Kurtların sessizliği!...

Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Abdi İpekçi, Gün Sazak, Hamit Fendoğlu gibi suikasta kurban verdiğimiz onlarca aydın ve siyasetçinin ailelerinin; bırakın onları, yakın zamanda hunharca katledilen genç bir kız çocuğunun ailesi gibi adi saldırılar sonucu yakınlarını yitiren yüzlerce ailenin olay gününden bugüne hadisenin aydınlatılması, faillerle birlikte onları sevk edenlerin kimliklerinin belirlenmesi uğruna nasıl çırpındıklarını biliyoruz.


Aynı süreçte Üzeyir Garih ve Özdemir Sabancı gibi iki önemli işadamımız da katledildi.. Ve her iki suikastlarla ilgi olarak pek çok iddia, spekülasyon dillendirildi. Bunları özetleyerek lafı uzatmak istemem. Ancak şu kadarını söyleyeyim; ortaya çıkan tanıklıklar ve iddialar göz ardı edilecek nitelikte değil. Son zamanlarda özellikle Özdemir Sabancı suikastıyla ilgili herhalde önemsenmesi gereken iddialar gündemde. Karagümrük Çetesi olarak ünlenen Vedat ve Nuri Ergin kardeşlerin şimdi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi olan Ceza ve Tevkif Evleri eski genel müdürü Ali Suat Ertosun’la ilgili sözleri; Nuri Ergin’in ‘ Devlet bize Mustafa Duyar’ı öldürttü..’ ifadesi kulak arkası edilebilir görünmüyor. Ancak ne Sabancı ailesi savcılığa başvurup ‘ Çağırın bu adamları ifadelerini alın, aile büyüğümüzün katiliyle ilgili bilmediğimiz bir gerçek varsa ortaya çıksın’ diyor ne de savcılar kendiliklerinden harekete geçip söz konusu kişilere ‘Anlatın bildiklerinizi’ diyor.. HSYK gibi önemli bir makamda bulunan Ali Suat Ertosun’un tavrı ayrı bir garabet. Özdemir Sabancı suikastının faillerinden Mustafa Duyar’ın katli için zemin hazırladığı imaları uluorta dillendirilirken hazretten çıt çıkmıyor. Olay günü Sabancı Center’da Fehriye Erdal ve Mustafa Duyar’la birlikte olduğu bilinen İsmail Akkol hakkında tefrik edilen dosyaya bağlı arama kararı devam ediyor mu, sonuç nedir, neden Fehriye Erdal’ın Belçika’dan iadesi meselesi takip edilir de olay sonrası Mustafa Duyar’la birlikte Suriye’ye gidip PKK örgüt evinde gizlendiği tesbit edilen Akkol’dan söz edilmez anlamak mümkün değil. Mustafa Duyar’ın bildiği bir şey varsa bunun İsmail Akkol’ca da malum olması gerektiği düşünülmez mi? Bilindiği gibi o dönemde Mustafa Duyar PKK gözetiminde kaldığı evden elini kolunu sallayarak çıkıp Türk elçiliğine gelmiş, teslim olmuştu. Yargı süreci temyiz aşamasındayken suikastla ilgili gerçekleri açıklayacağını söyleyerek savcılığa başvuran Duyar’ın tavır değişikliği önemli görüldüğü için mahkeme İçişleri Bakanlığı’na başvurarak Duyar’ın yapacağı açıklamanın ehemmiyetine binaen hakkındaki ceza infazını askıya alınıp kendisinin farklı bir kimlikle serbest bırakılmasının önünü açacak girişimi başlatmıştı. Nitekim o dönemde Duyar cezaevinde evlenmiş kısa bir sure sonra da basına eşinin hamile olduğu haberi yansımıştı. Şimdilerde soruşturma aşamasından itibaren yargılama devam ederken savcılık talebiyle otomatik olarak devreye giren ‘Tanık koruma programı’ o günlerde iki senede bir yenilenen düzenlemeye dayalı olarak İçişleri Bakanlığı’nın oluruyla işlerlik kazanıyordu. Not: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamalarıyla başlayan ‘ Kürt açılımı’ tartışmalarının başladığı ilk günden itibaren DTP çözüm yolunda muhatap alınma derdinde. Ancak iki haftadır yaşananlara bakılırsa Öcalan inisiyatifi DTP’ye bırakma niyetinde değil. DTP’liler başbakan dahil çeşitli makamlardan randevu isteyedursunlar Abdullah Öcalan belirlediği kişilere kendi avukatlarını göndererek ne istediğini ya da ne istemediğini- söylemeye devam ediyor
<< Önceki Haber Kurtların sessizliği!... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER