Uludağ Ekonomi Zirvesi

Uludağ Ekonomi Zirvesi -TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz: -Türkiye, bu barış sürecini inşallah sağlıklı ve kalıcı bir şekilde tamamlarsa, silahtan, terörden, şiddetten kurtulup uzlaşarak büyük bir toplumsal mutabakatla bir


BURSA (A.A) - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiye, bu barış sürecini inşallah sağlıklı ve kalıcı bir şekilde tamamlarsa, silahtan, terörden, şiddetten kurtulup uzlaşarak büyük bir toplumsal mutabakatla bir anayasaya kavuşursa Türkiyeyi kimse tutamaz dedi.
     Yılmaz, Bursa Valiliği ile Capital ve Ekonomist dergilerinin iş birliğiyle düzenlenen, Anadolu Ajansının ana yayın sponsoru olduğu, Uludağ Ekonomi Zirvesinde Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boynerin moderatörlüğünde gerçekleşen Yeni Türkiye Yeni Fırsatlar konulu oturumda yaptığı konuşmada, aşağı yukarı dış ticarete dayalı bir ekonomisi olan ülkede bir durum analizi yapmak için önce dünyaya bakmanın gerektiğini belirtti.
     O zaman dünyada ne var ne yok onu iyi izlememiz gerekir diyen Yılmaz, şunları söyledi:
     2008den beri devam etmekte olan küresel krizi iyi okumak lazım. Aslında bu küresel kriz 20 yıllık bu küreselleşme sürecinin geciktirilmiş sorunlarının ortaya çıkardığı bir krizdir. Bu sadece finansal bir kriz değil. Dünya, globalleşme sürecinin gerektirdiği yapıları kuramadığı için bu durumda. Hatta AB hala finansal alanda yönetişim alanında yeni konuları gündeme alıp bunları çözme gayreti içerisinde. Önümüzdeki dönemde artık yeni bir iktisadi düzeni, yeni bir küresel yönetişim modelini konuşur olmamız lazım bu krizden çıkabilmemiz için. Artık klasik dünya anlayışıyla insanların mutluluğunu, refahını sağlamanın, sürdürmenin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Yeni politikalarda görülüyor ki davranışsal iktisat teorilerine daha fazla önem vermemiz, anlamamız, dikkat etmemiz lazım. Esasen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması bunun bir örneği. Batı dünyası yeniden yapılanıyor.
    
     -Ekonomik anlamda bir NATO kuruluyor-
    
     Yılmaz, NATOnun kurulduğu günlerde olduğu gibi son dönemde ekonomik anlamda bir NATO kurulduğunu belirterek, Düşünün AB 15 trilyon, ABD aşağı yukarı o kadar 30 trilyonluk bir ekonomi daha. Buna Kanada, Meksika ve bütün Güney Amerika ülkelerini ilave ettiğimizi düşünün çok ciddi dünya ekonomisinin yüzde 40ına 50sine doğru gidiyorsunuz diye konuştu.
     Burada sadece yüzde 3lük verginin kalkmasının yaratacağı ticaret hacminin önemli olmayacağına işaret eden Yılmaz, şöyle dedi:
     Önemli olan burada ticaretin standartlarına uyulmasıdır. Bütün bu pazarlarda ticaretin standartları ve kuralları; o pazara girmenin; o standartlarda değilseniz, o standartlara uymuyorsanız, ne kadar zor olacağının da bir işareti. İşte hemen o noktada Biz Türkiye olarak dikkatli olmamızın gerektiğinin altını çizmeliyiz. Dün kamuoyunun gündemine kuvvetle geldi, Sayın Bakan Çağlayanın bu konudaki değerlendirmesiyle. Türkiye eğer bu anlaşmanın dışında kalırsa, bu bizim için hakikaten büyük bir hayal kırıklığı olur. Kabul edemeyiz, bunun böyle olmayacağına da inanıyoruz.
    
     -Avrupa Birliğini önemsiyoruz-
    
     Yılmaz, AB vizyonunu, getireceği ekonomi dışında tüm sosyal ve siyasal alandaki reformlar bakımından da önemsediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
     AByi çok önemsiyoruz. Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşmasını da önemsediğimiz için ilk ziyaretini İrlandanın Dublin kentine yaptık. Orada, İrlanda dışişleri ve AB ilişkilerini yöneten bakanlarla görüştük. Hepsi Türkiyeden etkileniyorlar. Ve her geçen gün Türkiyenin dışarda bırakılamayacak önemde olduğunun farkındalar. O zaman bir vesileyle şunu ifade etmek isterim ki bu konuda kafamızı karıştırmayalım. Çözüm, onlarla yeni bir anlaşma çerçeve arayışına girmek değil, AB işinde hızlanmak.
     Bu hızlanmayı tesis edecek karşı tarafta imkanlar var. Fransa ambargoyu kaldırdı. Güney Kıbrıstaki gelişmeler bu konuda bizim elimizi güçlendiriyor. Dolasıyla sadece bölgesel politikalar başlığıyla sınırlı kalmayacak bir müzakere sürecinin açılma ihtimali var. Biz bunu orada kuvvetle talep ettik. Ve karşılık bulduğunu düşünüyorum. Bütün bu gayretimiz ayrı bir anlaşma yolunda değil paralel, içinde bir anlaşma yolunda olmalıdır. Ve bunu sadece AB üzerinden değil ABD üzerinden de bu şekilde yönetmemiz lazım. İlişkileri sağlamaya gayret etmemiz lazım. Bundan sonraki ikinci etabımız ABD ziyareti olacak. Gümrük Birliği ile ilgili de sıkıntılarımız var. Ama Dünya Bankası bu konuyla ilgili bir rapor hazırlayacak. Bunu da inşallah biz de değerlendirip kamuoyuna paylaşacağız.
     Türkiyenin ihracatının yüzde 50sinin ABye yapıldığını vurgulayan Yılmaz, Biz, ihracatımızın yüzde 50sini ABye yapar hale geldiğimiz için bugün AB küçülürken, ihracatımız içerisindeki payı yüzde 35lere düşerken biz ihracatımızı arttırıyoruz. Çünkü AB standartlarında mal üretir, mal satar hale geldik. Bunun kıymetini unutmayalım. Afrikaya mal satıyoruz diye AB standartlarını kaçırmayalım. ABye üye olma süreciyle beraber paralar, Türkiyeden dışarıya doğru giden nakitler geri gelmeye başladı. Hatta bizim olmayanlar da; bıyıklı olmayanlar da geri gelmeye başladı Türkiyeye çünkü ABye yaklaştıkça Türkiyeye güven arttı ve paralar gelmeye başladı ve maliyeti düşerek gelmeye başladı şeklinde konuştu.
     Yılmaz, Türkiyenin finansal maliyetlerinin de her geçen gün düştüğünü, libor artı 1 ile borçlandığını vurgulayarak, ABnin bunun içerisindeki payını unutacak mıyız- O standartların peşinde olmanın payını unutacak mıyız- Unutmayalım dedi.
     Biz AByi sadece bir ticari ortaklık, ekonomimizi geliştirecek standartlara ulaşmak diye mi gördük- diyen Yılmaz, şöyle devam etti:
     AB aynı zamanda bugün hafif keyiflendiğimiz şu ekonomik durumumuzu, başarımızı kalıcı kılacak değerleri de ifade ettiği için ABnin peşinde değil miyiz- İnancımız o yüzden değil miydi- Biz ekonomideki başarının kalıcılığını ancak demokratik sistemlerin yükseltilmesiyle mümkün olduğunu bilmiyoruz- O zaman bu konuda herhangi bir aklımızda bir yalpalama olmamalı. Onun için AB konusunda kararlılığımızı devam ettireceğiz. Ben de TÜSİAD başkanı olarak kuruluş amaçlarına, vizyonuna AB tam üyelik hedefini koymuş bir sivil toplum örgütünün başkanı olarak bunu söylemek ihtiyacındayım.
     Türkiyenin makro dengelerinde önemli bir başarı sağladığını, yatırım ortamının iyileşmesiyle Türkiyeye doğru bir yatırım akışının başladığını belirten Yılmaz, Cari açık konusu da Türkiyenin halen yumuşak karnı. Bakın Yunanistana, bakın Güney Kıbrısa, İtalyaya buralar cari açıklarıyla bu hale geldiler. Üretmeden tüketmek yok. Üretim ekonomisini geliştirmeliyiz. Tüm kaynak ve imkanlarımızı oraya yöneltmeliyiz. İçinden geçtiğimiz birçok kriz, kamu maliyesine ilişkin birçok ezberimizi bozdu ifadelerini kullandı.
    
     -Çözüm süreci-
    
     Yılmaz, dünyada son dönemde Refah için demokrasiden taviz verme gibi bir trend oluştuğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
     Yani bir seçime zorlanıyor bazı toplumlar. Biraz demokrasiyi ertelesek mi refah için- Bu tür tehlikeli arayışlar karşısında TÜSİAD olarak dünya ile beraber çalışmaya gayret ediyoruz. Dünyada, teşebbüsün, hürriyetin, demokrasinin, insan özgürlüğünün esas sürdürebilirliğin temeli olduğunu, kalıcı bir değer olarak görüyor ve çalışıyoruz. Tehlike ve fırsatla birlikte Türkiyede aynı anda bir şey daha var. Bu, ekonomideki başarının kalıcılığını kılacak şey demokrasi ise bu demokrasinin ana belgesi de anayasadır. Toplumsal sözleşme anayasa. Bu anayasanın Türk demokrasisinin yeni bir seviyeye ulaşması bakımından önümüzde bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu fırsatı destekleyen güzel de bir barış süreci yaşıyoruz. Türkiye, bu barış sürecini inşallah sağlıklı ve kalıcı bir şekilde tamamlarsa, silahtan, terörden, şiddetten kurtulup uzlaşarak büyük bir toplumsal mutabakatla bir anayasaya kavuşursa Türkiyeyi kimse tutamaz.
    
     Muhabir: Harun Kaymaz / Vedat Yücebaş
     Yayıncı: Doğan Sarıtaş
<< Önceki Haber Uludağ Ekonomi Zirvesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER