Kırk Ambar- 15

Safvet Senih

Safvet Senih

30 May 2018 11:29
  • *Sadeddin Bey anlatmıştı: “Bir seferinde rüyamda  Şeyh Yahya Efendi Dergahındayım. Namaz kılan sıraya giriyor. Ben de girdim. Cebrail Aleyhisselama herkes rüyasını anlatıp tabirini alarak gidiyor. Ben de birkaç gün önce rüya görmüştüm. O rüyanın tabirini sıram gelince Cebrail Aleyhisselama sordum. Bana, ‘İsteklerin olacak… Hayırlara mazhar olacaksın.’ meâlinde bir tabir söyledi. Seneler sonra Kadir Mısıroğlu ile Hocaefendi’nin yanına Sebîl Dergisi için gittim. Hocaefendi ile ilk karşılaşmamızdı. Bir baktım Şeyh Yahya Efendi Dergahında gördüğüm Cebrail Aleyhisselamın suretinde … Şaşırdım.”
    Ben de ilk okul son sınıfta iken annemin teşvik ve takibi ile beş vakit namaza başlamıştım. Rüyamda köyümüzün camiinin  minaresinden “Câmimize Cebrail Aleyhisselam geldi!..” diye bir salâ  işittim. Gittim, camimizin içindeki Kur’an Kursunun önünde uzun boylu fesli birisi duruyordu. Herkes gibi ben de yanına kadar yaklaştım ve uyandım… Seneler sonra Hocaefendi Kestanepazarı Camiinin içindeki tahta kulübesinde kalırken bana resim dolu iki albüm vermişti. Onların içinde fesli bir fotoğrafını görünce, çocukluk rüyamı hatırladım. En doğrusunu Allah bilir. Ama, zannediyorum, günümüzde Kur’an bize ne diyor, âyetlerden ne anlamalıyız hususlarında, sanki Kur’an taze nâzil oluyor gibi yepyeni mânâları anlama ve anlatmayla ilgili temsilî bir gerçek; âlem-i mânâ ve âlem-i misal aynasında gösteriliyor olsa gerek. Allahü a’lem…
    *Bir bedevî Mescide bevletmişti. Sahabe Efendilerimiz de bundan dolayı onu azarlamışlardı. Efendimiz (S.A.S.) hemen idrarın üzerine su atmalarını ama ona iyi davranmalarını söyledi. Bunun üzerine bedevî “Allah’ım, Muhammed’e rahmet et. Başka hiçbirine merhamet etme” dedi. Efendimiz (S.A.S.)  ona “Genişi daraltma!” buyurmuştur.
    *Cehennem için “Kâfirler için hazırlandı” (Bakara Suresi, 2/24)  ve başka âyetler olduğu gibi Cennet hakkında da “Takva sahipleri için hazırladı.” (Âl-i İmran Suresi, 3/133) âyeti benzeri âyetler var. Bunlara göre, şu anda Cennet de var, Cehennem de var. Ama iyi veya kötü amellerle bir nevi peyzajı yapılır. “Henüz daha yaratılmamışlardır” demek âyetlere ters düşer. Çünkü âyetler geçmiş zaman kipi ile ifade ediliyor. Ama hadis-i şeriflere göre, son şekliyle var olduğunu söyleyemeyiz. Yapılan amellerle en son şekillerini alacaklardır. 
    *Ali İhsan Tola Ağabeyimiz, maddenin dört halinden bahsediyor. a)Katı, b)Erimiş, c)Buhar, d)Gaz, plazma, e)Bir de nur hali… Nur, ışıktan daha hızlıdır. Melekler nurdan yaratıldıkları için ışık hızından daha hızlıdırlar. Âyette: “Bir günü (size göre) elli bin sene olan  (bir günde) Melekler ve Ruh, O’nun arşına yükselirler.” (Meâric Suresi, 70/4) buyuruluyor. (Takyonlar=hızlılar teorisi, yani ışıktan bile hızlı olanlar,  üzerinde çalışmak gerekir.)
    *Bir mürid şeyhine “Efendim, artık ben de şeyh oldum. Bana biraz mürid gönderir misin?” diyor. Şeyh Efendi de: “Evladım eğer şeyh lâzımsa, istediğin kadar göndereyim ama hiç mürit kalmadı. Çünkü müridlerin hepsi de senin gibi kendi kendilerine şeyhliklerini ilân etmişler!..” diyor.
    *Bir zamanlar çok hızlı yürüsünler, mektupları erken ulaştırsınlar diye postacıların  diz kapaklarını çıkartmışlar. Gerçekten onlar da iki-üç kat hızlanmışlar ama iki sene sonra  hepsi de vefat etmiş…
    *Hırsa kapılıp aç gözlülük için fıtrata müdahale etmemek gerekir. Yoksa fıtratın cevabı çok sert olur…
    *Ankara’da spastik özürlü bir çocuk için  günlerce araba bekleyen anne, arabayı almak için gidiyor. Görevli “Vay siz paralelsiniz!.. V.s…” sözler söyleyerek anneyi kovuyor. O da evladının  ihtiyaç duyduğu arabayı alabilmek için hakkını aramak üzere savcıya baş vuruyor. Savcı  da bir sürü hakaret ettikten sonra, adliyeden kovuyor. Anne ağlaya ağlaya evine gidiyor. Bir hafta sonra görevli anneyi çağırıp “Al arabayı!” diyor. Meğer görevlinin çocuğu trafik kazasında ayakları kırılmış. Savcının çocuğunda  da birden bire kas erimeleri başlamış. Anneye “Sen bize beddua ettin de mi başımıza bunlar geldi?” diye sormuşlar.
    Beddua etmesine gerek yok ki; Cenab-ı Hak görüp duruyor…
    *Üst zekâlı 5 yaşındaki çocuğa test ederken “Haydi 10’dan geriye doğru say bakalım” diyorlar.  “Sayamam” deyince, hemen üstünü çiziyorlar. Çocuk bu sefer soruyu sorana “Sen de sayamazsın… Çünkü diyelim sıfıra geldin… Ondan sonra da sayılar… Hem de sonsuza kadar gidiyor… Haydi say bakalım!..” diyor. Adamlar şaşırıp kalıyorlar. Anlıyorlar ki, o üstü çizilecek bir çocuk değil…
    Hizmetlerin de sonu yok… Esfel-i sâfilînin de … İsteyen istediğini seçer… Cenab-ı Hak bizleri âlâ-yı illiyyîn  tarafına sevk etsin… 

    30 May 2018 11:29
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR