Cin Olmadan Çarpmaya Kalmak!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

11 Tem 2021 12:31
  • Saray, İçişleri Bakanı ile arasına mesafe koymuş. Mabeyn ve Hassa Taburu, bundan böyle Sayın Bakan'ın iki ok atımı mesafeden Saray'a yaklaşmasına müsaade etmeyeceklermiş. Eh, kendi düşen ağlamaz. Hazret, nasihatlere kulak asmıyor. Hani o, bıyıklarına güvenip Saray'ın kulağına gidecek şekilde istifa etmiş ve iki saat sonra istifasını geri yutmuştu ya! İşte o zaman, yazarınız Sayın Bakanı uyarmış ve “Artık bıyıklarını kes ve geriye dönme!” demişti. Dinlemiyorlar, Azizim! 

    O gün bu gündür, Bakan'ın yediği kursağında kalıyor, içtiği de burnundan geliyor. Etrafın goy goy ve dolduruşuna gelip ederinden fazla nazlanıp kur yapınca, Türk Lirasının Dolar karşısındaki acziyetine düştü. Ondan sonra gelsin, operasyon bölgelerinde askerler ile iftar yapmalar, sınır ötesi gözleme kulelerinde bağdaş kurmalar, kamuflaj içinde selfie çektirip Saray'ın görüş mesafesinde birbirinden beter akrobatik hareketler. Bakan, ateş hattında o kadar çok dolaşıyor ki, serseri bir mayına kurban gitmesinden endişe etmedik desek yalan olur! Tabii ki, bütün bunları İstanbul Belediye Başkanı ile uğraşmak, iş yapmasına mani olmak ya da yirmi yıldır iktidar partisi elinde dökülen koca şehrin günahını genç başkan üzerine yıkmak gibi hayati(!) işlerden arta kalan zamanlarında yaptı. Halbuki, istifasının arkasında dursaydı, olan sadece bıyıklarına olacaktı. 

    Taş yerinde ağırdır. Bir kere yuvarlanmaya başlayınca artık nerede durulacağı belli olmaz. Saray İç odasından Dış Avluya, oradan koltuk değneği muhalefetin kucağına oradan da, Allah Korusun, Türkiye Siyasi Mezarlığı'na defnedilmek kötü bir final olur! Organize suç örgütü eline düşmekte var ama, bunu düşmanımıza bile dilemeyiz! Orada Meksika Peso'su ile bile beş para etmez. 

    İş işten geçse de, biz yine Sayın Bakan'ın yaptığı iki öldürücü hatanın neler olduğunu okuyucu ile paylaşalım da, bundan sonrakiler benzer yemlere takılmasın. Koltuk değneği, muhafazakar ve milliyetçi kanadın şimdilik bakana olan aşırı düşkünlükleri küçük bir pazarlık pürüzü. En kısa zamanda pürüzün nakit karşılığı alındığında, İçişleri Bakanı'nın trenin önüne atılacağında şüphe yok. 

    Saray'a hısımlık kadrosundan dahil olan ve Türkiye ekonomisini çökertmekle kalmayıp 128 milyar doların iç edilmesine ismi karışan Büyük Damat'ın kötü bir sicilli var; Doğru. Netameli Damat ve İçişleri Bakanı arasında bir süredir gizlenemeyen sürtüşmenin sebebi ne olursa olsun, netice itibariyle kaybeden belli oldu. Saray'a iki ok atımı mesafeye yaklaşma yasağı konan Sayın Bakan'ın düştüğü kötü hal ile, Paşa Babası ile Cuma Selamlığı'nda kadrajlara profilden poz veren damadın hava ve forsu bir mi? Hatta, kayıp 128 milyar doların hane içinde huzursuzluğa vesile olmasına mani olmak için, olay hakkında haber yapılması bile yasaklandı. Haneden biri ile tükürük yarışına giren Sayın bakanın kaybetmesi kaçınılmazdı ve bununla ilk öldürücü yarasını almış oldu.

    Devlet-i Aliye'nin yıkılış döneminin önemli isimlerinden olan Ahmet Cevdet ve Ahmet Mithat Paşalar, devlet kademelerinde önemli görevler üstlenmişler. İsimdaş ve hemşehri olan bu iki devletli, 'Ahmet'ler karışmasın diye ikinci isimlerini sonradan almışlar. Ahmet Cevdet Paşa devlet-i aliye'ye sadakat ve bağlılığın timsali, dindar, mazbut ve entelektüel bir adam. Hemşerisi Ahmet Mithat ise, Devlet-i Aliye'nin şahit olduğu en kötü entrika ve suikast olaylarından sayılan Abdülaziz Han'ın katledilmesi olayına ismi karışanlardan. Tarihçi Ahmet Cevdet'in aksine Bektaşi eğilimleri ile bilinen Ahmet Mithat'ın iktidara gelmek için çevirdiği dolaplar ayyuka çıkmış. Hatta “Şimdiye kadar Osmanoğulları hüküm sürdü, bundan sonra da Mithatoğulları olsun, ne olacak?” şehvetini dile getirmekten çekinmeyecek kadar da cüretkarmış! Taif Zindan'ındaki infazı da bu hırsının bir neticesi olarak görülüyor!

    Sayın İçişleri Bakanı, 2007 Cumhurbaşkanı seçimlerinde ortaya koyduğu kötü performanstan sonra, siyasi kariyerinde büyük bir yara almıştı. Halen iktidarda olan partinin teklifini kabul ederek lideri olduğu partiyi yüz üstü bırakması, omurgasız siyasetin ilginç bir tecrübesi oldu. İktidar partisi içinde kendisine takdir edilen görevlerin, eski partisi içindeki oy potansiyeli için verilmiş siyasi rüşvetler olduğunu ya hiç anlamadı, ya da bu tür ulufelerle tatmin olacak kadar hayalperest idi. Bu yüzden yazarınız, Sayın bakanın siyasi geleceği hakkındaki abartılara hiç pirim vermedi. 

    Organize suç örgütü liderinin ifşa ve itiraflarından çok önce, İçişleri Bakanı'nın kendisini boyundan büyük siyasi makamlara hazırladığı biliniyordu. Bakanın, “Cin olmadan çarpmaya kalma!” teşebbüsleri ve daha şimdiden bir sonraki cumhurbaşkanlığı entrikalarına karışması, bizim gibi sıradan vatandaşların çay sohbetlerine kadar düşmüş ise, Saray'ın ispiyoncu takımı duruma bigane kalabilir mi? Hele, iktidardan düşme paranoyalarına kapılan Saray'ın bu tür ihtimalleri huruç ala's-Sultan olarak algılaması gayet normal. 'Huruc ala's-Sultan!' ın ne olduğunu bilmenize gerek yok. Cezası, üç aşağı beş yukarı Ahmet Mithat Paşa'nın akıbetine tekabül ediyor. 

    Bilmem dikkatinizi çekti mi? İçişleri Bakanı hakkındaki iddialar yeri-göğü inletirken, havuz medyası konuyu görmezden gelmek için elinden geleni yaptı. Bu en çok İB Başkanı'nın işine yaradı. Hiç olmazsa o, biraz kafasını dinliyor. Saray'ın sessizliği ise, Sayın bakanın ucuz asfalt malzemesi gibi kendi kendine eriyip tükeneceği ana kadar devam edecek. 

    Kadir Gürcan
    11 Tem 2021 12:31
    YAZARIN SON YAZILARI