Herkes Kur'an'ı yaşadığı gibi anlıyor

Bahattin Karataş

Bahattin Karataş

26 Eki 2017 15:57
  • Kur'an kainat kitabının yazılı şeklidir..Kainatta Kur'an'ın yaratılışla ilgili hususların müşahhas şeklidir.. Yani biri proje ise ötekisi inşasıdır..Efendimiz a.s ise, Kur'anın yaşanan hayat şeklidir..

    Üstadımız bu hakikatı "Rabbimizi bize tarif eden üç büyük külli tanıtıcısı var...Biri şu büyük kainat kitabı, ikincisi bu kitabın en büyük ayeti Hz. Muhammed as, birisi de Kur'an'ı Azimüşşandır." şeklinde ifade eder. Muhterem Fethullah Gülen hocam buna bir de salim vicdanı ekler..

    Allahı zât, sıfat ve isimlerini ve Peygamber efendimizi bize tanıtan Kur'andır.. Kuran, hakikat-ı Muhammediye'ye gelmiş, bütün yaratılışın hikmet ve sırrını ilk defa O açıklamıştır..

    Hayatın muammasını çözmüş, insana vazifesini belletmiş, kim olduğumuzu, niçin yaratıldığımızı, dünya ve ahiretimiz için neler yapmamız gerektiğini bize O öğretmiştir..
    Efendimize karşı hal hareket ve tavırlarımız, beşeri, medeni ve ticari münasebetlerimiz nasıl dizayn edilmeli kanun kuralını da O koymuştur.. 

    Kur'an'ın ilk muhatapları sahabe efendilerimizdir. Onlar Kur'anı nasıl anladılar, yaşadıkları ile bize gösterdiler. Yiğitlik, fedakarlık, kardeşlik, hak hukuk, adalet, Allah'a kulluk, Peygambere itaat nasıl olur çok güzel örnekler verdiler.. 

    Yaratılışın hedefi, insanlığın idealini gösterdiler... Yani dünyaya dünya kadar, ahirete de ahiret kadar önem verdiler.. Ezelden ebede devam eden yolculuğumuzda dünyanın yol üstünde azıcık eğlenecek bir durak, uğranıp ahirete lazım olan ticaretimizi yapmak için bir pazar olduğunu bize öğrettiler..

    Kur'an'a güzel bir ayna oldular..Onlara bakan elhak Kur'an haktır. Haktan gelmiş ve hak söylüyor diye insanların kalbleri ne tasdik ettirmişler..Ku'rana doğru bir şahit olmuşlar..

    Kur'anın ikinci şahidi, ve aynası tabiin devri büyüklerimizdir. Bu devirde dünya ilim tarihinin kaydettiği en büyük ilim adamları yetişmiş, tefsir, hadis, fıkıh ve metodolojide ulaşılmaz dehalar bu devrin semereleri olmuştur.

    Kur'an nedir, nasıl bir kitaptır sorulduğunda hayatımız Kur'ana delildir..işte Kur'anın kapısında böyle çırak yetişir demişlerdir.. O Çağ ve asır adeta yıldız bitirmiştir..Zühriler, Said b. Müseyyebler, Said b. Cübeyrler, Hasan Basriler, ibn Nehailer, İmam Azamlar gibi yüzlerce yıldız insanlar ve daha niceleri..

    Gelecekte Kur'an nasıl anlaşılacak, Kur'an okyanusuna nasıl dalınacak, Ondan arifetler, faziletler nasıl çıkarılacak? Bilimler keşifler nasıl yapılacak, insanlığın problemleri nasıl çözülecek, dünya ve ahiret saadetine nasıl ulaşılacak, medeniyetler nasıl kurulacak temellerini atmışlar ve bugünkü dünya bilim adamlarına rehberlik, ustabaşılık yapmışlardı. Batı henüz daha dünyanın yuvarlaklığına bile inanmıyor, aykırı kafaları giyotine vuruyordu...

    Hasılı O kuşakta Kur'ana iyi ve doğru birer örnek oldular. Kur'anın Allah'ın Kelamı olduğu hususunda insanları yanıltmadılar.. Onlar da yanılmaz ve yanıltmaz bir şahit ve bir ayna oldular. 

    Sonra da tebe-i tabiin devri geldi.. Yine her bir Kur'an şakirdi adeta bir dalgıç oldu. Kur'an deryasına daldılar. İnsanlık için altın, elmas, zebercet kıymetinde cevherler çıkardılar.. Keşif ve icatlarda bulundular..Medeniyet kurdular. Medeniyet kurmada insanlara rehberlik ve ustabaşılık yaptılar..İslamın, bütün bir insanlık dini olduğunu gösterdiler. 
    Bilimde teknikte ve medeniyette insanlık altın çağını yaşadı adeta..Yahudisi ve hırıstiyanı en mutlu ve en rahat dönemini bu devirde yaşadı.. İlmi araştırmalar savaşların önüne geçti.. Batı o sırada kendi reform ve rönesansını hazırlıyordu.. Tarihi ipek yoluyla yeni dünyayı keşfediyor, Ortaçağ karanlığından İslam Güneşiyle Kur'anın sabahında, Kur'anın nuruyla uyanıyordu...

    İ.Şafiiler, Malikiler, A.b. Hanbeller, C. Sadıklar, Sevriler ve saireler gelmişler, insanlığın en muğlak meselelerini çözmüşler. Sonradan gelenler, sonradan gelenler..Gazzaliler, Farabiler, İ. Sinalar, İ. Rüşdler el Kindiler bunları takip etmişler...

    Onlara da sorulsa Kur'an nasıl bir kitaptır? Nasıl okunmalı ve anlaşılmalıdır? Branşında her biri bir kutup olan bu dahiler, İşte Kur'an budur ve böyle anlaşılmalıdır derler..Allah Resulü a.s." En hayırlı zaman benim yaşadığım devirdir. Sonra gelenle sonra gelenler" buyurur...Onlar da Kur'an sadık, yanıltmayan birer şahit oldular..

    Ve günümüze gelip müslümanlar Kur'anı nasıl anladı? Nasıl yaşadı? Neyle ve nasıl bir ahlakla misal oldular ona bakalım? Efendimiz a.s " Bir zaman gelecek Kur'an bir vadide, onlar ayrı bir vadide olacak.." Kur'anı okurlar ama gırtlaklarından aşağı inmez, namaz diye folklor yaparlar, oruç diye aç kalırlar, dinden okun yayı terk ettiği gibi çıkarlar ama farkında bile olmazlar.. Yine “Münafıklar içinizde şimdi nasıl gizleniyorlar, zaman gelecek emin insanlara hain denilecek ve onlar da münafıkların içinde gizlenecekler" buyurur. 

    Vicdanınız ve basiretinizi, aklı selim ve mantığınızı şahit yapın, günümüz müslümanı arz ettiğimiz hangi devir ve dönem müslümanlığına benziyor? Hangi marifet ve kerametimiz hangi ilim ve keşfimizle 'Kur'an budur. Bu hareketlerim, ahlak ve faziletimle Kur'ana şahidim. Allah'a, varlık ve birliğine, Hz. Muhammedd'in (as) hak peygamber olduğuna şahidim diyebiliriz?

    Dünya sulhu adına, bilimsel gelişmişlik adına, keşif, icat adına, dünya eğitimi, kültür ve marifeti adına, hak hukuk ve adaleti adına ortaya koyacağımız bir ahlakımız var mı? Bir Müslümanlığımız var mı? Veya bu alanlarda dünyaya ne katkımız var? İsterseniz sözü şurada üstadımıza verelim:

    “Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık Kur'anın sabahında uyanınız. Yoksa Kur'anın güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla, vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir. Kur'anın mecrasından ayrılarak, birleşmeyen su damlaları gibi, toprağa düşmeyiniz. Yoksa toprak gibi sefahet ve şehveti medeniye sizi emerek yutacaktır.”

    Çarşı pazarda alıcı bulamayan kötü ahlak, anarşizm varsa, hırsızlık gasp ve zulüm varsa, ne yazık ki müslüman olduğunu zanneden, kafir sıfatlarla tanınmayacak zavallıların temsiline müslümanlık denilir mi? Kur'ana yakışır mı? Efendimiz, sahabe tabiin ve tebei tabiinin müslümanlığına hiç benziyor mu?

    Ne dünya ne ukba adına yüz akı, başarı ve becerileri var mı?

    Kim ne derse desin Üstadımız çok kurak bir devirde gelmiş. Hatta "ne yapayım acele ettim kışta geldim sizler cennet âsa bir baharda geleceksiniz. Varsın muassırlarım beni dinlemesinler, ben de sizinle konuşmuyorum" der ve elli altmış sene sonra gelecek "nesli cedid" diye ümid ettiği nesle seslenir.. Çağdaşlarına ve onu anlamayanlara da "Ey ayakta gezen cenazeler, çekilin gelen neslin kapısında durmayın, mezar sizi bekliyor..''

    Muhterem büyüğümüz de bu nesle "adanmışlar, başkası için yaşayanlar, yaşamasını başkasına feda edenler, beklentisizler.. Namı celili dünyanın dört bir tarafına taşıyacaklar der.. Efendimizin a.s. kardeşlerim dediği nesil, müslim rivayetindeki hadise istinaden Sizler benim ashabımsınız. Kardeşlerim henüz gelmediler. 
    Yine Ümmetim yağmura benzer. Başı mı daha hayırlıdır sonu mu bilinmez?(Tirmizi, A.b. Hanbel/edep)

    Bu asırda bugünlerde hizmetimiz dünya insanlığına yepyeni ter-u taze bir anlayış, öncekilerin ve öndekilerin havasında bir vitrin, yeni bir sunum yeni bir takdim oldu..İnsî, cinnî bütün şeytanlar ve habis ruhlar tarafından engellenmek isteniyor. Geçmiştekilerin mevsimi ve baharı yakalandı inşaallah...Ne olur sahip çıkın.. Üstadın”nesli cedîdine” sahip çıkın.. Hocamızın ”altın nesline” sahip çıkalım. Ve de Efendimizin a.s. müjdesi ”gelecek kardeşlerine” sahip çıkın..

    Şimdi tam zamanı.. Şimdi tam Kur'ana sahip çıkma zamanı.

    Önceki kuşakların deminde ve tadındaki bu şakirtlere sahip çıkın, sahip çıkalım...

    Bahattin Karataş
    26 Eki 2017 15:57
    YAZARIN SON YAZILARI