Wall Street Journal Gazetesi'nin "
Uludere'de istihbaratı ABD verdi" iddiasının
Genelkurmay tarafından yalanlandığına dikkat çeken Gül, "Bir
ülkenin hükümeti, genelkurmayı yazılı bir açıklama yaptıysa ona inanmak gerekir" dedi. Terörist zannedilerek kaçakçıların öldürüldüğü olayla ilgili "Uludere konusunda maalesef büyük bir değerlendirme hatası var" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı, hukukî sürecin devam ettiğini hatırlatarak net konuştu: "Uludere'de bir karartma yok. Olayın ne olduğu mutlaka ortaya çıkacak".
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'ün
Chicago yolunda beraberindeki gazetecilere yaptığı açıklamalar şöyle:
Bir ülkenin hükümeti, genelkurmayı yazılı bir açıklama yaptıysa onan inanmak gerekir. ABD ile
Türkiye arasında bir istihbarat
işbirliği var. Aynı bölgeyi Türkiye de izliyor; bir aşamasını ABD'nin de görmüş olması şaşırtıcı değil. Bu konuda ABD'nin elindeki teknolojik imkânların Türkiye'de aynı şekilde olduğunu söyleyemeyiz. Zaten eksikliği gördüğümüz için bu açığımızı gidermeye çalışıyoruz. Ben bölgeye gittiğimde bu
izleme operasyon merkezlerini de ziyaret ettim. Terörist diye şüphelenilen bir insanın
çoban olduğunun anlaşıldığına şahit oldum. Uludere konusunda maalesef büyük bir değerlendirme hatası var. Üzüntümüz büyük.
Haberin çıkacağını biliyorduk
Wall Street Journal'daki haberle Türkiye'nin silahlı predatör talebi arasında ilgi kuruyor musunuz?
Wall Street Journal'da böyle bir yazı çıkacağını önceden biliyorduk. Yine bu
insansız hava araçları hakkında ama bunların
Afganistan veya
Pakistan'daki kullanımından doğan yanlışlar işlenir diye düşünüyorduk. Kaç kez o bölgede yanlış yaptıklarını,
sivilleri
hedef aldıklarını, bu yüzden Afganistan ve Pakistan'la ilişkilerinde sorun yaşadıklarını biliyoruz. ABD'den silahlı pradatör talebimiz çok sıcak. Kongre'de tartışılıyor. WSJ de zaten yazıda sonunda konuyu bu noktaya getiriyor.
Uludere üzerinden 5 ay geçmesine rağmen aydınlatılmaması olağan mı, sorusu?
Uludere'de karartma yok. Olayın ne olduğu ortaya çıkacak. Hukukî bir süreç bu.
Uludere gibi bir hadisede karar verme süreci nasıl, angajman kuralları nasıldır?
Demokratik ülkelerde nasıl oluyorsa öyle oluyor.
Sınır ötesi veya sınır içinde bir operasyonun nasıl yapılacağı bellidir. Bunun kuralları
Dışişleri, Genelkurmay,
Başbakanlık arasında önceden çalışılmış ve belirlenmiştir. Bu geneldir, alanı ve nasıl uygulanacağı bellidir. Her bir olay için ve her an için izin olmaz. Bu tür operasyonları yapan birimlerde bir de sivil otorite temsilcisi koymak gibi bir şey olamaz.
Rusya, Suriye'deki gerçekleri görecek
Rusya'nın NATO'nun Chicago zirvesine katılmayacağını tahmin etmiştim. Putin gelmiyor. Sade
füze savunma sistemi değil, Suriye, silahsızlanma gibi başka konularda da görüş ayrılıkları ve talepleri var. Bu durum ikili ilişkilerimize yansımıyor. Suya sabuna dokunmayayım derseniz
temizlik yapamazsınız. İletişim kanallarımız açık, açık açık her şeyi konuşuyoruz ve bizi anlıyorlar. Zaten NATO'daki varlığımız körü körüne bağlılık değil. Suriye konusunda eninde sonunda gerçekleri görecekler. Bu kadar yaygın insan hakkı ihlallerini desteklemek Rusya'nın da çıkarına değil.
Refahtan kesip NATO'ya katkı yaptık
Zirvenin Türkiye'nin NATO'ya katılışının 60. yılına rastlaması önemli. Birçok toplantıda,
ekonomik gelişmemizden fedakârlık yaparak hür dünyanın güvenliğine katkıda bulunduğumuzu hatırlatıyorum. NATO'nun yeni tehditler karşısında caydırıcılığının artırılması,
Malatya'da kurulan sistemin de parçası olan 1980'lerdeki Reagan zamanından beri konuşulan füze savunma sisteminin devreye girecek olması ve
örgütün yeniden yapılandırılması için çalışmalar önemli.
Füze kalkanı Türkiye'yi koruyor mu?
Bu tür konular önceleri empoze edilir ve tamam denirdi. Şimdi her seviyede uzun zaman görüşmelerden sonra yapıldı. Bir ülkeyi değil füzeleri hedef alıyor ve Türkiye'nin tüm nüfusunu, toprağını koruyacak. Türkiye için kaygı duyulacak bir durum yok. Bu sadece ilk uyarı sistemi,
Romanya ve Bulgaristan'da da benzer yapılar var. Denizden devreye girecek kısmı var. Coğrafî olarak en uygun ve en az kör noktanın kaldığı yer olduğu için Malatya seçildi. Açıkta kalan bazı
küçük bölgelerin ilave tedbirlerle korunması konusunda NATO'nun taahhüdü var. NATO'nun Balkanlar'a ve doğuya doğru genişlemesini destekliyoruz. Örgüt içinde Türkiye'nin etkinliği de eskiye göre çok arttı. Rasmussen'in genel sekreter seçildiği zirvede istediğimiz şartlar yerine geldi. Genel sekreterin savunma planlama yardımcısı bir Türk. Standardizasyon konusu Türkiye'de. Almanya'daki füze savunma merkezinde bir Türk
general var.
Pakistan ikazımızla davet edildi
Afganistan'da 2014'te uluslararası güçlerin çekilip güvenliğin Afganlara devredilmesiyle ilgili kritik süreç konuşulacak. Pakistan'sız bir Afganistan siyaseti ise olamaz. Hayaldir. Pakistan'ı suçlamak, cezalandırmaya kalkmak, dışlamak da yanlıştır. Bunu ABD'liler dahil herkese söylüyoruz. Chicago'daki Afganistan toplantısına ISAF'ın parçası olan 60 ülke katılacak. Pakistan'ı çağırmamışlardı. Pakistan Cumhurbaşkanı ile hem bu davet konusunu hem sıkıntılarını konuştum. ABD'ye "Çok vahim böyle bir şey olur mu?" diye ilettik. 2 gün önce davet edildiğini öğrendim.
Hollande'dan realist politika bekliyoruz
Fransa lideri ile ilk görüşme olacak. Önceki başkanın yanlışlarını gördü. Onun gibi oportünist değil rasyonel ve realist politikalar izlemesini bekliyoruz. Bu hem ikili ilişkiler hem AB için olumlu olur. Önemli olan kazan kazan mantığıyla olaya bakılması ve ortaya çıkacak iklim. Bu olursa, 5 müzakere başlığının bu ülke tarafından engellenmesi gibi durumlar aşılır. Bunu gündeme getirecek değilim.
AB krizleri üzücü ama işimize bakalım
Başta komşu
Yunanistan olmak üzere
Avrupa'daki krizlere üzülüyoruz. Bir an önce istikrarlı ve 2002'de bizim yaptığımız gibi ciddi kararları alacak hükümetlerin ortaya çıkması lazım. Türkiye'nin üyelik sürecinde eskiden beri ben hep kendi işimize bakalım görüşündeyim. Taramayı yapmışız ve eksiklerimizi biliyoruz.
Sarkozy gibi liderler gelip gidiyor, işimize odaklanırsak güçlenir ve Avrupa için cazip hale geliriz. Şimdi onlar 'Türkiye gibi etrafında parlayan bir ülkeyi niye kaybediyoruz?' diye soruyor. Pozitif ajandaya biraz onlar face saving'i (yüz
kurtarma) çabası olarak bakıyorum. Düne göre bugün Türkiye'yi yönetenlerin en önemli özelliği, her alanda noksanlarımızı kabul ediyor olmaları. Biz mükemmeliz, mümtazız demiyoruz. Bu yüzden ekonomik büyümede
dünya rekoru kırmasına rağmen her şey tamam demeyip ciddi olmalıyız, kemerleri sıkmalıyız diyorlar. Halk da bunları yaptıkça ülkenin güçlendiğini görüyor.