Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun, önceki gece Nişantaşı’nda evinin önünde dört kişi tarafından darp edildi.
Ahmet Hakan’a büyük geçmiş olsun…
Gece yarısı meslektaşımız Emin Çapa’nın “Hayati tehlikesi yok” tweet’ini görünce “Buna da şükür” dedim.
Biliyorum saçma bir refleks!
Ama Ahmet Hakan’a saldıranlar, “Dövün” yerine “Öldürün” talimatı almış olsaydı emin olun bugün kendisi aramızda olmayacaktı!
O yüzden nefes aldığımıza şükreder hale geldik!
Hatta güvencemiz olan “Gazeteci evine rahatça gidebiliyorsa orada basın özgürdür” sözlerinin sahibi Başbakan Davutoğlu’na teşekkürü borç bildik!
Şaka yapmıyorum!
Öyle karanlık bir dönemden geçiyoruz ki hayatta kaldığımız her an için ne kadar sadaka versek azdır…
Ama verilmek istenen mesajı da aldık!
Susmayacağız…
Hem gazetecileri tehdit eden, döven; bu ortamı onlara sunanları da tanıyoruz!
Unutmayacağız da...
Kimler mi bunlar?
“Seni sinek gibi ezeriz, merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun!” diye köşesinden Ahmet Hakan’a ölüm tehdidi savuran, iktidar destekli gazetenin yazarıdır!
Bu ölüm tehdidini “Yazarlar arasında yaşanmış bir polemik” diyerek görmezden gelen AKP iktidarının kendisidir.
“Bunlar dayak yememişler hiç. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak oldu!” diyen AKP milletvekilidir!
Ve bu milletvekilinin alenen yaptığı tehdidi “Dost sohbetinde söylenmiş sözler” olarak geçiştiren Başbakan Davutoğlu’dur!
Bir gazeteciye uluorta dövüleceği, öldürüleceği söylenmesine ve yazılmasına rağmen koruma vermeyen İstanbul Valisi ve İstanbul Emniyet Müdürü’dür.
Ahmet Hakan’a yapılan açık tehditleri duymazdan, görmezden ve bilmezden gelip harekete geçmeyen savcılardır!
Bizzat Ahmet Hakan’ın “Ölümle tehdit ediliyorum, başıma bir şey gelirse sorumlusu bu şahıstır” şeklindeki dilekçesine ve suç duyurusunu rağmen işlem yapmayan başsavcılıktır.
Ve bugüne kadar basına yapılan sözlü ve fiili saldırıları, baskınları bırakın kınamayı konuşmalarıyla toplumu geren Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır!
(...)
