radyolojinin herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle sağlık merkezine başvuran tüm hastaları dolaylı olarak ilgilendiren bir bilim alanı olduğunu söyledi.
     Hiçbir hastalık tanısının radyolojik inceleme olmaksızın konulmadığına işaret eden Elmas, kanser rahatsızlığında radyolojinin etkin rol üstlendiğini bildirdi.
     Radyolojinin klasik röntgen görüntüleri, ultrason, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme yöntemleriyle zenginleştirildiğini, özellikle klasik röntgen ve bilgisayarlı tomografi çalışma prensiplerinde X ışını gerektirdiğini kaydeden Elmas, özellikle çocuk hasta grubunda radyasyonun sakıncalı etkileri göz önüne alınarak çok hassas olunması gerektiğini anlattı.
     Radyoloji hekiminin kuşku duyulan hastalık hakkında en fazla bilgiyi elde edebileceği ve hastasına en az zarar verebilecek yöntemi belirlemesi gerektiğini vurgulayan Elmas, Yurt dışında hastaya uygulanacak görüntüleme yöntemi seçiminde minimum zarar, maksimum yarar ilkesi göz önünde bulundurulmaktadır. Oysa ülkemizde bilinçsiz inceleme talepleri doğrultusunda daha basit ve pratik yöntemlerle hastalık hakkında bilgi edinilebilecekken daha ileri yöntemlerle muayene talepleri gün ve gün artmakta, gereğinden çok fazla miktarda radyolojik inceleme uygulanmaktadır dedi.
     Günde cihaz başına düşen hasta sayısının artışı ve özel hizmet sektöründe inceleme ücretlerinin maliyetin altına düşürülmesinin kaliteli hizmet sınırlarını zorladığına işaret eden Elmas, hastaların gereksiz yere aldıkları radyasyon ile uzun ya da kısa vadeli yaşam tehdidi ile karşı karşıya kaldıklarını bildirdi.
     Radyoloji hekiminin muayenesinin film değerlendirmek olduğunu dile getiren Elmas, şunları söyledi:
     Radyoloğun görevi fotoğrafçılık değil, fotoğraf karesini dillendirmektir. Ancak bu işlemin bazı kuralları vardır. Günde raporlanması istenen tetkik sayısının artışına paralel, raporlamada hata oranı yükselmektedir. Sonuç olarak radyolojik incelemeye ulaşım hasta açısından son derece kolaylaşırken, düşük fiyat politikasıyla kaliteden ödün verilmiş incelemeler nedeniyle hasta sağlığına kavuşamamaktadır.
     Toplum sağlığını korumak, radyolojik kaliteyi topluma kazandırmak, mükerrer incelemelerin önüne geçmek amacıyla Türk Radyoloji Derneği olarak Sağlık Bakanlığı işbirliğinde denetleme çalışmalarına ağırlık verildiğini kaydeden Elmas, ülke genelinde radyolojik kalitenin sağlanması ve hastalara en kısa yoldan kaliteli incelemeler ile en doğru tanıyı alabilmelerinin sağlanması gerektiğini vurguladı.
    
     -Her 36 erkekten biri prostat kanserine yenik düşüyor-
    
     Türk Radyoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Ahmet Tuncay Turgut da kanserle savaşta en güçlü silahın radyoloji olduğunu, görüntüleme teknolojisindeki hızlı gelişme sayesinde kanserli hastaya yaklaşımda radyolojik değerlendirmelerin etkin rol üstlendiğini söyledi.
     Yapılan araştırmalarda yaşam beklentisinin artmasına paralel olarak özellikle 65 yaş üzerindeki kanser vakalarında 30 yıl içinde 3 kat artış meydana geleceğinin hesaplandığına işaret eden Turgut, Ağırlıklı olarak ileri yaş hastalığı olan prostat kanseri de bunlar arasında yer almaktadır. Prostat kanseri dünyada, erkeklerde kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırada gelmektedir. Yapılan araştırmalar her 6 erkekten birinin yaşamı boyunca prostat kanserine yakalanacağını göstermiştir. Bu çerçevede her 36 erkekten birinin prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybettiği düşünülmektedir dedi.
     Turgut, radyolojinin X ışını temelinde olmak üzere farklı tekniklerle görüntüleme işlemi olduğunu belirtti. X ışınının 8 Kasım 1895 yılında keşfedildiğini anlatan Turgut, dünyadaki radyoloji örgütlerinin ortak kararı ile radyologların ve radyoloji bilimlerinin hasta yönetiminde temel işlemin vurgulanması, çok kaliteli tekniklerle elde edilen görsel işleve sahip filmlerin hastaya sağladığı katkının anlatılması ve farkındalık oluşturmak amacıyla 8 Kasımın Uluslararası Radyoloji Günü olarak kutlanmasına karar verildiğini ifade etti.
    
     -Girişimsel radyolojinin avantajları-
    
     Türk Radyoloji Derneği Başkan Vekili Prof. Dr. Halil Öztürk, girişimsel radyolojinin kapalı cerrahi işlem olduğunu, açık cerrahide yapılabilecek işlemlerin girişimsel radyolojide gerçekleştirilebildiğini söyledi. Radyolojiyi tıbbın gören gözü, girişimsel radyolojiyi de şifa sağlayan eli olarak nitelendiren Öztürk, girişimsel radyolojinin insan vücuduna iğne deliği kadar bir açıkla girilerek tedavi ve tanı işlemi olduğunu anlattı.
     Girişimsel radyolojinin radyoloji uzmanlığının bir üst ihtisas dalı olduğunu kaydeden Öztürk, şöyle konuştu:
     Girişimsel radyoloji, radyolojik ve klinik bulgular ile tanısı konulan bir grup hastada radyolojik cihazlar eşliğinde yapılan tanı ve tedavi edici işlemleri içermektedir. Girişimsel radyoloji damarlar, safra kanalı, idrar yolu gibi damar dışı yapılarda uygulanabilir. Bu işlem insan vücudunda iğne deliği kadar bir yara açılarak gerçekleştirilir. Bu nedenle cerrahiye göre hastalar açısından daha az ağrı, risk taşımaktadır. Hastaların daha kısa sürede iyileşmesini sağlamaktadır.
     Damar ile ilgili işlemlerde kasık ya da koltuk altı damarına girilerek iğne ve katater yardımı ile istenen bölgenin görüntülenmesinin sağlandığını anlatan Öztürk, bu yöntemle bacak ve ayağın arteryel dolaşımı, böbrek arteri daralmasının görüntülenebildiğini, böbrekte tümör şüphesi olan hastalarda bu yöntemle araştırma yapılabildiğini dile getirdi.
     Yöntemin daralmış damarların açılması veya hastalıklı damarların kapatılması işlemlerinde de kullanıldığını bildiren Öztürk, Bacaklarda varise neden olan hastalıklı toplar damarın lazer ile yakılmasında kullanılmaktadır. Varis önemli bir halk sağlığı problemidir. Son yıllarda varis tedavilerinde girişimsel radyoloji yöntemi tercih edilmektedir dedi.
     Girişimsel radyoloji ile bazı işlemlerin günübirlik gerçekleştiğini ve cerrahi müdahalede birkaç gün hastanede yatması gereken hastanın bu uygulama ile işlem sonrası birkaç saat sonra günlük hayatına devam edebildiğini vurgulayan Öztürk, Hastaların iğne deliğinden tedavisini gerçekleştiriyoruz, yani şifa dağıtıyoruz. Açık cerrahide iyileşme süresi uzundur ve daha zahmetlidir. Ama girişimsel radyolojide hastalara uyanıkken bile müdahale yapılabilir, bazı rahatsızlıklarda hastalar yarım saat ya da bir saat sonra yürümeye başlar, hastanede kalmadan evine gidebilir diye konuştu.
     Kongre, 11 Kasım Pazar gününe kadar çeşitli sunum ve toplantılarla devam edecek.
    
     Muhabir: Hatice Özdemir
     Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu
<< Önceki Haber 33. Ulusal Radyoloji Kongresi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER