Türkiye normalleştikçe...


Türkiye'de meydana gelen olayların çoğunun özel harp taktikleri ile yine içeriden yapıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. "İç düşman konsepti" ile yapılan çalışmalardır bunlar. "Dış güçler" falan hikâye. Hepsi yalan! Meydana gelen olayların yüzde doksanı yerli malı, Özel Harp operasyonları. Özel Harp operasyonlarında amaç bir konuda halkın mukavemetini artırmak ya da azaltmaktır. Ya da bir konuda halkı kışkırtıp çıkarılması gereken bazı yasaları çıkarttırmak için zemin hazırlamak veya mevcut bir durumu ilga etmek. En önemlisi de askeri darbelere zemin hazırlamak... Darbe fikrini olgunlaştırmak... Bu konuda halkın desteğini alabilmek için bazı eylemler icra etmek... Türkiye'de meydana gelen siyasi cinayetlerin, ölümlerle sonuçlanan toplumsal olayların, halkların birbirine düşürülmesine yönelik çabaların hemen hepsi Özel Harp operasyonudur. Özellikle 12 Eylül öncesi yaşadıklarımız. Özellikle 28 Şubat sürecinde yaşadıklarımız. Hepsi Özel Harp operasyonudur. Kahramanmaraş olayları... Çorum olayları... Sivas olayları... Bunlar ilk akla gelen Özel Harp operasyonları... Kim bilir kimleri öldürdüler, kim bilir kimler hangi beş para etmez duruma kurban edildi. Eski Özel Harpçi emekli General Sabri Yirmibeşoğlu ağzından kaçırdı işte. Dedi ki, Kıbrıs'ta halkın mukavemetini artırmak için cami yaktık. Kayıtlara geçsin diye yeniden yazıyorum. Yakmışlar! Rumlar yaktılar demişler ki, halk galeyana gelsin, motivasyonu artsın. Balyoz Darbe Planı'nda da İstanbul'da Fatih Camii'ni bombalamak vardı. Demek ki Türkiye'de Özel Harp Dairesi din unsurunu fena şekilde kullanagelmiş hep. Müslümanlar'ı sokağa dökmek kolay ya... Müslümanlar'ı aldatmak kolay ya... İyi de 28 Şubat'ta her türlü provokasyonu yaptılar Müslümanlar'ı sokağa çekemediler. Hatta birisi "Ulan adamların anasına sövüyoruz yine de sokağa gelmiyorlar" diyebildi. Sonra da birisi çıktı "Bu Müslümanlar o Müslümanlar'a benzemiyor" diye bir kitap yazdı. Provokasyona gelmeyen Müslümanlar'dan bahsediyor. "Ya bunlar oyuna gelmiyorlar" diyecek utanmasa... Şimdi... Daha önceleri hep yazageldik Rahmetli Turgut Özal'ın öldürüldüğünü... Zehirlendiğini... Özal ki, sonradan cumhurbaşkanı oldu, başbakanken yaşadığı suikastı aydınlatamamıştır. Daha doğrusu aydınlatmıştı da cesaret edememişti açıklamaya. Şimdi kardeşi ve oğlu Türkiye'nin normalleşmeye başladığını görüp dosyayı yeniden açmaya çalışıyor. Özal öldürüldü. Abdullah Öcalan da söyledi bunu. Özal'a ateş eden kişi Kartal Demirağ özel Harpçi'dir. Özal suikastını araştıran savcılar bir noktaya kadar ilerledikten sonra fazla ileri gidemediler. Özal kendi suikastını araştırırken bir noktaya geliyor, "Ortaya çok ciddi bir örgüt çıkıyor ama daha ileri gidemiyoruz" diyordu. Özal suikastı çözmüştür aslında fakat failin arkasındaki teşkilatı açıklamaya cesaret edememiştir! Kemal Yamak rahmetlinin genel sekreteriydi. Özel Harpçi'dir Yamak. Rahmetlinin sonunu getiren olay Kürt meselesini çözme konusunda gösterdiği azimdir. Neyse... Burada keselim... Türkiye normalleştikçe, Türkiye'de işlenen cinayetlerin failleri de birer birer ortaya çıkarılacaktır. Sadece 12 Eylül değil 28 Şubat cinayetlerinin hesabı da sorulacaktır. Ki 28 Şubat'ta az cinayet işlenmemiştir. Normalleşmeye devam...
<< Önceki Haber Türkiye normalleştikçe... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER