[Abdullah Aymaz] Engelli koşu gibi

Cenab-ı Hak Kur’an-I Kerim’de, “Hanginiz daha güzel iş ortaya koyacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O Aziz’dir, Gafur’dur.” (67/2) buyurmaktadır

SHABER3.COM

ABDULLAH AYMAZ 

Cenab-ı Hak Kur’an-I Kerim’de, “Hanginiz daha güzel iş ortaya koyacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O Aziz’dir, Gafur’dur.”  (67/2)  buyurmaktadır. Koşu yarışmaları da bir imtihandır. Seçmeler böyle yapılır. İmtihan dünyasında bulunuyoruz. Bizim Hizmet’imizin başına gelenleri de engelli koşular nevinden saymalıyız.

Zaten tarih boyunca benzer dönemlerde tekerrürler olmuştur. Hz. Yusuf  Aleyhisselamın Mısır’a sultan olup Tevhidi o putperest topluma yerleştirme süreci bir maraton gibi hep engellerle doluydu. Baştan peygamber evladı kardeşler kendisini kuyuya atıyorlar, kervana satıyorlar, kervancılar onu esir pazarında peyliyorlar. Kader onu saraya sokuyor ama orada iftira atıyorlar, oradan zindana itiyorlar. Bütün engeller aşıldıktan sonra gelmesi gereken noktaya ulaşıyor.

Efendimizin (S.A.S.) başına gelenler farklı mı? İki buçuk sene açlığa-susuzluğa mahkumiyet basit bir olay mı? Vahyin merkezi vatanı Mekke’yi terketmek, Uhud, Hendek sıkıştırmaları kolay bir engel mi? Üstad Bediüzzaman gibi müthiş bir dehânın, bir yiğitçe cepheden cepheye koşturmaları, koşturmalarda yaralı bir arslan gibi kapana kıstırılması, sonra vatana dönünce, Genelkurmay Başkanı ve fiilen ülkeyi idare eden Enver Paşa tarafından saygı ve sevgi ile karşılanıp harpte yazdığı İşârâtü’l-İ’caz tefsirinin bastırılıp devlet eliyle müftülüklere gönderilmesi, Genelkurmayın teklifi ile Şeyhülislamlığa bağlı Darül-Hikmet üyeliğine teklifi arkadan Ankara’da kurulan Milli Meclis’de âlâyişle karşılanması, sonra sıradan polisler ve jandarmalar tarafından gördüğü yakışıksız muamelelere o izzetli zât-ı muhteremenin sabırla karşılık vermesi bir masal değil… 

Risale-i Nur Külliyatı gibi şaheserleri yazmış bir ilim adamına yapılanlar meydanda cihanı aydınlatacak fikirleri ortaya koyana ve onun sıddık, sâdık, fedâkar ve cefakâr talebelerine yapılanlar da meydanda… Devirler değişse de cevirler değişmemiş ama onların getirip teslim ettikleri emanet işte şimdi bu Hizmet’in elinde… Engelli koşular da hiç durmadan devam etmekte…

1966’da M. Fethullah Gülen Hocaefendi ile başlayan bu şekliyle Hizmet’in önüne dikilen engel ve mânialar da hiç ara vermedi ve hız kesmedi. 12 Mart Muhtırası aslında sağ-sol kavgaları ve silahlı terör örgütleriyle ilgiliydi. Ama bu işlerle hiç ilgisi olmayan bilakis  böyle şeylere karşı olan Hizmet mensuplarından 54 kişiyi Sıkıyönetim Mahkemesinde yargıladılar, hapislere attılar. Bu engelli koşudan başarıyla çıkan Hizmet daha da kuvvetlendi. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi de yine anarşi ve terör yüzündendi. Yani sağ-sol vuruşması sebebiyle idi. Yine gelip Hizmet insanlarını toplayıp gözaltına aldılar ve hapislere attılar. Hizmet bu zulümden de Allah’ın  inayetiyle sıyrıldı. Bu sefer bütün ülkelere yayılmaya başladı. 28 Şubat 1997’de tekrar bazı paşalar Hizmete saldırıya geçtiler. Yurt dışındaki okulları kapatmaya kalkıştılar. Bilhassa Hocaefendi’nin Vatikan’a gidip Papa ile görüşmesi onları iyice çileden çıkardı. 

İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal’ı vuran tetikçi, yakalanınca, “Aslında devlet (yani derin devlet demek istiyor) önce bana Fethullah Hoca’yı vurmamı emretti. Ama sonra ne olduysa oldu, bu adamı (Papa) vurmam söylenince ben de gidip onu vurdum!” dedi. Başbakan Bülent Ecevit’in telefonda Hocaefendi’ye, “Sizin hayatınız ve sağlığınız daha mühim” diyerek dikkat çekmesiyle o da Amerika’ya gitmek mecburiyetinde kaldı. Bu sefer Hizmet bütün cihana yayıldı. Neredeyse 180 civarında ülkede eğitim hizmetleri başladı. Bundan rahatsız olanlar, Hizmet’in başka bir art niyeti olabilir mi düşüncesiyle bazı maşaları vasıtasıyla damarlara dokunacak zulüm ve işkencelere baş vurarak Hizmet’in önüne aşılmaz setler kurarak altından kalkılması zor bir teste tâbi tuttular. Elhamdülillah sokaklara dökülmeden kimseden intikam almaya kalkmadan bu seddi de aşıp İnayet-i İlahiye ile bu işkenceli engelin de üstesinden geldiler sayılır. Artık inşallah önleri açık görünüyor. Çünkü bütün başarıları tescillenmiş durumda… 
<< Önceki Haber [Abdullah Aymaz] Engelli koşu gibi Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER