Savaş lobisinin karargâhı


Tokat’taki saldırıda şehit düşen yedi askerin acısı yetmezmiş gibi... 19 maden işçisini de grizu patlamasında kaybettik. Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesi Alpagut Köyü yakınlarındaki Bükköy Madencilik’e ait kömür ocağında grizu patlaması meydana geldi. Saat 16.00-24.00 vardiyasında çalışan 30 maden işçisinden 19’u yerin 220 metre derinliğinde göçük altında kaldı. Madenin giriş kısmında çalışan 11 işçiden yedisi hafif yaralı olarak kurtuldu, dört işçi ise patlamadan zarar görmedi. Ocağın en son denetimi Mayıs ayında yapılmış, eksikleri tespit edilmiş ve onların da Aralık ayına kadar tamamlanması için kendilerine talimat verilmiş. Bu eksikliklerin ne kadarının yapılıp yapılmadığı henüz bilinmiyor. Büyük bir ihtimalle yapılmadılar ve insanlar öldü... *** Ben şehit olan yedi askerimiz için de aynı şeyi düşünüyorum. PKK’nın üstlendiği bu saldırıdan da olağanüstü skandallar çıkar ise şaşırmayın... Silahlı bir güç böylesine kolay “pusuya” düşürülebilir mi, aynen Bingöl’de şehit edilen 33 asker gibi gizli bir “savaş lobisi” ittifakı söz konusu olabilir mi? Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, ısrarla bazı şeyleri ima ediyorlar... Herhalde bu rastgele söylenmiyor... Bu açıklamaların dayandığı olası kanıtlar yarın bir gün belgelenerek ortalığa yayılırsa, herkesin ağzının açık kalacağı korkunç bir şer ittifakı, çok çarpıcı ve şaşırtıcı bir “savaş lobisi koalisyonu” resmi görebiliriz. Biraz bekleyelim bakalım... *** Dün, “fiili olarak parlamentodan çekildiklerini” açıklayan Ahmet Türk: “Anayasa Mahkemesi’nin siyasi bir karar alarak, statükoyu, resmi ideolojiyi savunan bir kararla ortaya çıkması, gerçekten inancımıza, barışa olan inancımıza, kardeşliğe olan inancımıza, halkların bu konudaki inançlarına darbe vurmuştur. Bu hukuki bir karar değildir, siyasi bir karardır. Bunun çok iyi görülmesi gerekiyor” demekte... Buna bir örnek olarak da, parti çalışmasının hiç bir aşamasında yer almayan ve parti üyesi olmayan Leyla Zana’nın durumunu göstermekteydi. Anayasa Mahkemesi’nin “gerekçesiz karar” açıklayarak fiilen Anayasa’nın 153. maddesini ihlal ettiğini de unutmamak gerek. Bunu da resmin bir yanına iliştirin... *** DTP’nin kapatılmasını AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, “demokratik açılımın sabote edilmesi” olarak nitelendirirken, Abdullah Öcalan ne diyor? Adalet Bakanlığı’ndan bir heyetle görüşen Öcalan, DTP’nin kapatılmasına ilişkin olarak “dünyanın sonu değil, mücadelelerini sürdürürler” dedikten sonra... Adalet Bakanlığı heyetiyle uzun uzun konuştuğunu, siyasi çözüm olmazsa sorunun çözülemeyeceğini dile getirdiğini söyleyip şöyle devam ediyor: “İlkelerimden taviz vermem. İlkeliyim ama pratikte esneğim. Açılıma karşı değilim, yöntem yanlış. Doğru yöntem belirlenirse ben de çözüm konusunda üzerime düşeni yaparım. Silahlı güçlerin geri çekilmesini ve uygun yere konumlanmasını sağlarım. Buna hâlâ gücüm var. PKK’nın içinde onlarca grup var, dağlardaki grupların hepsi otonomdur zaten. Bunları ancak ben kontrol edebilirim, ben silahsızlandırabilirim. Sorunun çözümü için Meclis’in bir karar alması lazım. Bunun için benim de önümün açılması lazım”... Buna, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire eski Başkanı Bülent Orakoğlu’nun “PKK’yı, İmralı’dan kimlerin ve nasıl yönettiğine” dair deşilmesi gereken ilginç yorum ve iddialarını da ekleyin... Ve kendi kendinize sorun: “Askeri hapishaneden illegal bir örgüt nasıl yönetilir?” *** Hala içinde çok karanlık sorular barındıran bir şekilde pusuya düşürülerek katledilen yedi askerimiz... Ardından apar topar gelen DTP’yi kapatma davası... DTP’nin “ılıman” unsurlarını parlamento dışı bırakırken, “şiddet yanlısı” izlenimi verenleri parlamento içinde tutan yaklaşım... Fiilen parlamentodan çekilen DTP Grubu... *** Ben bu büyük resme bakınca, “savaş lobisinin” canhıraş ve tutarlı bir şekilde çalıştığını görüyorum. Karargâhları acaba neresi? Ama şunu da söyleyeyim, tüm tertiplere rağmen “yenilecekler”... Türk ya da Kürt insanların vicdanları, “çocukların öldürülmesine devam” diyen hiç kimseyi kabul etmiyor. Etmemekle kalmıyor, ağır şekilde mahkûm da ediyor. Bekleyin, hele şu Tokat bir aydınlansın...
<< Önceki Haber Savaş lobisinin karargâhı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER