BDP amaç mısın araç mı?


Dün BDP'lilerin Diyarbakır'dan Hatay Dörtyol'a konvoy halinde ilerlemeleri kısa süreli de olsa Türkiye'nin geleceği hissedenlerinde haliyle korku filmi tadında bir gerilim yarattı. Beklendiği üzere güvenlik kuvvetleri BDP'lileri kapıdan çevirdi. Çevrilme sonrası televizyonda BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı izliyorum. Karara tepki gösterdi ve kameralara şunları söyledi: "Bu yapılan hukukun çiğnenmesidir. Biz parti binamızın yakıldığı Dörtyol'da evleri, işyerleri yakılan insanlara destek olmak için böyle bir girişimde bulunduk. Kalabalıkla gitme gibi bir niyetimiz de yoktu. Öyle bir şey olsa, binlerce kişiyle gidebilirdik. İçişleri Bakanı ve Vali'nin bu konudaki tutumu da son derece gereksiz. Bir partinin eş başkanını ilçeye sokmamak, uygun bir davranış değil. Bu yaptığımız sükûnetin sağlanmasına yönelik girişim. Hatay bir mozaiktir. Hatay'da böyle bir şeyin olması üzüntü verici. Hatay'da yaşanan bir provokasyondur. İçinde devletin, hükümetin olmadığı bir provokasyonun başarılı olma şansı yoktur." Türkiye her şey rağmen özgürlükler ülkesi. İsteyen parti lideri istediğini söylemekte özgür. Ama söylediklerini ve yaptıklarını eleştirmek de biz özgürüz. Bak Selahattin kardeşim... Türkiye'nin çoğunluğu uzun süre Kürt-Türk ayrımı nedir bilmedi. Çoğunluğun Kürtler'e karşı bugüne kadar hiçbir olumsuz yargısı olmadı. Kürt-Türk sözde ayrımı 1985'lerde başladı, 1995'lerde sözde ayrım ayyuka çıktı, 2005'lerde tavan yaptı, şimdi masum insanları da öldüre öldüre tutunmaya çalışıyor. Ancak onca kışkırtmaya, ölüme, teröre rağmen de sağduyu hâlâ galip Kürt ve Türk birbirini düşman görmüyor, kışkırtmalara boyun eğmiyor. İddia edildiği gibi bir derin bir Türk-Kürt ayrımcılığı olsaydı 27 yılda bu kadar provokasyona Türkiye'de taş üstünde taş kalmazdı. Bu nedenle ve ne olursa olsun sağduyuyu elden bırakmamak lazım. "Biz PKK değiliz diyorsunuz ama kendinizi PKK'dan ayıramıyorsunuz!" PKK canlarımızı alınca BDP binalarının hedef olarak görülmesi kadar doğal bir şey yok değil mi? Onaylıyor muyum? Hayır. Yüz bin kere hayır. Ama şunu unutma Selahattin kardeşim. Bizim onaylamamız ya da onaylamamız gerçeği değiştirmiyor. Algı gerçektir. Güvenlik görevlilerinin sizi Dörtyol'a almaması da size rağmen sizi korumak içindir. Dörtyol'a konvoy halinde gidip olayı gövde gösterisine dönüştürmek istemeniz de en az açılım sürecinde otobüs üzerinde halay çekmeniz kadar yanlış! Güvenlik güçlerini "Biz istesek binlerce insanı oraya yığarız!" diye tehdit etmeniz de... İki eş başkan yapmanız gereken şey güvenlik güçlerinden koruma isteyip saldırılan şubenizi ziyaret etmekti. Sonra da öldürülen polis ailelerini ziyaret etmek. Edebilir misiniz? Yanıtınız "hayır" ise Kürt-Türk kutuplaştırması sürecinde parti olarak değişik adlarla oynadığınız rolü, davranışlarınızı bir kez daha gözden geçirin. Amaç mısınız? Yoksa araç mı? Bir kere daha parti meclisi olarak kendinize sorun. Eğer amaçsanız öncelikli hedefiniz provokasyonlara elinizde körükle gitmemek olmalı. Araçsanız. Ben bir Polyanna'yım. Nokta. CHP saçmalıyor CHP Lideri Kılıçdaroğlu şöyle bir çıkış yaptı: "Tayyip Erdoğan ile Yaşar Büyükanıt Dolmabahçe'de anlaştı, asker AK Parti iktidar olsun diye bu anlaşmadan sonra hükümete muhtıra verdi." Dün bu çıkışa en güzel ve komik yanıtı bizim gazetede Nuh Gönültaş verdi. Nuh'un yazısını okumadıysanız arşive dönün mutlaka okuyun. Bu yazının üzerine söylenecek az söz var ama ben buradan CHP Parti Meclisi üyesi sosyolog Prof. Dr. Sencer Ayata hocamıza seslenmek istiyorum. Sayın Hocam... Lideriniz Kılıçdaroğlu'nu neden-sonuç ilişkileri konusunda lütfen aydınlatınız. Kendisinin ima ettiği gibi "muhtıranın" AK Parti'nin 2007 seçimlerinde oylarını patlatmış olma olasılığı yüksektir. Ancak bu durum Büyükanıt'ın Erdoğan'la Dolmabahçe'de bilerek anlaştığına yorulamaz. Böyle bir iddia için elde kanıt olması gerekir. Hatta yordamanın da akla yatkın olması gerekir. Örnek vermek gerekirse, diyelim ki bu açıklamadan sonra CHP'nin oyları düştü! Diyebilir miyiz ki "Erdoğan-Kılıçdaroğlu ile meclisteki odasında buluştu ve Erdoğan CHP'nin oylarını düşürmek için Kılıçdaroğlu ile anlaştı, Kılıçdaroğlu'da bu açıklamayı yaptı!" Belki de bu "yordama" Kılıçdaroğlu'nun "anlaştılar" yordamasından daha akla yatkın olabilir. Çünkü Erdoğan Büyükanıt'la ne konuştuğunu biliyor. Erdoğan'la Büyükanıt'ın bırakın anlaşmasını ne konuştuğunu kim nereden biliyor Sayın Hocam! Çekirgelik "Ailenin çocuğu yoksa senin çocuğunun da olmama olasılığı çok yüksek." (D.Cavett)
<< Önceki Haber BDP amaç mısın araç mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER