Seçmenin veremeyeceği şey!

Samanyoluhaber.com yazarı Kadir Gürcan'ın yazısı

SHABER3.COM

KADİR GÜRCAN 

Acemi hırsız secaat arzederken, sirkatini ifşa edermiş. Saray medyasının hali aynen öyle. Eşiğini aşındırdıkları Saray'ın bile derdini anlayacak IQ'dan mahrumlar. Muhalif kesim, iyi saatte olsunların icraatlarını diktatör ve zorba idari tarz ile izah etmeye çalıştıkça onlar da öyle olmadığını göstermek için yedi dereden su taşıyorlar.

“Rakipleri içinde Saray gibisi yok!” övünme ve gururu da onlara ait. Düşünmeden atıp-tuttukları için kendi kafalarına sıktıklarının farkında değiller. Nasıl olsa bugün söylediklerini yarın unutacaklar. Biz de zaten bunu söylüyoruz. Diktatör ve zorba yönetimlerin kendilerini tek seçenek olarak dayatmaları ve kendilerinden sonra enkaz bırakmaları bir yana halkı belirsiz bir geleceğin kaosuna itmeleri tiranik iktidar şehvetlerinden sayılıyor. Halihazırda Türkiye'de girilen son viraj “Benden sonra tufan!” sendromu. Seçim sonrasının galibiyet rehaveti havuz medyasına pek yaramamış gibi!

Mevcut hali ile Saray, diktatörlüğü tescillenen Putin'in Akdeniz iklimine uygun kötü bir kopyası. Şu an Rus halkı “Nasıl olsa Putin kazanacak, 2024 seçimlerine gerek yok!” çıkmazı ile karşı karşıya. Rus elitler de, bizim beslemeler gibi diktatör idareye boyun eğmiş ve Putin'i kutsama limanına demir atmış durumdalar. Kremlin Sözcüsü Dimitry Peskov, “Rusya'da başkanlık seçimi demokratik bir ritüel değil, sadece masraflı ve lüzumsuz bürokratik uygulama!” açıklaması ile Kremlin'in nihai kararını dillendiriyor. Öyle ya, madem 140 milyonluk ülkeyi idare edecek ikinci bir insan yok, öyleyse seçimlere ne gerek var? Saray medyası Peskov'un söylediklerini sadece Türkçe'ye tercüme etmiş olmuyorlar mı?

Rusya seçimleri hakkındaki bir başka traji-komedi ise, başkanlık yarışına girecekler için yaş limitinin getirilmiş olması. Dünya standartlarında başkanlık yaşı genellikte 30 ve sonrası. Devlet idaresi biraz tecrübe ve ağırbaşlılık gerektiriyor. O kadar olsun. Kremlin 2024 seçimleri için adaylara elli ve üstü yaş sınırlaması getirmesinin ise başka bir sebebi var.  Bununla şu an yetmiş yaşında olan Putin'in elini güçlendirmeyi düşünmüşler. Şaka gibi değil mi? Sıska ve tombul görüntüsü ile Slav ırkı için yüzkarası olan Putin'in aklına iyi ki boy sınırlaması gelmiyor zira Rus lider normal bir sandalyeye oturduğunda ayakları yere değmeyecek kadar boy özürlü. 

Saray'ın bahar aylarında yapılacak yerel seçimlerin ötesinde başka bir seçim hedefi kalmadı. Kulislerde kendinden sonrasının planlarını da kimseye bırakmamaya kararlı olduğu konuşuluyor. Kendince “Kötü ve müstebit bir siyasi aktör olmaktan çok devlet adamı olarak anılmak!” istediğini dillendiriyormuş. 

Ondan olsa gerek, son bir kaç aydır hazretin ağzından düşük kalibreli aforizma ve deyişler dökülmeye başladı. Hani şu lise kompozisyonları için örneklendirmeler olur ya, işte o türden şeyler. “Savaşın kazananı olmaz, barışın kaybedeni olmaz!” özdeyişinin adresi Saray! Sözün sarfedildiği günün ardından, savaş sanayii yatırımları ile dünyaya gününü göstereceğiz tehditlerini savuran da yine aynı Saray! Bu yüzden olsa gerek, Rusya-Türkiye arasında barış güvercini havasındaki gidip gelmeler dünyayı iknaya yetmiyor.

Demokrasinin böyle iki tarafı da kesen bir yönü var. Seçmen oyları ile iktidara gelen hükümetlerin bir şekilde iktidar ömürleri uzadığında rejim hastalıklarının nüksetmesi kaçınılmaz oluyor. Putin Rusya`sında tahmin edilen oldu ve artık demokrasinin olmazsa olmazı seçim ritüeline bile ihtiyaç duyulmuyor. Türkiye gibi demokratik tecrübelerin pamuk ipliğine bağlandığı ülkelerde de benzer neticeleri tahmin etmek bir kehanet sayılmaz. 

Geçtiğimiz hafta Rus lejyoner Prigozhin'in bir uçak kazası sonucunda ölmesi, yerli ve yabancı Putinseverleri çok sevindirdi. Havuz medyasında “Cezasını buldu!” coşkusuyla sevindirik olan hanımefendi ve beyefendileri görünce, aklıma Namık Kemal merhumunun Hürriyet Kasidesi'ndeki “Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir. / Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten” mısraları geldi. Son seçimde bizim beslemeler akıllarını iyice kaybetmiş olmalılar. Putin hesabına herkesten fazla sevinerek Saray'ı kutsayacaklarını düşünüyorlar.

Kremlin zorbalığına karşı gösterdiği kısa bir direnişin hayatına malolacağını herkes gibi Prigozhin de biliyordu. Şimdiye kadar olduğu gibi bütün ümitsiz direnişlerin uyardığı küçük bir kıvılcım eski mahkum Prigozhin'i Putin karşıtı oluşumların kahramanlık kategorisine yükseltti. Putin'in hem diktatör hem de katil potporisi de kimseyi şaşırtmadı.

Saray'ın genç damat ile kurduğu selef-halef muhabbeti, akıllara genç damadın muhtemel varisler arasında olma ihtimaline zorluyor. Paşababa-oğul-damat veraseti üzerinden yürütülen iktidar hırslarının Türk Siyaseti açısından pek sevimli neticeler vermediği gerçeğini, en az yazarınız kadar Saray'ın da akıl edebileceği gerçeğini yabana atmayın.

Belediye başkanlığı, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığından sonra unvanın devlet adamlığına değil de diktatörlüğe dönüşmesi, Saray'ı derinden endişelendiriyor olabilir. Hayır ile yad edilmeyi kim istemez? Putin'in düştüğü durum pek iç açıcı değil. Prigozhin'de olduğu gibi Kremlin'in ortadan kaldırdığı her muhalif, diktatörlere karşı direnişin sembolleri haline dönüşüveriyor.

Demokratik ortamlarda seçmenin de gücü sınırlı. Siyasi oluşumlara hükümet etme ve iktidar olma hakkını verse de, uluorta her iktidar budalasına devlet adamı olma mürüvvetini bahşetmiyor. Bu son iki cümle de, yazarınızın Türk siyaset literatürüne naçizane bir aforizma katkısı olsun
<< Önceki Haber Seçmenin veremeyeceği şey! Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER