(...)
Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olunca başbakan için yapılan o binalar Cumhurbaşkanlığı’na devredildi. Bu arada, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu hem Bakanlar Kurulu’nun hem de Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kararı hakkında yürütmenin durdurulmasına hükmetti. (10 Temmuz 2015.) Burası Muz Cumhuriyeti ya…
Mahkeme kararlarına uyma diye bir mecburiyet yok. Ak Saray’daki saltanat devam ediyor.
Son olarak Ankara 5. İdare Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yapılmasına imkân tanıyan imar planını iptal etti. Böylece, Cumhurbaşkanlığı Sarayı dahil olmak üzere A haberleri'>ANKA Park, yollar, kavşaklar, hepsi kaçak hale geldi.
Acaba Erdoğan’ın inadı sürecek mi? Sonunda hukuk mu galip gelecek? Yoksa “Ben yaptım oldu” zihniyeti mi?
Hiç şüpheniz olmasın, Tayyip Erdoğan, o kaçak saraydan çıkacak. Tıpkı Taksim’e Topçu Kışlası inşa edilemediği gibi, bu konuda da inatla işleri yürütmenin mümkün olmadığı er geç anlaşılacak.
Asrın yolsuzluğu!!!
Alman yetkililer, Deniz Feneri için “Asrın yolsuzluğu” demişti. Ama aynı davada, bizdeki sanıkların pek çoğu beraat etti. Aslında “Asrın yolsuzluğu” Deniz Feneri değil, 17-25 Aralık’ta ortaya çıkan rüşvet ve haraç operasyonlarıydı. Tabii o kadarına Alman makamlarının aklı ermez.
Deniz Fenercilere iyi bir haber geldi… İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararı vermesiyle, bazı sanıklar devletten alacaklı çıktı! Zekeriya Karaman ve Zahit Akman’ın da aralarında bulunduğu 12 sanık, soruşturma sürecinde tutuklu kaldıkları için tazminat davası açabileceklermiş; ayrıca beraat eden her sanığa 3’er bin lira vekâlet ücreti ödenecek.
Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, pişkinlik, arsızlık… Ne derseniz deyin! İnsan gerçekten bunalıyor.
(...)