Bu Bir Gurbet Yazısıdır

Erkan Çıplak

Erkan Çıplak

11 Ağu 2019 07:10
  • Hiçbir dil gurbeti anlatacak kadar güçlü değildir, insan bu yüzden özledikçe sessizleşir denilse de, okuyucu ile bir buluşma içerdiğinden gurbeti ve gurbeti yaşayanları yazmaktan yana olmuşumdur hep. Çünkü bana göre gurbet, evlat acısından sonra insanoğlunun yaşadığı en büyük ızdıraplardan biridir. Şarkılara ve türkülere  ilham verecek kadar güçlü, “Ölüm Allah”ın emri şu ayrılık olmasaydı” dedirtecek kadar çaresiz bir durumdur. Ciddi bir hastalık kadar yıpratır insanı ama tedavisi ilaçla değil kavuşmakla biten bir travmadır. Hastalık olsa zamanla alışılır, fakat gurbet alışılacak bir şey değildir, zamana karşı direnir, hatıralarla tazeliğini korur ve yalnızlıkta zirve yapar.

    Benim gurbetim liseyi yatılı okuduğum yıllarda başlamıştı. Daha önce bir gün bile anne babamdan ve kardeşlerimden ayrılmadığımdan, hiç alışamamıştım. İlk 3 ay her akşam yatarken battaniyeyi yüzüme kapatır 30 dakikaya yakın ağlama seansı düzenlerdim kendime. Ağlamanın verdiği rahatlama ve yorgunlukla uykuya dalardım. Lise, üniversite, iş hayatı darken yaklaşık 30 yıldır gurbetteyim ve hala alışamadım. Çünkü benim gurbetim her sabah ezanında yeniden başlar. İlk gurbete çıktığım yıllarda köyün şehre giden minibüsü sabah ezanından 15 dakika sonra gelirdi. Anneciğim sevdiğim lezzetleri servis etme gayretindeyken, babacağım bir efkar sigarası yakıp yolun kenarına giderdi. Yani benim için  sabah ezanı, anneden, babadan ve kardeşlerden ayrılığın başlangıç zamanıydı. O gün bu gündür ne zaman bir sabah ezanı duysam hüzün basar yüreğimi. Annemin nemli gözleri ve babamın efkar sigarası gelir gözümün önüne. Ve bu demektir ki, gurbet hem gidene hem kalana…

    Gurbetin bende zirve yaptığı anlar ise bayramlardır. Çünkü bayramlar ailemizle  ve sevdiklerimizle buluşma, hasretleri dindirme, gönül alma, gönül kazanma zemini olmuştur her daim. Anne babanın yanına yılda sadece bir kez gidebildiğimiz için onu da bayrama denk getirip yaşlı gönüllere bayram yaşatırdık.. Annem yine eski günlerdeki gibi en sevdiklerimiz listesini hazırlama derdine düşer, babam torunlarıyla iletişimi güçlendirmek için kesenin ağzını açardı. Bazen sıraya biz de geçerdik ,sağ olsun  hiçbirimizi eli boş çevirmezdi. Evimizin atmosferi cennet köşelerine dönerdi yani. Bayram bitip gittiğimizde ise bir çocuk gibi sevinen anne baba, eski günlerdeki gibi her odasından bir evlat çıkan, torun seslerinin çınladığı eve bir süre sığamaz, o günü genelde dışarıda geçirdiklerini duyardık. Bu sene anne baba ve kardeşlerimden ayrı geçirdiğim 4. bayramım. Bu yüzden bayram nedir diye sorulunca anne ile telefonda dudak ısırılarak konuşmaktır derim. Eğer sesten durum anlaşılırsa diye konuşmaya başlarken biraz hastayım veya yorgunum demektir. Ağlamayı öğrenirse daha çok üzüleceği için göz yaşını saklamaktır derim.. Annenin pamuk elini öpememek, sımsıkı sarılıp doya doya koklayamamaktır derim… Yıllar boyu sarılıp kokladığım için özleyince burnumun direği bu yüzden sızlıyor derim. Her insan gibi arefe günü ölmüş babanın mezarı başında dua okuma fırsatı bulamayıp , duayı bile gurbetten göndermektir derim.  

    Gurbet sadece uzakları değil yakınındakileri de yakından ilgilendirir. Bu yüzden iyice dolup taştığında eşine ve çocuklarına belli etmemek için kendini dışarı atmaktır, göz yaşın belli olmasın diye ağlamak için için yağmurlu havaları tercih etmektir. Gurbet, göz yaşını yağmura karıştırmaktadır. Bazen bunu yapmaya fırsat olmadığında gözüme toz kaçtı  gibi türk filmi repliklerinden medet ummaktır. Özlediğin insanlar aklına geldikte bir teselli umuduyla kalabalık yerlerde tanıdık yüzler aramaktır. Gurbet ,sevdiğin bir arkadaşının kokusunu kullanan birinin arkasından hüzünle uzun uzun bakmaktır. Gurbet çalan şarkının nakaratlarını tekrarlarken, hatıralara dalıp yolunu kaybetmektir. Derdinin dert sayılmadığı anlarda sabredebilmektir…
     
    Gurbet, bayrak gördüğünde bir süre yutkunarak bakmak, nerden geldin diye sorulduğunda uzaktaki vatanından bahsederken gözlerinin dolmasıdır. Gurbet, sosyal paylaşımlarda ezan ve cami görünce burnunun sızlamasıdır. Gurbet, bayrağının altında gölgelenememek, ezanı duyamamak ve vatan toprağından uzak kalmaktır. 

    Hasılı gurbet en ağır şekilde özlemektir. Sadece aile bireylerini değil, dostunu, arkadaşını ,vefalı akrabayı, komşunu, hatta geride kalan evcil  hayvanını bile özlemektir. Gurbet,  hiçbir kan bağın olmadığı halde  kardeşten öte olan yol arkadaşlarını özlemek, bir yanın eksik hissetmek, adını duyunca hüzünlenmek ve telefonla konuşurken göz yaşına direnmektir. Aynı kaderi yaşayan arkadaşlarınla gurbet bayramlarında bir araya gelip, yaraları sarmaktır. 

    Ve gurbet, kavuşmak istediklerimizin hayaliyle yaşamaktır. İçinde gurbet ve kavuşmak geçen bütün duaların kabul olması temennisiyle... Sevdiklerimizden ayrı geçirdiğimiz son bayram olsun inşallah… 
    Küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öpüyorum…
     
    11 Ağu 2019 07:10
    YAZARIN SON YAZILARI