İki suikast ve terörün eliyle sunulan siyaset


Kürt açılımı konuşulurken eski dosyalar da bir bir açılmaya başlandı. Kim ne derse desin, Ergenekon ve Diyarbakır'da görülen faili meçhuller davası belli bir aşamaya gelmemiş olsaydı, referandumdan evet çıkıp, HSYK'nın yapısı değişmeseydi bugün bunları konuşamazdık. Zaten konuşmaya başlayanlara bir bakın. Eğer bunlar sonuç alabileceklerine dair birazcık umut taşısalardı, bugüne kadar beklerler miydi? Bence beklemezlerdi. Ama beklemek zorunda kaldılar. Çünkü başbakana suikast, cumhurbaşkanının "öldürülmesi" gibi, yine o dönemin yetkili kişilerinin bugünlerde dile getirdiği "Bütün devlet kurumları bize bağlıydı. Yapanların kim olduğunu biliyorduk." açıklamalarından da anlaşıldığı gibi bilinmeyen bir şey yoktu. Yapanların kim olduğu biliniyordu ama üzerine bir türlü gidilemiyordu. Üzerine gidilemedikçe onlar hamlelerini tazeliyor ve 1991-93 yıllarında yaşanan cinayetleri milletin başına sarıyorlardı. Şimdi o dosyalar tozlu raflardan indiriliyor. Eğer olaylar gerçekten çözülebilirse Ergenekon davası da faili meçhul cinayetlerin davası da kökleriyle buluşabilecek. Kronik hastalıklar gibi toplum bünyesine yerleşen korkular, adalet neşterinden yayılan şifayla yerini güven duygusuna terk edebilecek. İki suikastın çözümü bu açıdan çok önemli? İki cinayetten birisi Eşref Bitlis cinayeti, diğeri de Gaffar Okkan... Her ikisi de üst düzey devlet görevlisiydi ve her ikisi de Güneydoğu ile alakalı görevlerdeyken öldü. Her ikisi de ani bir haberle programını değiştirdi. Bitlis hava şartlarının müsait olmamasına rağmen yola çıkacak kadar gözünü kararttı. Okkan da aldığı haber üzerine aniden karar verdi, arabasına atladı ve vilayete doğru yola çıktı. İkisi de ani karar değişikliğiyle çıktıkları yoldan bir daha dönemedi... Her iki insanın da ölümü üzerindeki şaibeler ısrarla kapatıldı. Bugün konular tekrar açıldıkça failleri saklayan örgütlü yapının ne kadar güçlü olduğu görülüyor. Bir taraftan böyle bir güç çalışırken diğer taraftan PKK eylemlerine hız veriyordu. Eylemlerin acısıyla tartışmalar iki farklı mecrada akıyordu. Birincisine göre "bu bir Kürt sorunuydu". İkinci görüş ise, PKK'nın Kürt halkının problemlerinden ziyade bölgeye ilgi duyan devletlerin bölge üzerindeki hesaplarına hizmet ettiğiydi. Aslında PKK projesinin gerçek bir problem üzerine bina edilmediği takdirde tutmayacağı aşikârdı. PKK yöneticileri de uluslararası hesapları değerlendirebilecek kapasiteye sahipti. Öcalan, Kenya'dan getirildiği uçakta yaptığı açıklama ile bölgeye ilgi duyan ülkelerden ziyade Türkiye ile birlikte hareket edebileceğini ifade etmişti. 28 Şubat sonrasında yaşanan bu gelişmeler aynı zamanda Ergenekon'un yeniden organize tarihlerine denk düşüyordu. Şimdi Kürt arkadaşlar dâhil, son zamanlarda PKK tarafından yapılan ya da yapıldıktan sonra PKK tarafından üstlenilen olayların Kürtlerin yararına olmadığı ifade ediliyor. Öyleyse PKK bu olayları neden yapıyor veya üstleniyor? PKK-Ergenekon ilişkisi bu bağlamda fazlasıyla dile getirildi. Şimdi terör sonrası normalleşmenin aracı olarak KCK/TM davası var. Konuya ilgi duyan bazı meslektaşlar KCK davasının normalleşmeye zarar verdiğini ifade ediyor. Bazı gazeteciler ise davayı Diyarbakır'da izledikten sonra KCK davasının ve yapılacak yeni operasyonların başka sivil hareketlerin bölgede alan bulmasına yarayacağını dile getirmeye başladı. Kestirmeden söylenecek olursa bu ifade kuşku doğuruyor. KCK normalleşme midir? Yoksa PKK'nın BDP içinde ihtiyaçlara göre yeniden örgütlenmesi midir? Eğer silah bırakıp siyaset yapacaklarsa PKK'nın yeni örgütlenmesi olsa bile bu bir aşamadır. Ama parti kılığı altında halkı doğrudan tehdit ederek halkın iradesine ipotek koyuyorsa, o zaman bunun adı ne olur? İşte problem burada ortaya çıkıyor. KCK normalleşme mi? Yoksa terörü Kuzey Irak'tan Türkiye'nin içine taşımak üzere bir reorganizasyon mu? Belediye seçimleri ve referandum aslında çok şey söyledi KCK adına. Terör ruhunun siyaset bünyesine hululünden bakalım ne tecrübeler kazanacağız?
<< Önceki Haber İki suikast ve terörün eliyle sunulan siyaset Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER