Süreç ilerledikçe çelişkiler artıyor

Tutuklama gerekçesi olan 'kuvvetli şüphe 'ye kim nasıl karar veriyor

SHABER3.COM


Yeni Asya Gazetesi Genel yayın yönetmeni Kazım Güleçyüz bugünkü yazısında yargılama yapam hakim ve savcılara seslendi... Davalardaki çelişkilere dikkat çeken Güleçyüz hukukun nasıl çiğnendiğini anlattı..



Darbecilerle mücadele gerekçesiyle başlatılıp bir camianın topyekûn tasfiyesine dönüşen operasyonlar süreci ilerledikçe, yapılanlar güçlü ve sağlam bir hukuk zeminine oturtulmadığı için, çifte standart eleştirilerini gündeme getiren aşikâr ve derin çelişkiler artarak sürüyor.

Aynı iddialarla suçlananlardan bir kısmı tutuksuz yargılanırken, bir kısmının tutuklanması ve tutukluluk halinin mütemadiyen uzatılması bu açık çelişkilerden biri.

Farklı mahkemeler tarafından verilen tutuklama ve tutukluluğu uzatma kararlarının hep aynı standart ve şablon “gerekçe”lere dayandırılması da manidar.

Hepsinin ortak dayanağı “kuvvetli şüphe,” ama hiçbirinde deliller toplanmamış!

İlgili-ilgisiz kurumlara yazılar yazılıyor; ama cevapların bir türlü gelmemesi gerekçesiyle tahliye talepleri sürekli reddedilip, duruşmalar ileri tarihlere atılıyor.

Birçok davada hâkimler, sanıklara açıkça “Suçlu olduğunuza ben de inanmıyorum, ama tutuklamak zorundayım” diyor.

Bazılarında ise “Dosyaya koyduğunuz belgeler bizi ilgilendirmiyor, bizim için asıl olan MİT’in listesi” diyen hâkimler var!

Böyle hâkimlerin gördüğü davalarda sanık ne derse desin ve haklılığını ispat için hangi delili gösterirse göstersin, mahkeme nezdinde hiçbir hükmü yok!

Son dönemde sıklaşan örneklerle daha da göze çarpar hale gelen bir diğer çelişki, doğrudan darbecilikle suçlananlara ard arda tahliye kararları verilirken, darbeyle hiçbir ilgisi olmadığı halde iftiraya dayalı ihbar veya çok tartışmalı Bylock isnadıyla tutuklananların hâlâ içeride tutulması, dahası orada da çifte standart uygulanması.

Bir diğeri, damat tahliyelerindeki çifte standardın, damatlar arasında da “özgül ağırlık” farkına getirilip dayandırılması.

Kaçma ve “delil”leri karartma ihtimali asla söz konusu olmayan on binlerce insanın keyfî gerekçelerle ve gittikçe ağırlaştırılan gayri insanî cezaevi şartlarında hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılmaya devam edilmesi ise, vicdanları kanatan hukuk cinayetleri olarak, zulüm tarihinin utanç sayfalarındaki yerini alıyor.
<< Önceki Haber Süreç ilerledikçe çelişkiler artıyor Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER