Beyaz Saray'da güçlü Türkiye


Başbakan Erdoğan, ‘Nükleer Güvenlik Zirvesi’ için gittiği ABD’de, bir defa daha başarılı diplomatik temaslara imzasını attı. Gerek Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, gerekse üniversitedeki konferansında, iyi hazırlanmış, açık ve güvenilir mesajlar verdi. Diğer taraftan, Ermenistan Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmede, Türkiye’nin görüşlerinden tâviz vermeden, Ermenistan ile kesilmeye yüz tutmuş ilişkilerin ve protokoller sürecinin tekrar devamını sağladı. Ayrıca Erdoğan, zirveye iştirak eden önemli dünya liderleriyle de görüşmelerde bulundu. Lâkin, Başbakan Erdoğan’ın en önemli ve verimli görüşmesinin, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Obama ile olduğu anlaşılmaktadır. Başbakan Erdoğan’ın, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’ndeki haksız ve hileli oylamaya karşı sert tepki göstermesini ve Büyükelçimizi uzun süreli olarak Ankara’ya çağırmasını doğru bulmuştuk. Ancak, Erdoğan’ın Zirve’ye katılmama kararını değiştirip ABD’ye gitmesinin ne derece isabetli olduğu ortaya çıkmıştır. ABD seyahatinden hemen önce Fransa’ya gerçekleştirdiği resmî ziyaret esnasında, vakur ve başı dik hâliyle Fransız medyasının hayranlığını kazanan Başbakan Erdoğan, aynı tavrı ABD’de de sürdürmüş ve Türk Milleti’ni en iyi şekilde temsil etmiştir. Bizce bu temsil noktainazarı, bazen muhtevadan da öteye bir mâna ve önem ifade etmektedir. Zira, Osmanlı’dan sonra ABD ile olan ilişkilerimizin 90 yıllık tarihine baktığımızda, -Atatürk’ün vakur hâli mahfuz kalmak şartıyla- devlet adamlarımızın ABD karşısında hep ezik büzük durduklarını; Millî Mücadele dönemindeki ‘Amerikan mandacıları’ndan başlayarak ABD süper gücü karşısında kendilerini önemsiz hissettiklerini ve ABD ile aramızda tek taraflı baskılara dayalı diplomatik ilişkiler kurulduğunu söyleyebiliriz. Başbakan Erdoğan’ın son ABD ziyaretinde ise, arkasında binlerce yıllık Türk tarihini ve milletini almış bir büyük devletin lideri, ülkesinin büyüklüğünün farkında olarak temsil görevini, eğilmeden, bükülmeden, vekar ve gururla ifa etmiştir. *** Başbakan Erdoğan’ın ABD Başkanı Obama ile görüşmesinin beklenenden daha olumlu geçtiği ve şu gündem konularının ele alındığı anlaşılmaktadır: 1. 24 Nisan Bildirisi: Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Obama’nın 24 Nisan konuşmasında, Ermeni iftiraları konusunda ‘soykırım’ kelimesini kullanmayacağına inandığını söyledi. Erdoğan’ın bu konuda, ‘Hiçbir milletin, tarihi kendi anladığı şekliyle diğer milletler üzerine empoze etmeye hakkı yoktur’ ifadesi mânidardı. Başbakan’ın görüşmelerinin bu bakımdan faydalı olduğu görülmektedir. 2. Ermenistan’la İlişkiler: Başbakan’ın, Ermenistan’ın işgal ettiği Azerî topraklarında geri adım atmadan iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşemeyeceğini, hem Ermenistan Cumhurbaşkanı’na, hem de ABD Başkanı’na anlattığı anlaşılmaktadır. Bu konuda diyasporanın aleyhte gayretlerinin de amacına ulaşmadığı söylenebilir. Böylece Türkiye, Azerbaycan ile Ermenistan çerçevesindeki zor dengeyi kurma bakımından önemli bir mesafe katetmiş bulunmaktadır. 3. İran Meselesi: Başbakan Erdoğan, İran’ın nükleer silâh geliştirmesi konusunda, ilk defa bölgede İsrail’in nükleer silâh tehdidini gündeme getiren lider olmuştur. Hattâ, bu yüzden Netenyahu’nun korkarak zirveye katılmadığı söylenmiştir. Başbakan’ın bu konudaki görüşü açık ve âdilanedir. Erdoğan, sadece İran’ın değil İsrail’in de nükleer silâhlardan arındırılmasını istemektedir. Aslında Türkiye, İran’ın da nükleer silâh projesine karşıdır. Fakat İsrail konusunda ses çıkarmayan Batı’nın İran bakımından çifte standardını haklı olarak dile getirmektedir. Erdoğan, bu çerçevede İran’a yeni yaptırımlar uygulanmasını da reddetmiştir. Siyasî rejimlerimiz farklı da olsa, nüfusunun tamamı Müslüman ve yarısından çoğu Türk olan, müşterek tarihî ve kültürel değerlere sahip olduğumuz İran ile çatışmaya gitmeyi istemememiz tabiîdir. Bu konuda ABD’nin dayatmasını kabul etmeyişimiz isabetli olmuştur. 4. Demokratik Açılım Projesi: Türkiye’nin terörü sonlandırması ve demokratik açılım projesini tamamlayabilmesi için, terör örgütünün dağdan indirilmesi konusunda ABD’nin desteğinin sağlandığı da anlaşılmak- tadır. Esasen, global terörizme karşı olduğunu her fırsatta tekrarlayan ABD yönetiminin bu konuda gayret göstermesi lâzımdır. Türkiye’nin Ortadoğu’da hâkim güç olarak demokrasiyi ve barışı yerine oturtabilmesi için terör saldırılarının nihayete erdirilmesi önşarttır. *** İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy, Türkiye-İsrail ilişkileri konusunda dün yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Ortadoğu’nun büyük gücü olduğunu ifade etmiştir. Bu sözler, eğer İsrail yönetimi tarafından da paylaşılıyorsa, Ortadoğu’da yeni bir barış sürecinin başlamakta olduğunu gösterir. ABD yönetiminin kabul ettiği önemli bir hakikat de Türkiye’nin büyük bir güç olarak sadece Ortadoğu’da değil, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Asya coğrafyasında da barışı sağlayan bir unsur olduğudur. Altın çağını yaşayan Türk dış politikasının bizi gururlandıran aktörlerini candan tebrik ediyoruz. Kendi gücünü, büyüklüğünü ve önemini idrak etmiş bir Türkiye, hiç şüphesiz yakın geleceğin bir ‘Cihan Devleti’ olacaktır.
<< Önceki Haber Beyaz Saray'da güçlü Türkiye Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER