Psikolojik harekâtı deşifre etti

Yenişafak yazarı Ali Bayramoğlu son günlerdeki "Mahalle baskısı, Malezya gibi sudan ama etkili, manasız ama tahrik edici 'moda tartışmalar'ın" işlevini kaleme aldı.

Psikolojik harekâtı deşifre etti

İktidar kavgası sürüyor ve büyüyor… Her şey, ilkeler, sorunlar, siyasi hamleler, anayasa metinleri ve tartışmaları bu kavganın aracı haline getiriliyor, bu kavga tarafından özünden uzaklaştırılıyor. Mahalle baskısı, Malezya gibi sudan ama etkili, manasız ama tahrik edici "moda tartışmalar" bu kavganın araçları… İşlevi malumdur bu araçların: İnsanları kavgaya sürer, taraf kılarlar, yanılsamalar, keskin inançlar, bağımlılıklar üretirler, zihinleri ele geçirir, hatta sizin yerinize düşünmeye başlarlar… Velhasıl mekanizma sanılanın tersine işler. Mahalle baskısı, Malezya gibi araçlar kavgayı anlatmaz, anlamamıza vesile olmazlar. Araçlarından hareketle bir kavganın içini, içeriğini, tümünü resmetmek de mümkün değildir… Ama araçlar başka bir işe daha yararlar. Size o araçları kullananların niyetlerini ve ruh hallerini anlatabilirler… Dün deneyimli bir gazeteci dostumuz, tam da bu araçlardan hareketle ve bu araçlara işaret ederek, Hürriyet Grubu'nun son aylardaki yayın politikasının nedenlerini şöyle izah ediyordu: "Bir değil, birçok faktör var… Emin Çölaşan'ın gönderilmesinin yarattığı imaj sarsıntısını tamir etmek var… Tiraj kaybını telafi etmek var… Başta yayın yönetmenin 22 Temmuz seçimlerini bir hezimet olarak görmesi ve bunu hazmedememesi var… Hükümetin kendilerine biat etmesini, olmadı ciddi bir şekilde kulak kabartmasını istemeleri var… Hükümetler nezdindeki geleneksel ayrıcalıklarını başkalarına kaptırma kaygısı var… Harekete geçebileceğini düşündükleri askerden önce harekete geçmek ve dahası askerle yapılan temaslar var…" Bu sözlerin çizdiği resim şöyle tasvir edilebilir: Resmin sağında, ağır siyasi bir havada "kendisini kimilerin arazi temizleyicisi tanımlayan bir yayın politikası"görülmektedir… Solda bu ağır siyasi havayı kullanarak, hatta tahrik ederek "ayrıcalıklarını korumak isteyen ve siyasi yönetime ortak olmayı arzu eden bir basın politikası" izlenmektedir… Ortada ise yayın yönetmeninden kaynaklanan ağır ve kişisel, ama bir o kadar da simgesel "psikolojik bir ruh hali" göze çarpmaktadır… Durum bu… Ama görmek gerek, bu yayın ve basın politikasının, bu ruh halinin gündemi tayin etmesi araç kullanmakta başarılı olduğunu gösteriyor. Tüm gazeteler, tüm televizyonlar bu anlayışın ortaya attığı laflarla, ürettiği polemiklerle meşgul… Yanıt yetiştirmek bile onu meşrulaştırıyor ve ne yazık ki, ülkedeki tartışma ve siyasi algı düzeyi git gide aşağıya çekiliyor. Psikolojik harekât dedikleri de herhalde böyle bir şeydir… Bu tür harekâtların, bu tür politikaların sonuçları ciddi, hatta vahim olur. Onları üretenlerin sorumlulukları da ağırdır… Bu tür politikaların sonucunda insanlar bir konuda gördüklerine, yaşadıklarına değil, başkalarından duyduklarına inanıyorlarsa ve bu, salgın bir durum halini almışsa, sorun sadece çıtanın aşağıya inmesi değildir, sorun aynı zamanda toplumun hastalanmaya başlamasıdır. Otoriter rejim ve zihniyete kapılar işte böyle açılır… Sonuç ve sorumluluk budur… Endişemiz, bu salgın hastalığın Türkiye'de yeni anayasa tartışmalarını dümura uğratmasıdır. Ya da ortaya 12 Eylül Anayasası'nın son halinden farklı olmayan garip bir uzlaşma metninin çıkmasıdır. Veya anayasa sürecinin çatışmayı tahrik etmemek için durdurulmasadır… Böyle olursa, kimileri hasmını yıpratma ve ona zemin kazandırmama konusunda başarılı olacak, ancak Türkiye gerçek anlamda bir fırsatı, demokratik bir zeminde uzlaşma ve mutabakat üretme imkânını heba edecektir… Hürriyet Gazetesi'nin amacı bu mudur? Özkökgiller o zaman ne anlatacaklar bize ya da başkalarına? ALİ BAYRAMOĞLU - YENİŞAFAK
<< Önceki Haber Psikolojik harekâtı deşifre etti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER