Doç. Dr. Yusuf Aydın, insülin kullanan Tip 1 diyabet ve Tip 2 diyabet hastalarının kan şekeri düşüşü (hipoglisemi) riski sebebiyle oruç tutmamaları gerektiğini söyledi.
Düzce Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Aydın, Ramazan ayında diyabet hastalarının dikkat etmesi gereken konuları açıkladı.
Doç. Dr. Yusuf Aydın, insülin kullanan Tip 1 diyabet ve Tip 2 diyabet hastalarının kan şekeri düşüşü (hipoglisemi) riski sebebiyle oruç tutmamaları gerektiğini, insülin kullanmayan diyabet hastalarının ise sık sık kan şekeri düşüşü ve hızlı kan şekeri yükselişleri sebebiyle oruç tutmalarının sağlık açısından riskler barındırdığını ifade etti.
Doç. Dr. Aydın, açıklamasında şu hususlara dikkat çekti: "Yakın zamanda kan şekerinin kötü gitmesi ya da diyabet koması sebebi ile hastaneye yatışı yapılmış hastaların da oruç tutmalarının, tekrar kan şekeri yüksekliği komasına yol açabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Diyabetik olup böbrek yetmezliği olan veya diyalize giren hastaların da oruç tutmamaları gereklidir. Gebe ve diyabeti olanlar kesinlikle oruç tutmamalıdır. Çünkü diyabetik gebelerin kan şekeri regülasyonu çok sıkı yapılmalıdır. Eğer bu regülasyon bozulursa hem anne hem de anne karnındaki çocuk için ciddi sonuçlar ortaya çıkabilir. Yaşlı diyabetiklerin, özellikle yalnız başına yaşayan yaşlı diyabetik hastaların, oruç tutarken ani gelişen kan şekeri yükselmesi ve düşmesi riskini göz önüne alarak oruç tutmamaları sağlık açısından bir gerekliliktir."
Doç. Dr. Yusuf Aydın, genel durumu iyi olan, hızlı kan şekeri düşüşü ve yükselişi atakları yaşamayan diyabetik hastalar içerisinde sadece metformin kullanan hastalar ile insülin sekresyonu artırıcı ilaç kullanmayan hastaların oruç tutabileceğini, ancak bu kararı vermeden mutlaka hekimleri ile görüşüp onların fikirlerini almalarının uygun olacağını belirtti.
Ramazan ayında beslenme konusunda oruç tutanlara da tavsiyelerde bulunan Doç. Dr. Aydın, "İftar ve sahur arasında az ama sık yeme ilkesini uygulayın. Yani sahur ve iftarda iki ana öğün, iftardan sonra 1-1,5 saat arayla bir veya iki kez ara öğünler yiyin. Sahur ve iftarın yanı sıra gece saat 10-11 arasında alınacak bir ara öğün ile gün içerisindeki öğün sayısı en az üçe çıkarılmalıdır. Oruç tutan tüm bireyler yiyecek seçiminde; ekmek, pide, hamur işi yiyecekler, pirinç pilavı, makarna, patates ile şekerli yiyecekler gibi kan şekerini yükseltme potansiyeli yüksek basit karbonhidratları kısıtlamalıdır. Bu gıdalar çabuk tokluk hissi vermesine rağmen bu etkileri kısa sürede kaybolur. Bu yüzden süt, peynir, yoğurt, yumurta, zeytin, sebze, kepekli ekmek veya ızgara tavuk gibi protein açısından zengin besinler ile domates, salatalık ve meyve çeşitlerinin bulunduğu kahvaltı tarzı beslenmeyi tercih edin. Mutlaka çorba, sebze ve zeytinyağlı yemekleri tüketin. Gün içerisinde aşırı acıkma sorununu azaltmak için kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi protein ağırlıklı besinleri tüketin. Diyabet hastalığının en çok hasar verdiği organlardan birisi olan böbrekleri korumak için iftar ile sahur arasında en az 1-1.5 litre sıvı alın. Sıvı alımı iftar ve sahur arasına yayılarak alınmalıdır." şeklinde konuştu.
Hem diyabetik hastaları hem de sağlıklı olup oruç tutan kişileri iftarda çok hızlı yemek yememeleri konusunda uyaran Doç. Dr. Yusuf Aydın, iftarda aşırı şerbetli tatlılar, aşırı yağlı gıdalar, hamur işi tatlılardan kaçınılması gerektiğini belirtti. Aydın, sütlü tatlılardan dondurma, sütlaç, güllaç, muhallebi ile meyve tatlılarının tercih edilmesinin sağlık açısından uygun olacağını; mevsim meyvelerinin bol miktarda tüketilmesinin ise vitamin desteği açısından önemli olduğunun altını çizdi. CİHAN