Google+'mı Facebook'mu? Cevabı bu işarette!


“Sosyal Ağ” deyince; Facebook, Twitter, Friendfeed, Forsquare, LinkedIn, Xing, Hi5, Badoo, Orkut.com ilk akla gelen sitelerden. Ama son zamanlarda Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google+’nın da yarışa katılması ile rekabetin çıtası yükseldi. Google+’nın kullanıcısı da şimdiden 25 milyona dayanmış durumda. Google+ ve Facebook rekabetinde kazanan kim olacak? Sosyal ağlarda mini bloglar içine; metin, resim ve video paylaşımı yapabiliyorsunuz. Yaptığınız paylaşımlarda erişim izinleri ve ayarlamaları yapmanın yanı sıra paylaşımları başkalarının da paylaşabilmesini sağlıyorsunuz. Dahası paylaşımlar üzerinde yorum ve sohbet yapabiliyorsunuz. Kısacası çevrenizle ve takipçilerinizle sürekli çevrimiçi iletişimde oluyorsunuz. Mobil desteği olması da erişimde mekân sınırını ortadan kaldırıyor. Ama bu kadar veri bir anda aradığımızı bulayamayacağımız bir içerik çöplüğü haline gelebiliyor. İşin sırrı bu işarette: # <a href='/haberleri/Hashtag' class='textetiket' title='Hashtag haberleri'>Hashtag</a> Spor haberlerini seviyorsunuz. Hem futbol, hemde x takımına ait olursa. Yani alt sınıflandırmalara ihtiyacınız var. Binlerce sonuç içinden "istediğiniz tarih aralığında" ve "istediğiniz özellikte" bir içeriğe erişmekte zorlandığınız anlar olmuştur. Bunu çözmek için Birçok site ve sosyal ağ, etiketleme kullandığını bilirsiniz. Bu etiketleri (hashtag) şimdiye kadar en aktif olarak Friendfeed ve Twitter’da kullanmak mümkündü. Arama motorlarında ise sadece anahtar kelimeler vardı. Fakat bu, sonuçları istediğimiz gibi elde etmemize yetmiyordu. Bir ürün aradığımızda ürünün fiyatı, özelliği, resmi sitesi… Gibi alt seçeneklere tam doğru ulaşmak hayli zordu. “Google’da aramanın püf noktaları” başlığını bilirsiniz. :) Etikete bağlı arama motoru olan blekko.com ve Twitter Google’a ilham vermiş olmalı ki, Google+ kendi yöntemi ile bir adım öne geçmek için Konular başlığını hashtag gibi kullanmaya hazırlanıyor. Hashtag’i bulan Chris Messina bu uygulamayı Google+’da da kullanmak istemesinin sebebini şöyle açıklıyor: “Birçok kişi konularına göre kullanıcılarına içerik sunmak istiyor. Hashtag ortaya çıktığından beri içerikleri spesifik kişilere yönlendirmenin mümkün olmaması nedeniyle tıpkı 2007 yılında hashtag’i ortaya çıkardığım gibi şu an yeni bir şey deniyorum.” Bu sözlerden sosyal ağların dönüşümünü az çok ne yönde yapacağı beliriyor. Buna göre; “Kişilerin demografi yerine ilgi odaklı (Psikografi) çevrelere haberdar olmak istediklerini sunan ve bunları en doğru hedefe yönlendirebilen sosyal ağ bir adım önde olacak”. Ted.com’da Johanna Blakley, “Sosyal medya ve cinsiyetin sonu” konulu konuşması da bunu destekliyor: “Eskiden müşterilerimizin yaşam biçimleri (psychographic) hakkında fazla bilgiye sahip değildik, elimizde demografik bilgileri vardı. Bu kalıplarla tercihlerini tahmin ederdik. Artık bize aracılık eden kalıplara ihtiyacımız yok. Çünkü sosyal medyada insanlar yaş ve cinsiyetten ziyade, sevdikleri konular etrafında toplanıyor. Burada sosyo-ekonomik gruplar değil, ortak ilgilerin paylaşıldığı komüniteler var.” “Sosyal medya ve cinsiyetin sonu” başlıklı videonun tamamı: Video Linki: Johanna Blakley: Social media and the end of gender Videoyu altyazılı seyretmek için Subtitle :"Turkish" seçiniz. Bakalım dünya en çok neyin etrafında toplanacak ve bu durumu kimler nasıl kulanacak.
<< Önceki Haber Google+'mı Facebook'mu? Cevabı bu işarette! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER