Kılıçdaroğlu’nun en büyük avantajı ve handikapı: Altılı Masa

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , seçim startını verdi

SHABER3.COM

SAMANYOLUHABER- ANALİZ 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin “İkinci Yüzyıla Çağrı” başlığı ile düzenlediği programda yaptığı konuşma, Türkiye’nin geleceğine dair karamsarlığa kapılan milyonlarca insan için umut ışığı oldu. Muhalefet partileri uzun bir süredir Erdoğan dikta rejimine karşı net ve insanlar umut veren bir duruş sergilemedikleri şeklinde sert eleştirilerin muhatabı oluyordu. 

Kılıçdaroğlu açıkladığı vizyon belgesiyle ilk kez bu denli güçlü bir şekilde “Ben varım” dedi. Üstelik sadece temelsiz sloganik bir çıkış da değildi bu. Ekibiyle, planlarıyla ve maddi kaynaklarıyla iyi çalışılmış proje ortaya koydu Kılıçdaroğlu. “Tamam, oldu bu iş” denilemez belki şimdi ama hakkını teslim etmek lazım, Kılıçdaroğlu önemli ve sağlam bir adım attı.

Açıkladığı projeleri ve danışmanları konusu medyada epey gündem oldu haklı olarak. Kılıçdaroğlu’nun “siyaset üstü beyin takımı” dediği 70 kişilik uzman ekibinden bazıları toplantıda tanıtıldı. Prof. Dr. Jeremy Rifkin, Prof. Dr. Hakan Kara, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve Prof. Dr. Daron Acemoğlu birer konuşma yaptı. 

Kılıçdaroğlu, Prof. Dr. Özgür Demirtaş’la da görüştü, ekonomi yönetiminde yer alması için teklif götürdü. Her biri alanlarında başarılı olmuş referans isimlerle çıktı halkın önüne Kılıçdaroğlu. Detaylarla ilgili eleştiri ve farklı öneriler getirilebilir, ancak CHP lideri esaslı bir takdiri hak ediyor.

Evet, vizyon belgesindeki somut projeler ve ekipte yer alan isimler çok önemli ve dikkat çekici. En az bunlar kadar önemli bir husus vardı Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında; Altılı Masa vurgusu. Şöyle konuştu CHP lideri: “6’lı masa, kalbi Türkiye için atan altı vatansever liderin masasıdır. Meral Hanım merttir. Temel Bey bilgedir ve cesurdur. Ahmet Bey ile vatan söz konusu olduğunda bir araya gelmekten bir an bile tereddüt etmedik. Ben Gültekin Bey de Menderes ve Demirel’in gençliğini, onların ruhunu görüyorum. Ali Babacan’ın uygulama tecrübesini ve başarısını biliyorum, altını çiziyorum, bütün dünya da bu gerçeği biliyor. Anayasamız, ekiplerimiz, kadrolarımız hazır.” 
Kılıçdaroğlu, 3 Aralık Cumartesi günü İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Salonu’nda yaptığı konuşmayla Cumhurbaşkanı adayı olduğunu da deklare etmiş oldu. Üstelik tek başında değil, Altılı Masa’daki liderlerle birlikte hareket eden bir aday olduğunu ortaya koydu. Altılı Masa liderlerine iltifatlar etti, gayet nezaketli bir üslup kullandı.

Altılı Masa’da yer alan partilerin 5’i, milliyetçi ve muhafazakar demokrat çizgideler. CHP ise sol Kemalist çizgide. Sağ seçmendeki CHP’ye dair endişeleri göz önüne aldığımızda, Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masa liderlerine dair vurguları çok daha önemli hale geliyor. Kaygıları yatıştırmaya çalışıyor CHP lideri. Çok dikkatli, sakin ve emin adımlarla ilerlemeye çalışıyor.

İşte bu noktada bir hakikat ortaya çıkıyor: Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı yolunda en önemli avantajı, tanıttığı ekibinden ve projelerinden ziyade, Altılı Masa liderleri ile birlikte hareket edebilmesidir. Bu sayede, hem tek adam diktasına son vereceğini hem de merkez sağ seçmeni rahatsız edecek bir yaklaşım içinde olmayacağını ikna edici bir şekilde halka ilan ediyor.

Ancak bu avantajın bir de handikapı var. Parçalı ve herkesin başına buyruk olduğu bir yapı, halkın algılarını gayet olumsuz etkiler. Ki, Erdoğan ve havuz medyası da bu algıya oynuyor sürekli. Çoklu koalisyon görüntüsünün vereceği zarar çok iyi hesap edilmeli. Altılı Masa liderleri, Erdoğan’ın algı yönetimi yapmasına izin vermemeli. 

Her kafadan farklı bir sesin çıktığı, birbirinin tekerine çomak sokmaya çalıştığı bir yapı olmamalı Altılı Masa. Türkiye’nin son umudu, kişisel hesaplarla berhava edilmemeli. Havuz medyası ve suret-i muhalefetten görünen kontrollü muhalifler ne derse desin, Kılıçdaroğlu halka umut veren bir çıkış yaptı, heyecan dalgası oluşturdu. 

Altılı Masa liderleri, bu heyecan ve umut dalgasını boşa çıkarmamalı. Halk bir kez daha hayal kırıklığına uğratırlarsa, adları tarihe Erdoğan diktasının muhalifleri değil, Erdoğan’ın muhalif görünümlü yol arkadaşları şeklinde geçecektir. Nasıl hatırlanmak istiyorlarsa, o şekilde hareket etmeliler.   



<< Önceki Haber Kılıçdaroğlu’nun en büyük avantajı ve handikapı:... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER