Metris'ten devletin zirvesine


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le New York yolundayız. 10 günlük gezinin amacı BM çalışmalarına katılmak. 2010'da iki yıllığına Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini kazanan Türkiye, BM'de dönem başkanı... Gül, Genel Kurul'un açılışını yapacak, ayrıca iki zirvede görev alacak. BM toplantısı için önümüzdeki hafta dünyanın liderleri, 150 civarında devlet ve hükümet başkanı New York'a akın edecek. Cumhurbaşkanı Gül'e Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Çevre Bakanı Veysel Eroğlu eşlik ediyor. Gül'ün programı yüklü... Birçok liderle ikili görüşme planlandı. Son anda gelişecek veya ayaküzeri yapılacak görüşmeler ilave edildiğinde Gül çok yoğun trafik yaşayacak. Cumhurbaşkanı ayrıca Amerikan medyasına özel mülakatlar verecek. Uçakta daha çok iç gündemle ilgili konuşuyoruz. Bir meslektaşımız 30 yıl öncesini hatırlatarak 12 Eylül günü yaşadıklarını sordu. Referandumda sandıktan 'evet' oyu önde çıkınca 12 Eylül darbesini yapan generallerin yargılanması gündemin önemli maddesi haline geldi. O günleri en ince ayrıntısına kadar anlatan Gül yaşadıklarını isim isim, saat saat dün gibi hatırlıyor. "Bir hafta önce evlenmiştim. Kayseri'den İstanbul'a yeni gelmiştik. Cuma namazı için camiye gittim. Bir anormallik gördüm. Bir tanıdığım 'ihtilal oldu' dedi." Darbeden öğle saatlerinde haberi olmuş. İlk duyduğunda bir anlam verememiş. 'Ne ihtilali, sağ mı sol mu?' diye sorma gereği duymuş. Önce başına neler gelebileceğini düşünmüş. MTTB'nin (Milli Türk Talebe Birliği) önde gelen isimlerinden... 'Evi yeni tuttuğu için nasıl olsa adresi kimse bilmiyor' diye rahatlamış. Bir gün sonra cumartesi sabahı erken saatte evin zili çalmış. Kapıda bir üsteğmen... 'Gözaltına almak için geldiğini' söylemiş. Aşağıya inince işin ciddiyetini kavramış. Çünkü evin etrafı askerler tarafından sarılmış. Askerî ciple yola çıkmışlar... Sonra Metris günleri... İçli türkülere, dokunaklı ağıtlara konu olan Metris Cezaevi'nde yatmış. 'Gözü kapalı sorgulandım' dedi. Daha çok öğrenci olaylarını sorgulamışlar. 'Bana işkence yapmadılar. İşkence kurbanlarını gördüm, gözümün önünden geçti.' dedi. Kayseri'de kardeşi Macit'in çok sıkıntı çektiğini anlattı. Darbelerin acısını sadece o dönemin lider kadrosu değil, henüz bugünün liderleri de yaşamış. 30 yıl önce gözleri kapalı sorgulanan bir isim bugün devletin bir numaralı koltuğunda... Gül, acıları sadece 12 Eylül'le sınırlı tutmadı, diğer darbeleri de hatırlattı. 1960 darbesini, 1971 müdahalesini söyledi. Adını vermedi ama 80 sonrası yaşanan acılardan söz etti. Kastettiği 28 Şubat süreciydi. 28 Şubat'ta az acı yaşanmadı. Gül, bunu en iyi bilecek isimlerden biri. 28 Şubat'ın hedef tahtasına koyduğu Refahyol hükümetinin bakanıydı. Hükümet kuşatma altına alındı. O kadar ki... O günlerde bir bakanın 'İktidar namına sadece altımızda kırmızı plakalı araba var' dediğini hatırlıyorum. Gül, 'Geçmişe takılıp kalmayalım, tarihi iyi bilelim ve gerekli dersleri çıkararak önümüze bakalım.' dedi. Ders çıkarması gereken sadece 'darbe mağdurları' değil, bizzat darbeyi yapanlar... Darbelerin hiçbiri çare olmadı. Aksine problem üretti. Buna rağmen askerî darbeler ülkenin gündeminden düşmedi. Darbelerle henüz hesaplaşamamış bir ülkeyiz. 'Darbecilerle gurur duyduğunu' söyleyenler de az değil. Gül, terör konusunda da önemli mesajlar verdi. 'Hakkâri olayı terör örgütünün işi. Sicili bu tip olaylarla dolu.' dedi. Başka adres aramanın doğru olmadığını söyledi. 'Terörün en ufak gerekçesi yok.' dedi. Her geçen günün çözümü zorlaştırdığını anlattı. Umudunu yitirmediğini söyledi. 'Fırsat kaçtı mı?' sorusuna 'Hayır, hiçbir zaman.' diye cevap verdi. 'Terör adım atmayı zorlaştırıyor.' dedi. Demokratik özerklik taleplerine sert tepki gösterdi. İçeride can sıkıcı problemlerle boğuşuyoruz ama bir başka gerçek daha var: Önümüzdeki hafta BM'de Türkiye dünya sahnesinde boy gösterecek.
<< Önceki Haber Metris'ten devletin zirvesine Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER