Bir bürokratın istifası

Bürokrat var, bir de 'bürokrat' var...


İlki, şimdilerde etrafta bolca görülen devlet memuru tipidir: Çalışkanı da vardır tembeli de; en tepe göreve bile getirilse gözlerini kapar vazifesini yapar, sonra da yaş haddinden emekli olup koltuğunu boşaltır... Diğeri ise, çok değişik yerlerde görev yapar ve bulunduğu her yerde izini bırakır... YÖK üyeliğinden “Daha fazla oyunun parçası olamam” diyerek istifa eden Bülent Serim ikinci tür bürokratlardan... Haberlerde kendisinden 'Prof. Dr.' diye söz ediliyor, ama benim bildiğim Bülent Bey akademisyen değildir; Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu (1970) olmasına rağmen, son on yıllarda, özgeçmişini bilmeyenlerin 'hukukçu' olduğunu düşünebilecekleri görevlerde bulunmuştur hep... İlginçtir: Bülent Serim'le ilgili ilk dokunduruşumdan sonra “Bu bilgileri nereden almış? Doğrusu kendisini benim namıma tebrik et” mesajını bana gönderen dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, Bülent Bey'i Çankaya'ya daire başkanı atayarak beni çok şaşırtmıştı. Bülent Serim'i YÖK üyeliğine getiren de, görevden ayrılmasından kısa süre önce Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'di. Ahmet Necdet Bey tarafından takdir edilmeme yol açan yazılarım, Bülent Serim'in dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Anayasa Mahkemesi'ne üye atanabileceğini öngören Kulis'lerdi. Yekta Güngör Özden'in Anayasa Mahkemesi Başkanı olduğu dönemde mahkemenin genel sekreteriydi Bülent Serim... Yekta Bey görevden ayrılacağı günlerde Süleyman Bey'den sağkolu durumundaki Bülent Serim'i 'üst düzey bürokrat' sıfatını kazanacağı bir göreve atamasını rica etmiş, ricası kırılmamıştı. Turizm Bakanı İbrahim Gürdal'ın müsteşar yardımcısı olarak atanmıştı Bülent Serim... Ben o zaman bunu Anayasa Mahkemesi üyeliği yolunda bir ilk adım olarak görmüş ve Kulis'te yazmıştım da... İki şey sebep olmuştu bu yoldaki tahminime: İlki Bülent Serim'in Turizm Bakanlığı'ndaki makamında iğreti duruşuydu; Anayasa Mahkemesi'ndeki odasını tam boşaltmamıştı Bülent Bey... İkincisi de, 'üst düzey bürokrat' yapma yönteminin daha önce Fulya Kantarcıoğlu için de kullanılmış ve iki aşamada başarıya ulaşmış olmasıydı. Anayasa Mahkemesi'nde 'ropörtör' olan Fulya Kantarcıoğlu yine Yekta Bey'in ricasıyla, dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay tarafından müsteşar yardımcısı olarak atanarak 'üst düzey bürokrat' yapılmış ve Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday hale getirilmişti. Süleyman Demirel farklı bir tercihte bulunarak o kontenjandan vali Lütfü Tuncel'in Anayasa Mahkemesi üyesi olmasını sağladı. Ancak daha sonra boşalan ilk koltuğa, artık bürokrat olmadığı ve Danıştay üyeliğine getirildiği halde, Funda Hanım'ı atadı Süleyman Demirel... 1999'da Lütfü Tuncel'in emekliye ayrılmasıyla boşalan yere Bülent Serim'i ataması için epey rica kabul etti Süleyman Demirel... O dönem yazdıklarıma bakıyorum da hayli ilginç temaslar olmuş: Yekta Güngör Özden onun için Çankaya'ya çıkıp eski sözünü hatırlatmış Süleyman Bey'e... Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olan Vural Savaş da devreye girmiş... Turizm Bakanlığı'ndaki görevi sayesinde tanıştığı Demirel'i iyi tanıyan işadamları da kendisi için çaba göstermişler... O zaman şunu yazmışım: “Bülent Serim için tek sorun Süleyman Demirel'in bugüne kadar hassas bilindiği konularda ondan çok farklı düşünüyor olması... Atanırsa, Çankaya Köşkü'nde kaldığı yedi yıl içerisinde, Anayasa Mahkemesi'ndeki dengeleri Seyfi Oktay, Yekta Özden ve Vural Savaş çizgisine teslim etmiş bir cumhurbaşkanı durumuna gelecek Süleyman Bey...” Süleyman Demirel Anayasa Mahkemesi'ni Özden-Oktay-Savaş çizgisine teslim etti etmesine, ama Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirmedi Bülent Serim'i... Sonraki görevlerini Ahmet Necdet Sezer'e borçludur; hakkında yazdıklarımı 'takdir ettiği' mesajını bana ileten Ahmet Necdet Sezer'e... Cumhurbaşkanı olduğunda Cumhurbaşkanlığı idari ve mali işler daire başkanı yaptı Bülent Serim'i, giderayak da YÖK üyeliğine atadı... YÖK üyeliği sırasında varlığını fazla hissettiğimi söyleyemem; Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç dönemlerinde başkanlarla uyum içerisinde çalıştığını tahmin etmek zor değil; yeni dönemde ise istifa etmek için fırsat kolluyormuş besbelli... YÖK Başkanvekili Prof. İzzet Özgenç'in “Diyanet'in yaz Kur'an Kursları pedagojik ve sosyolojik açıdan yetersiz, hatta zararlı; yeni bir yöntem gerekiyor”, YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan'ın “Meslek okullarının katsayı sorununu gelecek yıl çözeceğiz” açıklamaları üzerine istifasını bastı. “Bürokrat var, bürokrat var” demiş ve ikinci türden olduğunu belirtmiştim Bülent Serim'in; tam övgüme hak kazanmak için emekliliğini de isterse hiç şaşırmayacağım...
<< Önceki Haber Bir bürokratın istifası Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER