Samanyolu Televizyonu yöneticilerinden bilgi alan Rasul´e Güney Afrika'daki Türk etkilerini ve tarihsel arka planının gelişimini sorduk:
“Güney Afrika´daki Türk etkisi neredeyse 130 yıl öncesine dayanır. 130 sene evvel Sultan Abdülaziz´in talimatı ile dini konularda anlaşmazlıklarımızı çözmek üzere Capetown´a gelen Ebu Bekir Efendi, toplumda büyük bir simge oldu. Öyle ki; bugün Capetown´da Mekke´den gelen hacılar kırmızı fes giyer. Aynı şekilde kadınlar da, düğünlerde Osmanlı kadınlarının giydiği gibi elbiseler giyerler.” İbrahim Rasul, Ebubekir Efendi´den 150 yıl sonra şimdi de Güney Afrika'da açılan Türk okullarının onun misyonunu eda ettiklerini söylüyor. “Toplumu ırklarına göre sınıflara ayıran sistemden sonra yardımımıza koşan ülkelerin başında gelen Türkiye özellikle de eğitim sistemi ile yaptı bunu. Güney Afrika´daki eğitim sistemini bile etkileyen Türk okulları son 10 senedir bilim olimpiyatlarında da büyük başarılar gösteriyor. Türkçe ve Türk kültürü öğrenen Güney Afrikalı çocuklar ile ülkelerimiz arasında daha da güçlü bir bağ oluşturuluyor.” İbrahim Rasul, THY uçuşlarının Güney Afrika´ya sefer başlatması konusunda da kişisel olarak gayret göstermiş. “Öncelikle Güney Afrika, yatırım ve turizm için çok önemli bir ülke. Türkiye ise dünyanın en hızlı gelişen ekonomilerinden bir tanesi. O yüzden bu iki ülke arasında yatırım ve turizm konusunda insanları birbirlerine bağlamak sadece fayda getirir.” Aynı zamanda bir Ortadoğu uzmanı olan İbrahim Rasul; Şimon Perez ve Mahmut Abbas'ı ağırlayan Türkiye´nin bölgede çözüme yönelik çabalarını tüm dünyanın takdir ettiğine vurgu yaptı. “Öncelikle Türkiye´nin Ortadoğuda’ki bu krizi çözme çabalarını çok takdirle karşıladığımı belirtmek isterim. Sanırım Türkiye´nin uluslararası rolü her geçen gün daha da önem kazanıyor. Ankara´ya iki liderin gelmesi bunun bir göstergesi.” Rasul; Filistinlilerin kendi aralarındaki iktidar mücadelesinin de genel olarak Filistin'in zararına olduğunu da dikkat çekti. “Filistinliler’in kendi aralarında minimal bir anlaşmaya varamaması çok büyük bir talihsizlik. Filistin mücadelesinin sonucuna yönelik bir anlaşmanın şimdiden sağlanmasından ziyade bu mücadelenin nasıl yapılacağına dair, Filistinliler’i nasıl birleştirileceği, tek devlet mi çift devlet mi olacağı konuşulmalıdır. Birisi pazarlık yaparken diğeri silahlı mücadele edecek diyemezsiniz. Direksiyonda iki kişi olamaz. Aksi takdirde yapılan görüşmeler bir anlam ifade etmez ve boşuna yapılmış olur.”