Nile Harper’in cemaat ve bordların dikkat etmeleri gereken hususlar üzerindeki tesbitlerine devam ediyoruz.
29. Güven zedelenmesi ve kaybı; kendi muhasebe, murakabe ve tenkidini yapamama; başarısızlıkları, eksiklik ve yanlışları, başkalarının hata, kusur ve yetersizliğinde arama;
30. Belli ara veya fasılalarla, insanların kendilerini yeniden tanıma, keşfetme, ölçme, ilerletme, daha da şuurlanma ve şarj olmasına dair, yeni yollar-fırsatlar kollamama-üretememe;
31. Tabana yeni insanlar kazandıracak, inovasyon ve gelişmeleri kullanamama; inovasyonları, kendi içleri ve dışında tüm insanlara, yeni insanlara, ulaşmada, onları bilgilendirmede, ve yeni ortaklaşa çalışma-işbirliğine götürücü hususlarda kullanamama;
32. Anlık-günlük, kısa vadeli şeylerlerin meşguliyetine düşme; yeni ve uzun vadeli perspektifler geliştirememe; uzun vadeli perspektifleri ise kalıcı, sürdürülebilir hale getirememe;
33. Yapılacak iş ve hedeflerin, anlık bir mesele olmadığı, ve hatta onlarca yıl sürecek ölçüde bir sadakat, samimiyet, adanma gerektirdiği anlayış ve bilincinin yerleştirilememesi; içtimai adalet, içtimai değişim veya dönüşüm meselelerinde aceleci olmama, fakat sabırlı olma, ve bu işe kendini verme-adama;
34. Başkalarından öğrenmeye kapalı olma; zıt-karşı fikirlere zamanında doğru bilgi ile cevap verememe, vermede geç kalma; insanlarda şüphe oluşturacak muhalif fikirlere, fikirle ve saygıyla cevap verip, tenkidden daha iyisini ortaya koyamama, daha iyisi olamama;
35. Kendilerine muhalefet edilmesinin ve eden(ler)in, güç ve prensiplerini teşhis edememe, anlayamama: muhalefet edenlerin sunduğu farklı perspektifleri ele alır-cevap verirken, onların izzet-i nefislerine ve dürüstlüklerine dokundurmadan meseleyi ifade edebilme, cevap verebilme…
36. Alternatifler arasında, değerlendirme ve ölçüm iyi yapılmalı; farklı çözümler, tek tek etüd ve müzakere edilmeli; stratejik planlar geliştirilmeli; kurumların alan ve güç dinamikleri analiz edilmeli; bir işe girişince de, bazı tezat ve anlaşmazlıkların da muhtemel olduğuna baştan inanılmalı;
37. İdareciler, kendileri ile hemfikir olmayan insan ve fikirleri de dinlemeli, kale almalı; onlardan istifade etmeli; yakın taraftar ve muhiplerin göremediklerini, muhalifler çok daha iyi görebilir ve ifade edebilirler; ‘dostları yakın, muhalifleri ise daha yakın tutmak lazım’;
38. Tezatlar, anlaşmazlıklar, farklı fikirler, ve farklılıkları tespit edememek, kabullenememek; farklılıkların ortaya konmasında, şahsi veya ferdi çıkarların olup olmadığını gerçekçi olarak tespit edememek;
39. Farklılığa götüren meselelerin bulunup, onların, çözümün önüne geçişine engel olunmalıdır; insanların, ortak çözümden sıyrılıp ayrılmasını engellemek, irtibat veya iletişimi kesip köşelerine çekilmesini engellemek, herkesin, tek bir grubun değil, herkesin çözümünün bir parçası olduğunu ortaya koymakla olur. Böyle bir çalışma ile, herkesin, genel ve ortak bir faydasının olduğu gösterilmelidir. Bu ise, herkesin fikrine saygı duyulması, herkesin çözümde istediği parçaları, yine umumun rızası oluşacak şekilde, ele alınması ve çözüme dahil edilmesi ile olur. İnsanlar, umum çözüme yanaşıp fikir serdederse, o çözümün uygulanmasıyla da ortaya çıkan problemlerin çözümüne katkıda bulunurlar;
40. Tezatlar ve problemler, bütün tarafları ile anlaşılmadan çözüme gidilmemelidir; muhalefetin nereden kaynaklandığı, muhalefetin endişelerinin ne olduğunu, cidden ve samimi anlamaya çalışılmalıdır; aykırı veya muhalif perspektifleri de samimi dinlemek gerekir; hatta onları iyi değerlendirip, onlardan da yararlanma yoluna gidilmelidir; muhalif insan ve fikirlere saygıyı elden bırakmama, yıkıcı muhalefet ile, samimi alternetifleri sunma manasındaki, sadık muhalefet arasındaki fark, isabetle gözetilmelidir. Muhtemel kırgınlık veya alınmalara karşı, barıştırma ve uzlaştırma taraftarı olunmalı; muhaliflere bile, nazik, iyi niyetli ve bağışlayıcı olunmalı ki, ileri de onlar da kazanılabilsin;
41. Bununla beraber, hatırdan uzak edilmemeli ki, insanların derin ideolojik farlılıkları varsa, veya bir travmaya maruz kalmışlarsa, ortak çalışmaya istekli olmazlar; ferdiyetçi ve materyalist olanlar ve dogmalarla hareket edenler ise, ortak çözüm ve gayretlere şüphecilik ve kötümserlik ile bakar, ve ortak çalışmayı bir güç değil, aksine, zayıflık olarak zannederler;
42. İdarecilerin, yapılanları, bütün insanlara, içtimai adaleti getirecek-temin edecek şekilde ele alamaması; Hizmetler ve neticelerinin, sadece kendileri-kendi grupları için değil, bütün grup ve insanlar için olduğunu ifade edememe; verilen hizmetlerle, hem bireysel hem de toplumsal kazanç, itibar ve faydaların olacağına başkalarını inandıramama; hizmetlere katılımın emniyet, daha yüksek ve değerli bir amaç uğruna olduğu-olacağı inancını oluşturamama; yapılanların, daha çok hak, hukuk, huzur, ifade ve inanç özgürlüğü getireceğine, herkesin ulaşıp sahiplenebileceği bilgi ve yetenekler, fırsatlar hasıl edeceğine, umumun iyilik ve menfeatina olduğuna inandıramama; Hizmet ve kurumların, sadece o hizmetleri veren ve alanlara değil, bütün toplumun gelişip ilerlemesinde katalizör olduğuna çoğunluğu kanaatlandıramama; hizmetleri ve kendilerini, yeni ve esnek yollarla takdim ve tanıtım yapamama;
43. Sahiplenilen bazı değerlerin başka gruplar tarafından da sahiplenilmesi karşısında, aynı şeyleri ifade etmede tıkanma, ileri gidememe; farklılık sunamama;
44. Yapılanların, vitrin ve makyaj çalışması olmayıp, uzun vadede toplumsal yaraları iyileştirecek, kalıcı ve sistemik iyileştirmelere sebep olacağını, ‘entellektüel’ bir seviyede ifade edememe; niyet ve hizmetleri anlatıp-sunmada, hümanist bir dil, sivil bir diskur, veya ahlaki bir dil geliştirememe;
45. Grubu muhafaza etme kaygısının, bazı değerleri kaybederiz korkusunun, dişla irtibata geçişe ve ortaklaşa çalışmaya engel olması, açılımların önüne geçmesi; iç bağları kurmaya yönelik gayretlerin, dışa köprüler kurmaya engel olması;
46. Kendilerini takdim ve tanıtımın, dışa açılmanın, çok sınırlı olması-kalması; ve bunun sadece belli bir zümre tarafından yapılması;
47. Resmi kurumların denetlemesine karşı, evrak ve işlemlerin, her zaman, teftişten evvel hazır, tam ve kanuni olmasına dikkat edememe; teftiş ve hesaba çekilirliliğe hazır olamama; özellikle işin muhasebesini hemen vermeye hazır olamama;
48. İç yapı ve idarede, çeşitlilik ve çoğulculuğa önem vermeme;
49. Belli bir idareci ve yöneticinin, sorunlu anlarda, gücü ellerinde tutmaya çalışıp, ister problemi, isterse hizmetlerin neticelerini, istedikleri gibi yönlendirmeye, tahakküm etmeye kalkması;
50. Milletin kendi başına çekip iş yapmasına karşı, karşılıklı dayanışma ve beraber çalışma, iş yürütme duygu ve anlayışının yerleştirilmemesi; farklı düşünen kesimlerin bir araya getirilip, birbiriyle konuşmasını ve dinlemesini temin etmeme; farlılıkların neden ve nereden kaynaklandığının vuzuha ermesiyle, ortak zemin, hedef, çözüm ve kaynaklar hususunda hemfikir olunmaması; bunu ilgilendiren kimselere neticenin doğru bir şekilde aktarılmaması; işin halledileceğine dair itimat oluşturulmaması; muhtemel suizan ve iftiraların önüne geçilmemesi;
(Devam edeceğiz…)