Twitter fenomeni Fuat Avni, muhalif medya ve iş çevrelerine yönelik operasyon hazırlığı yapıldığını ve özgür medya ve sermaye gruplarını susturmak için el konulacağını iddia etti.
Fuat Avni, ''Eczacıbaşı ve eski TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’a operasyon planlanıyor, Aydın Doğan ve Akın İpek'e operasyonun eli kulağında. Mal varlıklarına el koymayı planlıyorlar” iddiasında bulundu.
FİİLİ REJİM DEĞİŞİKLİĞİ (PROF.DR.ERGUN ÖZBUDUN)
Darbe dönemlerinde ancak görülebilecek iddialar meslek örgütleri, iş çevreleri ve hukukçuları isyan ettirdi. En çarpıcı tepkilerden biri Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) 2007 yılında anayasa taslağı oluşturmak için kurduğu heyetin başkanlığını yapan Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun’dan geldi.
Duayen hukukçu Özbudun şunları söyledi: “Buna ihtimal vermiyorum. Zira korkunç bir şey olur. Bir kabus senaryosu gibi. Olabileceğini zannetmiyorum. Operasyon gerçekleşmesi halinde bunun hukukla ilgisi kalmamış demektir.
Mevcut kusurlu demokrasinin de rafa kalkması anlamına gelir. Artık hukuktan bahsetmek mümkün olmaz. Bir fiili rejim değişikliğidir. Başlı başına çılgınlık olur. Yineliyorum buna ihtimal vermiyorum.”
EL KOYMA İŞLEMİ MÜEBBETLİK SUÇ (HAKİM KEMAL KARANFİL)
Yargıtay ve Sulh Ceza eski Hakimi Kemal Karanfil, “Anayasa ve yasa hükümlerine rağmen basın araçlarına el konulması TCK’nın 309. maddesine göre, anayasal suçtur ve cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Zaman aşımı bulunmamaktadır” dedi.
SANSÜRE SIFIR TOLERANS
Zonguldak Hakimi olarak görevini sürdüren Kemal Karanfil, Facebook adresinden yaptığı açıklamada, basın kuruluşlarına el konulması ve kapatılmasına ilişkin iddiaları değerlendirdi.
Basının, toplumların dili, gözü, kulağı olduğunu ve insanların basın araçları ve emektarları sayesinde gerçekleri öğrenme fırsatı bulduğunu anlatan Hakim Karanfil, “Yanlışların düzeltilmesi, bazı güç odaklarının, yürütme organının ve parlamentonun halk tarafından denetimi de kısmen bu araçlar eliyle gerçekleşir. Bu nedenle modern ülkelerde medya organları ve basına büyük önem verilir ve sansüre neredeyse sıfır tolerans tanınır. Basın özgürlüğü aynı zamanda temel insan hakları arasında olan ifade hürriyeti ve düşünce yayma hürriyeti ile eşanlamlı olarak kabul edilmiştir” ifadesini kullandı.
“Muhalif görülen basın araçları ve organlarına el konulabilir mi” diye soran Hakim Karanfil, “Bunun sözünün edilmesi bile, hukuk devleti ve ifade hürriyeti adına çok vahim bir durum” dedi.
ANAYASA İHLALİ
17 -25 Aralık’tan hemen sonra suç örgütleri ile mücadeleyi zorlaştıran, 6526 sayılı yasanın 10. maddesi ile ‘suç örgütü olsa bile’ malvarlığına tedbiren el konulmasını düzenleyen CMK maddesinin 128/ 2-a /10 bendinin yürürlükten kaldırıldığını hatırlatan Hakim Karanfil şöyle devam etti: “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kriterlerini ise saymaya hiç gerek yok. Yaptırımları da çok ağır olur. Tüm bu Anayasa ve yasa hükümlerine rağmen basın araçlarına el konulması TCK’nın 309. maddesine göre ‘anayasal suç’ olur ve cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Zaman aşımı bulunmamaktadır.”
BASIN İŞLETMESİ MÜSADERE EDİLEMEZ
Hakim Karanfil, bu konuda yasalarda yer alan maddeleri ise şöyle sıraladı: “Anayasa’nın 30. maddesinde, ‘Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz’ denir. 28. madde ise ‘Basın hürdür, sansür edilemez.
Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. 10. maddede devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır’ der. Madde 29'da da ‘Süreli yayınların çıkarılması, yayım şartları, mali kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla düzenlenir. Kanun, haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar koyamaz’ ifadesi yer alır.”
Karanfil, basınla ilgili getirilebilecek sınırlamaların ise “Ancak ‘tekzip ve düzeltme metni yayınlamak’, ‘konusu ve içeriği suç teşkil eden eserleri’ mahkeme kararı ile toplatma gibi Anayasa’nın bu emredici hükümlerine aykırı olmayacak yasalarla yapılacağı belirtilmiştir” dedi.
MAHKEME KARARI BİLE OLSA YERİNE GETİRİLEMEZ
Kemal Karanfil, bu suça alet olan ve yerine getirenlerin de sorumluluktan kurtulamayacağını aktardı. Karanfil şunları söyledi: “Anayasa’nın bu açık hükmünü ihlal eden kim olursa olsun sorumluluktan kurtulamaz. Zira Anayasa’nın 137-2 maddesine göre ‘Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.’ Bu emir, yazılı olarak tebliğ edilse, adı genelge, talimatname, sirküler vesaire değil, mahkeme kararı olsa bile yerine getirilmez. Zira madde 137-2 ‘hiçbir surette yerine getirilmez’ der.”
ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLER
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu: AKP son yıllarını hukuku, adaleti katletmekle geçirdi. Şimdi de medya ve iş adamları yönelik operasyonlar olduğu iddiası var. Sindirme olayları bunlar. Buradan geçici hükümete sesleniyorum. Umarım bunlar iddia üzerinde kalır. Bu tür olaylar ülkeyi kaosa götürür.
KABUL EDİLEMEZ
MHP Manisa Milletvekili Zeynel Balkız: Medyaya ve sermaye gruplarına operasyon iddiaları çok vahim. AKP kendi iktidarını devam ettirmek için bunları yapabilir. Ülkeyi çıkmaz yola sokar. Bu yolların kullanılmak istenmesi kabul edilemez. Hukukun uygulanmadığı bir ülkede bu yollarla muhalefet susturulmak isteniyor.
KEYFİLİĞE 'HAYIR'
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan: Şu ana kadar herkese operasyon yapıldı. Devlet bazı hukuki işlemler yapar ama 6 ayda bir tekrar yanlış oldu, keyfi oldu denilmesine gerek yok. Hoşlanmadığım kişiyi içeri alırım demekle olmaz. Keyfiliğe ‘Hayır’ hukuka ‘Evet’ diyoruz.
ARA DÖNEM GİBİ
*BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır: Bu tarz operasyonlar demokrasiye ara verilen dönemlerde olur. Derebeyliklerde iş adamlarına ve medyaya baskı yapılır. Şu an Böyle bir adım attığında insanlar ‘Artık yeter’ diyecektir. Kırılmış bir dalın üzerinde oturuyorlar, kendileri de düşer. Türkiye’yi büyük bir kaosa sürükler. İktidar eliyle bu yapılır.
AKIL İŞİ DEĞİL
DYP Genel Başkanı Çetin Özaçıkgöz: Hukuk düzeni içindeki bir ülkede bunlar olamaz. Bu iddialar dahi kabul edilemez. Akıl işi değil bunlar. İnsanların mal, mülk, can güvenliği ortadan kalkar. Bu yapılanların hesabının sorulacağı gibi, yapılacak olan potansiyel operasyonların da hesabı sorulur. Hukuk içerisinde cezalandırılır. Medya ve sermaye gruplarına el konulması Türkiye’yi zora sokar.
ÇILGINLIK OLUR
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken: Basın uzun süredir ağır baskılara maruz bırakılıyor. Tüm medya kuruluşları hükümete yakın hale getirilmek isteniyor. Bağımsız gazetecilik yapmak isteyenler linç edilmek isteniyor. Bu iddialar son derece vahimdir. Halk adına toplum adına en büyük denetim görevi yapan medya da baskı altına alınmak isteniyor. Bunun yanında sermayeye de gözdağı veriliyor. İnsanların mal varlığına el konmak isteniyor. Böylece insanlar mallarıyla tehdit ediliyor. Vahim bir durumdur. Bu çılgınlık olur. Umarım böyle bir çılgınlık da yapılmaz.
HARAM LOKMA YEMEYENLERDEN RAHATSIZLAR
*CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba: İktidarın medyadan rahatsız olmadığını bilmeyen yok. Haram lokma yemeyenlerden rahatsız. Kendi dışında herkesten nefret eden bir Cumhurbaşkanı var. Kendisi sadece Cumhurbaşkanı değil aynı zamanda Türkiye’nin en büyük genel yayın yönetmeni. Türkiye’nin en büyük medya patronu. Kendisi dışında ses çıkmayan bir medya yaratmaya çalışıyor. Türkiye buna teslim olmaz. Tamamen sindirmeye yönelik bir durum. Bütün Anadolu’da hükümete yakın olan adamların gazeteleri inceleniyor. Muhalifler yok edilmeye çalışılıyor. Son noktada el koyma bunu yapabilecek çılgınlıkta olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama buna kimse teslim olmaz.
İZİN VERMEYİZ
*CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin: Türkiye’de olup bitenlerle ilgili dünyanın gelişmiş ülkelerinin rahatsızlıkları olduğunu biliyoruz. Çok kolay değildir. O zaman şöyle yapsınlar, CHP’yi, MHP’yi, HDP’yi de basını da kapatsınlar, oh ne güzel otomotikmen oldun başkan kardeşim. Bunlar saçma sapan şeyler. CHP olarak biz bunlara izin vermeyiz.
KONUŞULMASI BİLE AYIP
*MHP Bursa Milletvekili Tevfik Topçu: İktidarın her alanda herkese baskısı söz konusu. Türkiye’de ciddi anlamda bir güvenlik problemi var. Öncelikle bu sorunlar çözülmeli. Medyaya, sermaye gruplarına baskılardan önce bunlar konuşulmalı. Ayrıca muhalif olan gruplara bunların yapılması çok büyük yanlış olur. Hatta bu tarz baskı, mal varlığına el konulması gibi konuların konuşulması bile bile ayıptır.
VATANA İHANETTİR
*CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal: Hep baskıyla seçime gittiler. Netice itibariyle bu baskı toplumu bir yere götürmez. Aksine insanları gerginleştirir. Dershanelerin kapatılmama kararını AYM’ye rağmen uygulamadılar. Bu yaptıkları teşebbüs özgürlüğünü tehdit ediyor ve istihdamı da etkiliyor. İş dünyası tehdit altında olunca yatırımlar yapılmaz.
Böyle korkuyu sarmak vatana ihanettir. Medyaya yapılması planlanan operasyon ise basın özgürlüğü ile ilgili bir tehdittir. Basını yıldırmaya çalışıyorlar. Basına yapılan tehdit öğrenmeye yapılan bir tehdittir. Kaos yaratmaya çalışıyorlar. Açık ve şeffaf olmak istemiyorlar.
BU BİR GÖZDAĞIDIR
*DSP Genel Başkanı Masum Türker: Bu operasyonların olması mümkün değil. Seçim sonrası da yapmak isteyebilirler. Bu bir gözdağıdır. Hükümetin, millete, sermayeye ve medyaya bir korku oluşturma çabasıdır.
PRESTİJİMİZ YERLERDE SÜRÜNECEK
Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı ve Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç: Böyle bir olay hayata geçer mi bilmiyoruz. Geçmemesini umuyorum. Geçerse aslında bu uygulamayı yapanların da aleyhine sonuç doğuracağını düşünüyorum. Kamuoyundan büyük bir baskı gelir. Ama mali baskılar bir gerçek. Kaç senedir zaten doğruyu, gerçeği yazan medya baskı altında onu biliyoruz ve yaşıyoruz. Bunlar yapıldığı, bunlar devam ettiği müddetçe dünyadaki prestijimiz yerlerde sürünecek. Gazetecilerin tutuklanmasını kabul etmemiz mümkün değil. Hepimiz Silivri'nin kapısına diziliriz. O kadar da kolay hiç kimseyi vermeyiz.
SOSYAL PATLAMA OLUR
*Pak Medya İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsmail Topcuoğlu: Bugün Türkiye’de kanunsuz kuralsız bir sokak dövüşü var. Hiçbir hakem, kural ve ölçü yok. Sokak kavgası ile ülkeyi idare etmek istiyorlar. Bunun için en önemli nokta medyanın susturulması. Bunu başarabilirlerse istedikleri gibi at oynatacaklar. Bu nedenle tarafsız, özgürce haber yapan medyayı hep önlerinde engel görüyorlar. Basın kartlarında yaptıkları düzenleme de aslında bunun habercisi. Alan daraltıyorlar sürekli.
BASINLA OYNANMASI TEHLİKELİ
Alan daralttıkça gelecek olan tehlikeyi henüz göremiyorlar. Alan daralırsa insanları kontrol edemezler. Sosyal patlama meydana gelir. Kimse bunun önüne geçemez. Bu nedenle basınla oynanması çok tehlikeli. Bu baskılara maruz kalan basının da birlik ve beraberlik örneği göstermesi gerekiyor. Bu amaçla önümüzdeki günlerde sürekli baskı altında tutulan BUGÜN, Millet, Taraf, Zaman, Meydan, Hürriyet gibi gazeteleri ziyaret etmeyi düşünüyoruz. Yanlarında olduğumuzu söyleyeceğiz.
TÜRKİYE ÇOK GERİLER
*Medya Etik Başkanı Halit Esendir: Türkiye’de hukuka, Anayasa’ya darbe yapıldı. Fuatavni’nin bu iddiaları medyaya sivil darbe yapılacağını gösteriyor. Medyayı sarayın emrine almak istiyorlar. Böyle bir şey umarım olmaz. Olursa Türkiye çok geri bir ülke haline gelir.
GEZİDEN BU YANA TEHDİT EDİLİYORUZ
*Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Ünlü Kızıl: Gezi olaylarından bu yana sürekli tehditler alıyoruz. Fuat Avni’nin tweetlerini de gördük. Patronlarla aramızda böyle şeyler hiç konuşulmuyor. Son derece soğukkanlı biçimde işlerimize devam ediyoruz. Böyle şeylere takılmadan, algı operasyonlarının enerjimizi tüketmesine izin vermeden çalışıyoruz. Bizim için üretkenlik önemli.
İŞ DÜNYASI BASKI ALTINDA ÇALIŞAMAZ
*TESK Başkanı Bendevi Palandöken: Basın, iş dünyası, esnaf, tüccarlar ülkemizin temel dinamiklerindendir. Onun için özgür ve hür bir ortamda çalışabilirler.
İş dünyasının ticaret adamlarının ve basının bu tür kıstasların, bu tür baskıların altında serbest çalışması mümkün değil. Baskılar altında hem ticaret olmaz hem habercilik olmaz. Esnaf, tüccar, sanayici hür bir ortamda çalışmalı ki piyasalar olumsuz etkilenmesin. Bu tür söylemler güzel değil. Dillendirilmesi bile piyasaları olumsuz etkiliyor. Neden yapılıyor anlamak mümkün değil. Herkes kendi sınırları içinde özgürce faaliyet gösterebilmeli.
AFRİKA ÜLKELERİNDEN GERİYE DÜŞERİZ
*Cihan Konfederasyonu Başkanı Naci Haliloğlu: İnsan hakları adına 2 yıldır normal giden bir süreç yok zaten. Sürekli geriye gidiyoruz. Yolsuzluk soruşturmaları perdelensin diye iş dünyasına medyaya büyük bir baskı var. Biz bunu bizzat yaşıyoruz.
Böyle bir operasyon olması durumunda hukuk adına katliam yaşanır. Hayal bile etmek istemiyorum. Afrika ülkelerinden bile geriye düşeriz. Zararı yine halk çeker.
BUGÜN