Mülteci Olmak ve Geri İtmeler

M. Ertuğrul İncekul

M. Ertuğrul İncekul

29 Haz 2021 10:19


  • “En çok anlamak yoruyor bizi” 
    Fernando Pessoa 

    Mülteci olmak; vatanını terk etmek zorunda kalmak, başka bir ülkenin merhametine sığınmak...anlaşılmayı beklemek, en asgari insani haklarınızın elimizden alınması.

    Yunan halkı bugüne dek vefalı davrandı. On binlerce Türkiye’de rejimin zulmünden kaçan yüksek profilli insanlara ev sahipliği yaptı. Avrupa’ya geçen bir hayli mülteci Yunanistan günlerini özlemle anıyor, hatıralarını yazıya döküyorlar. Yunanistan’da çıkan yangında da mağdurlar için seferber olunmuştu.

    Son günlerde maalesef hoş olmayan olaylar yaşanmaya başladı.

    Uluslarası Af Örgütü  (Amnesty International) Geri İtmeler (Push Backs) ile ilgili  raporu 23 Haziran 2021’de yayınlandı.

    Yunanistan: Şiddet, yalanlar ve geri itmeler başlıklı rapor, öncelikle Yunanistan ile Türkiye arasındaki kara sınırındaki Evros bölgesindeki yasadışı operasyonlara odaklanıyor.  Af Örgütü'ne göre rapor, mülteci ve göçmenlere yönelik işkence, kötü muamele ve yasadışı geri itmelere ilişkin yeni kanıtlar içeriyor.

    Af Örgütü, geri itmelerin sınır bölgeleriyle sınırlı olmadığını söylüyor.  İnsanlar ayrıca yasadışı yollardan Türkiye'ye iade edilmek üzere Evros bölgesine nakledilmeden önce Yunanistan anakarasının çok uzaklarına kadar yakalanıyor ve gözaltına alınıyor.

    Rapora göre sınıra 700 kilometre kadar içeride yakalanan ve gözaltına alınan kişiler sınır bölgesine nakledilerek Türkiye'ye iade edildi.

    Şubat ve Mart 2020'de Yunanistan, Türkiye'nin kara sınırlarını tek taraflı olarak açmasına yanıt olarak mültecileri ve göçmenleri şiddetle geri itti.  Haziran'dan Aralık 2020'ye kadar olan olayları belgeleyen yeni rapor, Yunanistan sınırlarındaki insan hakları ihlallerinin yerleşik bir uygulama haline geldiğini gösteriyor.

    Ankara, darbeden sonra muhalefete karşı geniş çaplı bir baskı başlattı, 150.000'den fazla kişiyi KHK'larla işten çıkardı ve Gülen grubu ve Kürt yanlısı muhalefetle bağlantılı oldukları iddiasıyla on binlerce kişiyi tutukladı.

    Hapsedilen binlerce kişiye ek olarak, diğer çok sayıda Gülen hareketi takipçisi ve Kürt aktivist, hükümetin baskısından kaçınmak için Türkiye'den kaçmak zorunda kaldı.

     Avrupa'da güvenli bir sığınak arayan Türkiye'deki muhalifleri bekleyen tehdit, Yunan yetkililerin iddia edilen davranışlarını 1951 BM Sözleşmesi'nin 33(1). Maddesinde yer alan geri göndermeme ilkesinin ihlali haline getiriyor.

     “Hiçbir Sözleşmeci Devlet, bir mülteciyi ırkı, dini, uyruğu, belirli bir sosyal gruba veya siyasi görüşe mensubiyetten ötürü geri iade edemez” ibaresi yer almaktadır.

    Yunanistan, muhafazakar Başbakan Kyriakos Miçotakis'in 2019'da iktidara gelmesinden bu yana göç politikasını sertleştirdi.


    Örgüt üyeliğinden tutuksuz olarak yargılandığı sırada Yunanistan’a kaçan eski TRT çalışanı Ertan R, Yunan polisleri tarafından saatlerce kötü muamele gördüğünü söyledi.

    Yunan sınır güvenliği tarafından kişisel eşyalarına ve kimliğine el konulduğunu ifade eden Ertan R, burada kendisine bir işlem yapılmadığını ve Mısırlı insan kaçakçıları aracılığıyla Türkiye’ye gönderildiğini söyledi.

    Yunanistan'da kaldığı birkaç saat boyunca kendisine insanlık dışı davranışlarda bulunulduğunu belirten Ertan R, “Kaçma girişimimden dolayı bir pişmanlığım olmadı. Asıl pişmanlığım Yunanistan tarafına geçince köpek gibi muamele gördüğüm içindir. Yunanlılar hakkımızda hiçbir resmi işlem yapmadı. Gayri resmi olarak bizi Türkiye'ye gönderdiler. Kişisel eşyalarımızı aldılar. Hatta yanımızda bulunan kadınlara çıplak arama yaptılar. Saatlerce Yunanistan'da kaldık. Temel ihtiyaçlarımızı da karşılamadılar. Polislerin yüzü kapalıydı. Bu nedenle yüzlerini dahi göremedik” ifadelerine yer verdi.

    Burada diğer mültecilerin geri itilmesinden farklı olarak, en büyük problem Gülenist’lerin Türkiye’ye iade durumunda işkence görecek olması ve hapishaneye gönderilmesi. 

    Hafızamdan kolayca silinmeyecek ve bu zulüm dönemine ait, yürek dağlayan o fotoğraf karesi ile yazımı tamamlayayım; Bir baba düşünün;  omuzunda az önce sınırı geçmeye çalışırken, kalb krizi sonucu vefat etmiş eşinin cansız bedeni…yanında ne olduğunu anlamaya çalışan, şaşkın ve ürkek iki kız çocuğu.

    Vicdana, adalete, birlikte yaşamaya, eşitliğe inanan ve bu değerlerini kaybetmeyen her dinden, milliyetten, ırktan insanlara çağrım; Gelin gidecek başka yerimiz olmayan bu yerküremizi  kötülere teslim etmeyelim.

    Teklif ve önerileriniz için;
    Twitter: e_incekul 
    29 Haz 2021 10:19
    YAZARIN SON YAZILARI