YAŞ mı da Kuru mu(n) hava durumu


Şu günlerde herkes YAŞ’ta alınan kritik kararları konuşuyor. Terfi edemeyen ve atanmayan komutanlarla ilgili kararların Balyoz davası ve İrticayla Mücadele Eylem Planı ile ilişkilerinden dolayı alındığı düşünülüyor. Kuşkusuz bu iki olayın kararlara etkisi büyüktür. Ancak gözden kaçırılmaması gereken iki kritik durum daha var. Bunlardan birincisi 2002 YAŞ kararlarıyla Hilmi Özkök’e yapılan kuşatma hareketi. İkincisi de 2009 yılında başlayan Kozmik bürodaki yeni yapılanma ve derin devletin referandum hamlesi ve daha da önemlisi 2011 seçim stratejisi. Hatırlanacağı gibi Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı olurken teamüller tersyüz edilmiş Edip Başer emekli edilirken Aytaç Yalman kritik bir hamleyle komuta kademesindeki pozisyonunu korumuştu. Hilmi Özkök’ün etrafı bugün Ergenekon sürecinde yargılanan İbrahim Fırtına, Özden Örnek, Şener Eruygur gibi komutanlarla sarılmış ve hareket alanı daraltılmıştı. Özkök 2004 yılında kendi ekibini kurana kadar karargâh içi ayak oyunlarıyla uğraşmak zorunda kalmıştı. Bunların içine zehirlenme girişimleri, çuval olayı, ve Balyoz girişimi de dâhildir. 2010 yılı YAŞ kararlarında da asker kanadı aslında benzer bir hamle yapmak istedi. Özellikle son iki yıldır susarak ve hukuksuzluğa karşı kesin tavır alan bir komutan imajı çizeren Işık Koşaner’den Ergenekon çevreleri rahatsız. En azından İlker Başbuğ’un verdiği desteğin Işık Koşaner zamanında esirgeneceğinden korkuyorlar. Bu nedenle de Koşaner’i çembere alıp hamle yapma alanını daraltmak istediler. Mümkünse İlker Başbuğ’un gizli/açık kendilerine verdiği desteğin Koşaner zamanında da sürmesini istediler. Bunu sağlamanın en garanti yolu ise kendilerine yakın olduğunu düşündükleri komutanları çevresine yerleştirmekti. Başbuğ ve çevresinin Işık Koşaner’i siyasal bir aktöre dönüştürme girişimi yeni değil. Başbuğ özellikle 2010 yılı içinde Koşaner’in medyada görünür olması için çok uğraştı. Bazan bizzat yanına alarak akredite gazetecilerin karşısına çıkardı; ondan beklenen Başbuğ’la paralel içerikli sert mesajlar vermesiydi. Koşaner ise iki yıl önceki postmodernizmi düşman ilan ettiği o facia konuşmasından bu yana oldukça özenli davrandı ve konuşmamayı sürdürdü; Başbuğ’un hamlesini de ustalıkla atlattı. Ergenekoncu çevreleri rahatsız eden asıl nedenlerden biri de Koşaner’in bu özenli ve dikkatli tutumuydu. Onun suskunluğu Ergenekon’un ve AKP karşıtı askerlerin korkusu haline dönüştü. Bu nedenle de YAŞ kararları sürecinde her şeye rağmen askerî kanat Koşaner’in etrafını kuşatmak istedi. Atilla Işık’a baskı yapılıp istifaya zorlanması da bu nedenledir. Bu hamlesiyle Başbuğ kendi döneminde yapılan birtakım hukuksuzlukların önümüzdeki dönemde ortaya çıkmasını da engellemeye çalışıyor olabilir. Bu nedenle o da arkada güvenebileceği kadrolar bırakmak istiyordu. Ancak artık çok geç. Hükümet bu durumun pekâlâ farkında; bu oldubittiye bir daha izin vermek istemedi. Asıl gürültü de bundan koptu. Hükümetin temel kaygısı, önümüzdeki seçim sürecinde ordu içindeki Ergenekoncu yapının kaos ortamını yaygınlaştırarak siyasete yeni bir şekil verme girişimleri. Özellikle 2010 referandum süreci ve 2011 seçim sürecinde derin devletin kritik hamlelerle ülkeyi kaosa sürükleme planları da gözönüne alındığında hükümetin YAŞ hamlesi kendisi için ne kadar can alıcı hamleyse Ergenekon için de o kadar yıkıcı oldu. 2010 referandum sürecine kadar şehit cenazelerinin sayısının artacağını daha önce yazmış, değişik TV programlarında söylemiştim. Son çıkan Heron skandalı ve Hantepe olayı bu öngörümü haklı çıkardı. Hükümet bu konuda bıçağın kemiğe dayandığını farketmiş durumda. Özellikle MİT ve Emniyet İstihbarat’tan akan bilgiler hükümetin ordudaki bazı kesimlere kuşkuyla bakmasına neden oluyor. Ki bu kuşkuculuğunda hükümet haksız da sayılmaz. İşte bu nedenle YAŞ kararlarıyla, hükümet bir yandan kendisinin altını oymak isteyen kesimlere karşı hamle yaparken diğer yandan da güvenebileceği komutanlarla çalışmak istiyor. Kendileriyle uyum içinde çalıştığı iddia edilen İlker Başbuğ’un döneminde birkaç defa “istifa” resti gören hükümet, 2009 İrticayla Mücadele Eylem Planı karşısında yaşadığı şok nedeniyle, son YAŞ kararlarında yoğurdu üfleyerek yemeye başladı. Merkez medya İlker Başbuğ’u “filozof”, “demokrat” diye tanıtırken onun söylemini analiz eden gözlemciler Başbuğ döneminde siyasal kriz çıkacağını öngörmüştü. Başbuğ bu gözlemcileri yanıltmadı. Özellikle hükümetten kelle istemesi bugünkü YAŞ sürecini tetikledi. Başbuğ’un Başbakan’ı ziyaret ederek “AKP ile sorunumuz yok. Bizim derdimiz Cemaatle. Bize müsade edin onlarla mücadele edelim” dediği Ankara’da konuşulan iddialar arasında. Başbakan’ın bu şok talep karşısında oldukça zor duruma düştüğü de iddia ediliyor. Bu süreçte asıl merak edilen konu, planlarını YAŞ’ta Işık Koşaner’in etrafını sarmak üzerine kuran çevrelerin hamlesinin nasıl olacağı. İlk hamle de Atilla Işık’ı istifaya zorlayarak yapıldı. Bu öyle geçiştirilecekbir konu değil. Zira CHP-MHP koalisyonu için gereken kaos altyapısının YAŞ’taki şekillenmeye göre belirleneceği iddia ediliyordu. Yani YAŞ’ta istenilen kişiler istenilen makamlara gelebilseydi Erzincan’da 5-9 yaşlarındaki 75 çocuğun Kur’an kurslarından toplanıp Jandarma tarafından gözaltına alınması gibi birçok olay yaşanacaktı. Dörytol’da yaşanan kaosun benzerleri daha sıklıkla yaşanabilirdi. Dolayısiyle YAŞ stratejileri tutmayan kesimlerin gelecek hamlesi merak edilmeli. Ben kendi adıma 30 ağustostaki tören konuşmalarına özellikle dikkat edeceğim. Zira bu konuşmalar yeni dönemin işaret fişekleri olacak. Durum tam anlamıyla, “YAŞ mı da Kuru mu(n) hava durumu...”
<< Önceki Haber YAŞ mı da Kuru mu(n) hava durumu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER