Silivri'de bir yıldır beklenen çileli adalet

Hidayet Karaca tutuklanalı tam 1 yıl oldu. Aylardır Silivri yollarını arşınlayan ailesi, her şeye rağmen ümidini koruyor. Şule Karaca, “Eşim ilk gün nasıl dik ve dirayetliyse bugün de öyle. Evet tutuklu ama teslim olmuş değil!” diyor.

Silivri'de bir yıldır beklenen çileli adalet

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın tutuklanmasının üzerinden 1 yıl geçti. Ailesi aylardır Çekmeköy-Silivri arasında mekik dokuyor. Biz de eşi Şule Karaca'nın görüş gününe eşlik ediyoruz.

Karaca, 10.45'te evden çıkıyor, 115 kilometrelik yolun kat edilmesi 2 saat sürüyor. Görüş 13.30'da ve ayda bir defa olan açık görüş günü. Kapalı görüşler cam arkasından, telefonla yapılıyor. Açık görüşlerde ise bayram havası esiyor. Şule Karaca da o gün eşiyle cam ve telefon olmadan görüşeceği için mutlu. Daha önce eteğindeki aksesuardan ötürü sorun yaşadığı için ‘formam' dediği kıyafetleriyle görüşe gidiyor. Kapıdaki kuyruk, kontroller ve kayıt işlemleri uzayınca Karaca ailesinin 1 saatlik görüşmesinden 10 dakika eksiliyor. 50 dakikalık görüşten çıkan Şule Karaca, Hidayet Bey'i iyi görmenin sevincini yaşıyor. Hatta “İlk gün nasıl dik ve dirayetliyse bugün de öyle. Evet, tutuklu ama teslim olmuş değil! Bize moral veriyor.” diyor. Karaca, akşam trafiğine kalmamak için hızlı hareket etse de nafile. Eve varması 3 saat sürüyor.


“CAN DÜNDAR TUTUKLANDIĞI GECE HER ŞEYİ YENİDEN YAŞADIM”
Can Dündar'ın ve Erdem Gül'ün tutuklandığı gece uyku girmemiş Şule Karaca'nın gözüne. Eşinin tutuklandığı günü yeniden yaşamış sanki. “Bildiğiniz başa döndüm, her şeyi yeniden yaşadım, üzüntümden uyuyamadım.” cümleleriyle paylaşıyor hissiyatını.

Açık görüşte Can Dündar'ın eşiyle karşılaşmasını anlatıyor: “Dilek Hanım hapishane jargonunu ilginç buldu. Görüş bittikten sonra gardiyanlar bize ‘gözünüz aydın' diyorlar çünkü. Bir yıldır gide gele o kadar alıştık ki bu dile, oradaki görevlilere. Gardiyanlar artık bizi tanıyor.”


“EŞİMİ ASIL EVİNDE, STV'DE KARŞILAMAK İSTERDİK”
Samanyolu ekranlarının karartılması, Karaca ailesine çok ağır gelmiş. Hidayet Bey'in emanetine sahip çıkamadıklarını hissetmişler. Son gün sabaha kadar kanalda beklemişler, sonrasında ise oraya gitmeye yürekleri varmamış. Hele Hidayet Karaca'nın eşyalarının eve getirildiği gün… “Dünya başıma yıkıldı.” diyor Şule Karaca ve devam ediyor: “Eşimi evinden değil, kanaldan uğurladık. Onun asıl evi orasıydı. Gönül isterdi ki yine orada karşılayalım. Nasip…”


“GİDİŞİ SAKİN OLDU, DÖNÜŞÜ DE ÖYLE OLUR”
Eşinin çıkacağı günlere dair artık hayal kurmadığını aktaran Karaca, “Gidişi sakin oldu, dönüşü de öyle olur.” diyor. Hayal kurmasa da rüyalarında eşinin tahliye olduğunu görüyor: “Hidayet Bey cezaevinden bir bavulla çıkıyordu. Bavulun içi hediyelerle doluydu. Bana öyle güzel kazaklar getiriyordu ki ‘cezaevinde nereden bulmuş bunları' diyordum. O da ilk defa tahliye olduğunu görmüş rüyasında. Rüyalarımız bazen çakışıyor.”


“TELEFONUN EKRANINDA EŞİM YAZISINI GÖRÜNCE…”
İlk zamanlar kapı çalınca ‘Hidayet Bey gelmiştir' diye düşünen Şule Karaca, artık böyle hissetmediğini söylüyor. Yokluğunu telefonda daha çok hissettiğini anlatıyor Karaca: “Her akşam gelmeden önce ‘Bir şey lazım mı?' diye beni arardı. Akşam olunca gözüm telefona takılıyor. Geçen gün yanlışlıkla telefonun tuşuna basmış, eşimi aramışım. Ekranda ‘eşim' yazısını görünce çok kötü oldum. Pazar günleri de çok kötü oluyor. Herkes eşiyle çocuğuyla gezmeye gidiyor. Biz de beraber olacağımız pazar günlerini ümitle bekliyoruz.”


“EVDEKİ HER ŞEY BIRAKTIĞI GİBİ”
Şule Karaca, eşinin son derece düzenli olduğunu, onun düzenine dokunmadıklarını anlatıyor: “Eşim her pazar dolabı ve kileri düzeltirdi. Çocuklar geçen pazar ‘Babam olsa kilere girişmişti şimdi.' diyordu hatta. İster istemez yemek saatlerimiz değişti. Eskiden Hidayet Bey geldiğinde, saat 8'de akşam yemeği yenilirdi. Artık Emin okuldan gelince yemek yiyoruz. Eşim gittiğinden beri de özel sofralar kurmuyoruz. Evdeki her şey Hidayet Bey'in bıraktığı gibi…”


“EMİN, KAPALI GÖRÜŞLERE GİTMEK İSTEMİYOR”
1 yıldır Silivri yollarını arşınlayan Şule Karaca, çocukların da artık yorulduğunu ifade ediyor. Emin, babası hakkında hiç konuşmuyormuş mesela. Son günlerde “Bu ülke babamı hapse attı, buralardan gidelim.” diyormuş. Kapalı görüşlere gitmek istemeyen Emin, ayda bir defa açık görüşte babasını görebiliyor. O da bir saat… Karaca, “10 yaşında çocuk için ayda bir saat babasını görmek ne demek. Artık anlayamıyor. Eskiden her hafta ‘bu hafta alıp döneceğiz' derdik, artık rutine bağladık. Haftaya hangi saatte çıkmamız gerektiğini konuşuyoruz. Çok ümitli olunca yıkılıyoruz, dengeyi korumaya çalışıyoruz.” şeklinde konuşuyor.


BİR DOĞUM GÜNÜ DAHA YALNIZ
Geçen yıl eşinin doğum gününde ona pasta göndermişti Hidayet Karaca. Bu yıl da 22 Aralık geldi çattı. Şule Karaca, “Doğum günleri, bayramlar ve özel günler geçip gidiyor. İnşallah daha fazla geçmez ve özgürlüklerine kavuşurlar. Hiçbir şey yaşanması gerektiği gibi değil ki… Ne eşim ne ailesi karakol yüzü görmemiş insanlar. Yaşlı başlı halleriyle her hafta Silivri'ye gidiyorlar. İyi ki kadere imanımız var. Allah'a iman edince ayağınıza değen taşın bile bir sebebi olduğunu biliyorsunuz. Biz de tevekkülümüzü korumakla yükümlüyüz. Allah onlara doğru ve hayırlı zamanda tahliye olmayı nasip etsin.” diyor.

<< Önceki Haber Silivri'de bir yıldır beklenen çileli adalet Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER