ÜLKÜCÜLÜK MÜ DEĞİŞTİ YOKSA MHP Mİ?


Zaman Gazetesi “Referandum’da neyi oylayacağız” başlığı altında bir ek vermeye başladı. Evet diyenler niçin evet dediklerini, hayır diyenler niçin hayır dediklerini anlatıyorlar. “Evet” diyenlerin de “hayır” diyenlerin de fotoğraflarıyla yer aldığı bu ek, toplumun kafasında yerine oturmamış bazı noktaların netleşmesine büyük fayda sağlayacak şekilde hazırlanmış. Gazetenin tam ortasındaki ilaveyi elinize aldığınızda, yazılanları okumadan önce fotoğraflar üzerinden bir analiz yapma ihtiyacı ister istemez oluşuyor. Evet diyenlerin heyecan dolu çehreleri, hayır diyenlerin asık suratları ve donuk bakışları dikkatinizi çekiyor. Hepsi de sıradan, alelade seçilmiş ve basılmış fotoğraflar. Özellikle “hayır” cephesindeki fotoğraflar çok dikkat çekici. Eski Yarsav Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, Tuncay Özkan, Haydar Baş, Tansel Çölaşan, Fazıl Say, Hüsamettin Cindoruk, Kemal Kılıçdaroğlu, Abdullah Öcalan, Doğu Perinçek ve Devlet Bahçeli. Bu fotoğraflara baktığınızda özellikle bir tanesi içinizi acıtıyor. Burkuluyorsunuz. Temsil ettiği misyon ve geleneği gözünüzün önünden geçirdiğinizde MHP Genelbaşkanı Devlet Bahçeli’nin bu isimlerin arasında yer almasına üzülüyorsunuz. Ayrı bir şaşkınlığı da Bahçeli ile Doğu Perinçek’in yan yana duran fotoğraflarına bakınca yaşıyorsunuz. İki ismin bugün yan yana durması sizi bir anda 1 Mayıs 1977’ye Taksim’e götürüyor. 1980 darbesine giden yolun ilk adımının atıldığı yerdi Taksim. Darbeyi yapacakların “olgunlaşmasını bekledik” dediği şartların düğmesine Taksim’de basılmıştı. Kanlı 1 Mayıs’ta 34 kişi tam bir kumpasın ortasında kalarak hayatını kaybetti ve Türkiye’nin yakın siyasetinde bir dönüm noktası oluşturacak askeri darbenin ayak sesleri o insanların cansız bedenleri üzerinden yankılanmaya başladı. Yolların kapatılarak insanların bir yöne sevk edilmesi, üzerlerine ateş açılması, tamamen planlı bir katliamı gerçekleştirerek Türkiye’nin artık önü alınamaz bir istikamete doğru sürüklenmesini sağlamak içindi. Yıllarca 1 Mayıs olayları sağcılara fatura edildiyse de bugün artık Taksim’de iki sol grubun karşı karşıya getirilmesi sonucu planlı bir katliam yapıldığı gerçeği ortada. Taksim; solun bundan sonra yoluna nasıl devam edeceğinin derin güçler tarafından belirleneceği yer olacaktı. Mitingi DİSK düzenliyordu ve DİSK de Türkiye Komünist Partisinin kontrolünde olan bir yapıydı. Derin yapı Maocuları miting alanına sokup gerginliğin fitilini ateşlemek istiyordu. Zaten planlar yapılmıştı, bir gerginlik durumunda ortalık harman yerine çevrilecekti. Öyle de oldu. Tek istikamet dışında yollar kapatılarak mitinge katılanların üzerine ateş açıldı ve insanlar ölüme sürüklendi. Maoculuğu temsil eden kişi; Aydınlık hareketinin başındaki isim Doğu Perinçek’ti. TKP’nin Sovyet yanlısı olmasına karşı Maocuların da 1970 başlarından itibaren Amerikan yanlısı olması o dönemde solun kontrolü konusunda bir çekişmenin de olduğunu gösteriyor. Yine 1970’li yıllarda Çin ile ABD’nin yakınlaşması Maocuların ABD safına daha hızlı kanalize olmasının önemli bir etkeni. 1 Mayıs ülkücülerin üzerine yıkılması yüzünden sonraki süreçte sokak hareketleriyle ülkücü gençliğin çatışma ortamına çekildiği önemli bir başlangıçtı. Sağ sol çatışmalarının fitilini ateşleyen hamlenin bugün perde arkasında o günün Maocu zihniyeti yani Perinçek grubunun olduğu daha iyi anlaşılıyor. İşte bu yüzden 80 öncesi irdelendiğinde MHP Genelbaşkanı Devlet Bahçeli’nin Doğu Perinçek ile aynı safta durmasını anlamak ve anlatmak imkansız bir görüntü. 80 darbesine bu şekilde gidildikten sonra 83’e kadar siyasetin askıda olduğu yılların ardından siyasetle birlikte bu kez Pkk terör örgütü ülkenin başına musallat edildi. Pkk 80 darbesinin bir ürünü olarak bugüne kadar onbinlerce insanımızı ve askerimizi şehit etti. Derin yapıların kendileri için bir emniyet subabı olarak kurdukları Pkk, siyaseti dizayn etme aracı olarak da kullanıldı. 80 öncesinde sol yapılanmanın panzehiri olarak görülen ülkücüler, 80 sonrası Pkk ile mücadelenin sembolü oldu. Türkiye’nin terörle mücadelesinde MHP geleneği bir güven unsuru olarak görüldü. Aslında Pkk’nın yapılanmasında da 80 öncesinin Maocu etkisi hep kendini gösterdi. Bugün belgeleriyle ortada olan Öcalan-Perinçek muhabbeti bu yapıların nasıl bağlarla birbirine yakın olduğunu anlatmaya yetiyor. Nasıl Perinçek ile Bahçeli’yi yan yana görmek anlaşılamazsa; Pkk elebaşı Abdullah Öcalan ile da MHP Genelbaşkanı Devlet Bahçeli’yi aynı safta görmek inanması ve inanılması zor bir fotoğraf. Ama maalesef öyle. Maalesef bugün MHP 80 darbesine giden yolda şartları olgunlaştıranlarla da, 80 sonrası ülkenin başına musallat edilen Pkk ile da aynı safta duruyor. Ve ortaya çıkan bir ses kaydı MHP’nin de MHP’ye oy veren vatandaşların da durdukları yeri bir kez daha sorgulamaları gerektiğini gösteriyor. Referandum öncesi “Öcalan’a çok ihtiyacımız var” diyen bir Ergenekon savunucusu yüksek yargı mensubunun eylem planında, sandıktan “hayır” çıkması için terör örgütünden yararlanılarak kaos oluşturulması var. MHP maalesef sadece ülkücülerin değil bugün geldiği nokta itibariyle toplumun da vicdanını sızlatıyor. Geçmişiyle tamamen çeliştiği gibi, geleceği adına da endişe uyandırıyor. Başı dik, boyunduruğa girmeyen ülkücü geleneği, bugüne kadar Milliyetçi Cephe hükümetlerinde ortak olarak bile yer almayı rahatsızlık görmüşken, 91 seçimlerinde Refah Partisiyle ittifak yapmayı bile içlerine sindirememişken, nasıl oluyor da şimdi Perinçek ile Öcalan ile aynı davaya hizmet etmeyi hazmedebiliyorlar anlamak çok ama çok zor. Ülkücülük değişmeyeceğine göre değişen bugünkü MHP. Ve bu değişim hiç hayra alamet değil.
<< Önceki Haber ÜLKÜCÜLÜK MÜ DEĞİŞTİ YOKSA MHP Mİ? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER