Zaman yazarları son savunmalarını yapıyor

Yazdıkları yazılar ve twitlerden dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 15 yıl hapse kadar cezalandırılması istenen Zaman Gazetesi’nin 11 eski yazar ve editörünün yargılandığı davanın karar duruşması bugün ve yarın görülecek. İki gün sürecek duruşma sonunda karar çıkması bekleniyor.

SHABER3.COM

P24DavaTakip’in aktarımıyla duruşmada yaşananlar:

“Duruşma başladı. Tutuklu yargılanan Ahmet Turan Alkan halsiz hissettiğini söyleyerek savunmasını yarın yapmak istedi. Talep kabul edildi.

İbrahim Karayeğen esas hakkında savunmasına başladı:

“23 aydır cezaevindeyim. Anayasayı ihlal suçunu işlediğim iddiasıyla hakkımda 3 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Bir iddianame algılar üzerine değil, maddi gerçekler üzerine bina edilmek zorundadır. İddianamede zikredilen sözler herkesin önünde söylendi. İddianame gazetecilik faaliyetlerini suç olarak gösteriyor. Beni darbe ile suçluyorsanız ya bir suçüstü durumu olmalı ya da benim darbecilerle bağlantımı ispat edebiliyor olmalısınız.”

“İddianamede, dershanelerin kaldırılmasıyla ilgili haberlerde ifade özgürlüğü sınırlarının aşılarak hükümetin devrilmesinin amaçlandığı söylenmiş. Ancak basın savcısı belli ki sayın savcı ile aynı fikirde değil. Olsaydı haberler yayımlandıktan sonraki 4 aylık süre içerisinde bana dava açardı. Hukuk niyet okumaz. Böyle bir bakış açısıyla hiçbir haber yapılamaz.”

‘İddianamedeki delillerin hiçbiri hukuki değildir’

“AYM güncel bir kararında gazetecilerin nasıl haber yapacağına mahkemelerin karar veremeyeceğini belirtti. Bir insan ortada tek bir kanıt olmadan suçlanabilir mi? Benim hiçbir terör örgütü ile bağlantım yoktur. İddianamedeki delillerin hiçbiri hukuki değildir. Dönemin konjonktürel delilleridir. Dönem bitince bunlara dayanarak verilen hükümler de kalkacaktır.”

“Ben Zaman gazetesinde 12 sene boyunca çalıştım. Yönetici değildim. Görev yaptığım süre boyunca gazetenin terörle herhangi bir bağlantısı olmamıştır.AYM ve AİHM’in Şahin Alpay kararlarında demokrasinin ifade özgürlüğü üzerinden yükseldiği, hükümet eleştirisinin terör faaliyeti olarak nitelenemeyeceği belirtilmiştir.”

“Yurt dışına kaçarken yakalandığım iddiası var. Hakkımda herhangi bir yakalama kararı yokken yasal pasaportumla havaalanına gittim. Seyahat etmekle kaçmak arasındaki fark nedir? Anayasal bir hak olan seyahat özgürlüğümü kullanmak nasıl suç olarak gösterilebilir?”

“Savcı ByLock kullandın diyor, ben ByLock kullanmadım. Ortada ByLock ile ilgili Mor Beyin tuzağı varken nasıl bu kadar emin olunabiliyor? Bir verinin delil olarak kullanılabilmesi için bütün kuşkulardan arındırılmış olması gerekir. OHAL’de bile hukukun evrensel ilkeleri geçerlidir. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum.”

İbrahim Karayeğen’in avukatı söz aldı: “Müvekkilim baştan beri ByLock kullanmadığını belirtti. ByLock içeriklerini istedik. Gelen kayıtlarda içerik yok.Yurt dışına kaçmak isteyen Atatürk Havalimanı’ndan mı gider? Müvekkilim gidiş dönüş bileti alarak yola çıkmıştır.”

Tutuksuz yargılanan Lale Kemal söz aldı:

“Savcılık makamı suç isnat ettiği yazılarımın Cemaatin örgüt olarak nitelendirilmediği döneme ait olduğunu göz ardı etmiştir. Bu durum küçük bir husus değil. Son derece önemli bir husus. Delillere bakılmamış, hiçbir delile dayanmadan hakkımda suç isnadında bulunulmuştur.”

“İddianame ve mütalaa yazma” yükümlülüğünün sadece “iddia etme”ye dönüşmesi karşısında hukuka bağlı biri olarak derin bir hayal kırıklığı yaşadım. Geçen duruşmada iki sanık hakkında tahliye kararı verildi, Star gazetesinde bir yazar da yazısında geçmiş olsun dileklerini dile getirdi. Bu suç değildir.

“Benim hayati önemde ilaçlarım var. Sağlık Bakanlığı cezaevine ilaç sokulmaması için yazı yazmış, ailem bana çok zor şartlar altında ilaç yazdırabildi. İstenen cezayı son derece haksız buluyorum. Sarı basın kartımın ve pasaportumun geri verilmesini istiyorum.

Lale Kemal’in avukatı Ümit Kardaş konuşuyor: Delil toplanmadan, yazılardan alıntılarla dosya oluşturulmaya çalışılmıştır. İddia makamı yazılardan alıntıları delil olarak dosyaya koymuş ve çok ağır cezalar talep etmiştir. Mütalaa aşamasına gelinceye kadar dosyada yer almayan 3 yazı mütalaada delil olarak sunulmuştur. Benim o zaman gözaltına alınan Ekrem Dumanlı’ya bir yazımda geçmiş olsun demem neden suç gibi sunuluyor? Bu çifte standart neden?

Anayasa Mahkemesi, 2 Mayıs tarihli yeni bir kararında gazeteciliğin nasıl yapılacağına mahkemelerin karar veremeyeceğini belirtmiştir.

Lale Kemal savcının esas hakkında mütalaada bazı yazılarından yapılan alıntılara dayandırdığı suçlamalara cevap verdi:

“Tek bir delil olmadan cezaevine konuldum. Bu süreç sağlığımı olumsuz etkiledi.”

***

Bu zamana kadar yaşananlar

Geçen ayki duruşmaya kısa bir süre kala savcı mahkemeye ek mütalaa sunarak daha önce “darbe” ve “örgüt üyeliği” suçlamaları yöneltilen İbrahim Karayeğen, Mehmet Özdemir, Orhan Kemal Cengiz ve İhsan Dağı hakkındaki suçlamaları değiştirdi. Savcı ek mütalada “darbe” suçlamasını düşürdü. Zaman gazetesi gece editörü İbrahim Karayeğen ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Özdemir hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 314/1. maddesi uyarınca “silahlı terör örgütü yöneticiliği” suçundan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Daha önce Karayeğen ve Özdemir için TCK 309/1. maddesi uyarınca “Anayasal düzeni devirmeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla da 15 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.

Savcı, akademisyen ve Zaman gazetesi eski yazarı İhsan Dağı ve avukat ve kapatılan Today’s Zaman ve Bugün gazeteleri köşe yazarı Orhan Kemal Cengiz hakkındaki “darbe” ve “terör örgütü üyeliği” suçlamalarını da değiştirerek Dağı ve Cengiz hakkında Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2 ve TCK 43/1 maddesi uyarınca “zincirleme şekilde terör örgütü propagandası” suçlamasıyla 13’er yıla kadar hapis cezası talep etti.

5 yazara ağırlaştırılmış müebbet talebi!

Davada, Bulaç, Alkan, Türköne, Ünal ve Alpay hakkında “darbe” ve “terör örgütü üyeliği” suçlamalarıyla ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istenirken Akman ve Kemal hakkında “terör örgütüne üye olmadan yardım etmek” suçundan 15’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

31 sanıklı olarak başlayan davada Zaman gazetesi de dahil olmak üzere çeşitli medya kuruluşlarını bünyesinde barındıran Feza Gazetecilik A.Ş., Cihan Medya Dağıtım ve Fia Prodüksiyon çalışanlarının dosyaları daha sonra davadan ayrılmış, dosyaları ayrılan 18 kişinin yargılandığı dava geçtiğimiz ay hükme bağlanmıştı.

<< Önceki Haber Zaman yazarları son savunmalarını yapıyor Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER