Zarrab ABD'li papazla takas mı edilecek?

ABD’nin eski Büyükelçilierinden Eric Edelman ile Washington’daki bir düşünce kuruluşunda çalışan Merve Tahiroğlu’nun Washington Post için yazdıkları yazıda, Washington’da Türkiye ile muhtemel bir tutuklu değişimiyle alakalı dedikodular yayıldığını kaydettiler.

Best of Reza Zarrab

Buna göre, AKP hükümeti veya Erdoğan hükümeti, İzmir’de tutuklu bulunan papaz Andrew Brunson’un salıverilmesi karşılığında Manhattan’da yargılanmayı bekleyen İran asıllı Türk vatandaşı, milyoner Reza Zarrab’ın Türkiye’ye iade edilmesini istiyor.

Yazının devamı şöyle:

Trump neden Erdoğan ile tutuklu takas etmemeli

Tutukluların ikisi de ulusal güvenliği tehdit etmekle suçlanıyor. Buna rağmen bir tutuklu değişimi yapmak, Erdoğan’ın Türkiye’de ayaklar aldığı hukuk anlayışını Amerika’ya ihraç etmesine sebebiyet verecek büyük bir hata olacaktır.

Türk-İran asıllı işadamı Reza Zarrab, geçen yıl Mart ayında Miami’de İran’a yönelik uluslararası ambargonun delinmesine yardımcı olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı. Türkiye, Dubai ve Çin’de birçok iş ilişkileri olan Zarrab’ın, İran kaynaklı yüklü miktarda para ve altını aklayarak Amerika’nın öncülüğünde başlatılan İran ambargosunu 2012-2013 yıllarında deldiği düşünülüyor. Zarrab, 2013’ün Aralık ayında Türkiye’de yapılan ve Erdoğan’a yakın bazı işadamları ve bakanların da karıştığı tarihi yolsuzluk operasyonlarında tutuklanmıştı. Fakat hemen arkasından yaşanan gelişmeler neticesinde şüphelilerin birçoğu gibi serbest bırakılmıştı. Dönemin federal savcısı Preet Bharara tarafından başlatılan soruşturma 2013te yapılan yolsuzluk soruşturmasının bulgularını tekrar gündeme getirerek, Ankara-Tahran arasındaki gizli ekonomik ilişkileri tekrar gün yüzüne çıkardı.

Papaz Andrew Brunson’un davası ise tamamen farklı bir yapıda. Andrew Brunson “sialhlı terör örgütüne(FETÖ) üye olmakla” suçlanıyor. Brunson, tutuklanmadan önce 23 yıldır ailesiyse birlikte hiçbir olaya karışmadan Türkiye’de yaşamaktaydı. Şuan kendisiyle aynı suçtan tutuklanan 50.000 insanla birlikte 11 aydır hapiste tutuluyor. Brunson’un avukatı, papazın davasındaki delillerin komik derecede eksik olduğunu belirtiyor.

Trump papaz Bruson’un serbest bırakılması için elinden gelen çabayı gösteriyor. Mayıs ayında da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde bu konuyu üç defa dile getirdiği belirtiliyor. Ayrıca bu görüşmenin öncesinde de Amerikan Dışişlerinden Sorumlu başkan yardımcısı Rex Tillerson’un da mart ayında Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında Bruson’un eşi ile görüşmesi Trump yönetiminin bu konuda ne kadar ısrarcı olduğunu kanıtlar nitelikte. Buna rağmen Bruson’un serbest bırakılması her gündeme geldiğinde Türk yetkililer Zarrab dosyasını öne sürüyorlar.   

Halkbank CEO’su ile Erdoğan aile bağlantıları ortaya çıkma ihtimali arttı

Öte yandan Halkbank Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın Amerika’da tutuklanmasının ardından Zarrab dosyası ile Erdoğan ailesinin bağlantılarının ortaya çıkma ihtimali bir kat daha artmış durumda.

Trump yönetiminin papaz Bruson’un salıverilmesini sağlaması uzak bir ihtimal değil. Bu konuda Trump dış politikadaki birkaç başarısından birisini göstermiş durumda. Trump Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşerek üç yıldır Kahire’de tutuklu bulunan Amerikan vatandaşı insan hakları savunucusu Aya Hjiazi’nin serbest bırakılmasını sağlamıştı. Ancak Bruson ve Zarrab’ın serbest bırakılmalarının takası Mısır’daki durumdan farklı olarak Erdoğan’ın Türkiye’de olduğu gibi Amerika’da da hukuk devletini ihlal ederek kendisini kurtaracağı endişesini barındırıyor.

Zarrab’ın 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrasında serbest kalması da aslında Erdoğan’ın Türk hukuk sistemine müdahale ederek ucu kendisine ve ailesine dokunacak bir dosyayı yargıyı etkisi altına alarak ortadan kaldırtması sonucu gerçekleşmişti. Sadece birkaç ay içerisinde soruşturmaya katılan polis memurlarının ve savcılarının yerlerinin değiştirilmesi, sonrasında ihraçları ve bazılarını tutuklanması bu durumu kanıtlar nitelikte.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Erdoğan ve partisinin OHAL rejimi ile ülkeyi KHK’larla yönetmesi, muhalefet milletvekillerinin tutuklanması gibi göstergeler Türkiye’de bağımsız bir yargı olmadığının bir diğer göstergesi durumunda. Ayrıca nisan ayında yapılan referandumla kabul edilen Başkanlık sistemine e geçilmesiyle yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbiriyle olan sınırları da daha bulanık hale gelmiş durumda.

Erdoğan’ın otoriterliği ABD sınırlarına ulaştı

Erdoğan’ın korumalarının ABD gezisi sırasında protestoculara saldırması ve bu saldırının ilk olmaması da Erdoğan’ın otoriter yönetiminin ABD sınırlarına kadar ulaştığının göstergesi. “Koruma terörü” daha önce 2016 yılındaki gezi sırasında da kendisini göstermişti. Erdoğan’a tepki gösteren protestocular Brookings Enstitüsü girişinde korumalar tarafından saldırıya uğramıştı.

Erdoğan’ın ABD Yargı Sistemini Bypass Etmesi Önlenmeli

Sonuç olarak Edelman ve Tahiroğlu’na göre Trump papaz Bruson’un salınması için Türk tarafı ile pazarlık yaparken Zarrab dosyasını bir takas kozu olarak kullanmamalı. Erdoğan’ın Türkiye’de yaptığı gibi Amerikan yargı sistemini de bypas etme çabası önlenmeli.  

Yazarlar: Eric S. Edleman Amerika’nın eski Türkiye Büyük elçilerinden biri aynı zamanda Amerika’da Demokrasileri savunma vakfında danışmanlık görevini sürdürüyor. Merve Tahiroğlu ise aynı vakıfta araştırma görevlisi

washingtonhatti.com
<< Önceki Haber Zarrab ABD'li papazla takas mı edilecek? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER