Zaman Davası’nda karar duruşmaları; yazar ve editörler hakim karşısında

Yazdıkları yazılar ve twitlerden dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 15 yıl hapse kadar cezalandırılması istenen Zaman Gazetesi’nin 11 eski yazar ve editörünün yargılandığı davanın karar duruşmaları başladı. Bugün ve yarın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 gün sürecek duruşmalarda gazeteciler son savunmalarını yapacak.

SHABER3.COM

Dava kapsamında gazeteci yazarlar Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, Mustafa Ünal, Şahin Alpay, Nuriye Akman, Lale Kemal, Orhan Kemal Cengiz, İhsan Dağı, İbrahim Karayeğen ve Mehmet Özdemir yargılanıyor.

Duruşma başladı. Savcı tarafından daha önce dört sanık hakkında verilen ek mütalaa kayda geçirildi.

MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE

Duruşmada ilk olarak Mümtazer Türköne esas hakkında savunması için söz aldı. Şunları söyledi:

“İddianamede 10, mütalaada 23 yazı var. Teslim edilen CD’lerde yazıların bir kısmı savcının mütalaasından sonra toplanmış. Mahkeme ara kararında 30-40 yazı talep ediyor ama bin kadar yazı toplanıyor. Mahkemenin talep etmediği makaleler var. Makale diyorum zira biz sadece makalelerden yargılanıyoruz. Savcı bey bu 1000 kadar makaleyi tarayıp alıntılar yaparak mütalaasını hazırlamış. Savcı bey bu 1000 kadar makaleyi tarayıp alıntılar yaparak mütalaasını hazırlamış. Savcının esas hakkındaki mütalaası çok sayıda kanunu ihlal etmektedir. Savcının bu dosyadan el çektirilmesi ve hakkında soruşturma açılmasını talep ediyorum.”

“Savcının mütalaaya iddianamede olmayan, mahkemeye sunulmamış belgeleri katması CMK’ya aykırıdır. “Mutfakta biri mi var” kuşkusu yaratmıştır. Bu uygulama, Şahin Alpay hakkındaki AYM ve AİHM kararlarının benzerinin diğer sanıklar için de çıkabileceği ve tahliye sonucunu vereceği endişesiyle yapılmış izlenimi veriyor. Mehmet Altan’ın durumundaki gibi hüküm tesis edildiği için AYM ve AİHM kararının gerektirdiği tahliyenin uygulanamamasının bizler için de geçerli olması istenmiştir. Savcının hüküm verme konusundaki aceleciliği adil yargılama hakkı ihlali kuşkusu uyandırmaktadır.

“AYM ve AİHM’in gazete yazılarının suç delili olarak yer aldığı durumlarda yazıların tam metninin verilmesi kararı burada da uygulanmalı. Duruşma savcısı ise yazılardan kısa alıntılarla yetinmiş ya da sadece yazı tarihlerini vermiştir. AYM ve AİHM’in gazete yazılarının suç delili olarak yer aldığı durumlarda yazıların tam metninin verilmesi kararı burada da uygulanmalı. Şahin Alpay’ın AYM ve AİHM kararlarında yer alan beş köşe yazısı tarihleriyle mütalaada yer almaktadır. Duruşma savcısı suç unsuru olmayan delilleri tekrar kullanarak Anayasa’ya meydan okumuştur.”

“AYM “gazete makalelerinden tutuklama yapılamaz” derken savcı makalelerden hüküm istemektedir. Mütalaa ihlalin kasten devam ettirildiğini göstermektedir. Artık her yerde referans gösterilecek AİHM’in Şahin Alpay kararı bu anlamda bir delil teşkil etmektedir.”

Duruşmaya 13:45’e kadar ara verildi.

Duruşma verilen aranın ardından Mümtazer Türköne’nin esas hakkında savunmasıyla devam ediyor.

Mahkeme, Türköne’nin usül ile ilgili itirazının reddine karar verdi.

Mümtazer Türköne: İki ayrı mütalaa var, bize CD ile sunulan mütalaa ve son celsede zapta geçen mütalaa. Hangisini esas alarak savunma yapmalıyım?

Mümtazer Türköne’nin “hangi mütalaaya itibar edeceğim” sorusu üzerine heyet başkanı “UYAP’a yüklenen iddianameye itibar edin” dedi.

Türköne yazılarıyla ilgili iddiaları yanıtlıyor: “Yazıların tümü hakkında savunma yapmayacağım, bir bölümü için ek süre istiyorum.”

Türköne iddianamede ve mütalaada yazılarından cımbızlanan bölümlerin o yazıların ana fikriyle uyuşmadığını örneklerle anlatıyor.

Türköne:”Kendimle ilgili ihbarda bulunmak üzere bir savcıya verdiğim ifademi sunuyorum. Çünkü alıntılanan cümlelerimden daha sert.”

Türköne, 17-25 Aralık sürecinin darbe girişimi olmadığı” yönünde 2014’te verdiği savcılık ifadesini mahkemede okudu.

“Ey millet, ayaklanın, elinizdeki silahla iktidarı devirin” demek dışında, bir iktidarın yargılanacağını söylemek suç mu?”

Türköne, Zaman’da yazdığı ve iktidar mensuplarının yargılanacağını, itibar kaybedeceğini anlattığı yazılarından örnekler veriyor.

Türköne: “Teşhir edilecekler” veya “rezil olacaklar” anlamındaki bu yazım iktidara karşı değil, İbrahim Karagül’e karşı polemiktir.”

Türköne, İbrahim Karagül’ün bir yazısını “muhalif aydınları, yazarları tehdit ediyor” diyerek okudu: “Ben bu yazıya cevap yazdım.”

Mümtazer Türköne İbrahim Karagül’ün “Entelektüel Terör” yazısına cevap verdiği ve kendisi aleyhinde suç delili diye sunulan yazısını okudu.

Türköne, “Bu İbrahim Karagül’le polemik yazısı. Mütalaadaki iddianın aksine yazıda hükümetin başına gelecek olaylar anlatılmıyor. Carl Scmitt’in “siyasal ilahiyat” tezine karşı hukukun üstünlüğünün olağanüstü hâlde de korunmasından yana yazılar yazdım.”

Türköne Zaman’daki 2016 tarihli iki yazısının, Gülen’in o dönemki açıklamalarıyla örtüştüğü yönündeki iddiaya cevap veriyor. Mümtazer Türköne “Dolmabahçe Mutabakatı” sonrasında yazdığı ve o dönemki Arınç-Erdoğan polemiğine değinen Zaman yazısını mahkemede okudu. Mümtazer Türköne esas hakkındaki savunmasını, suçlanan yazılarından uzun bölümler okuyup, ifadelerinin anlamını açıklayarak sürdürüyor.

Mümtazer Türköne: “Herhalde bu yazılar AİHM’in önüne gittiğinde alıntılanan bölümle yetinmeyip yazıların aslı neymiş diye bakacaklardır. Otokrasi kelimesini ben icat etmişim. Yurtta Sulh Konseyi de bu kavramı kullanmış. Oradan arada bağ kurulmak isteniyor. Otomobilin ‘oto’su, demokrasinin ‘krasi’sinden oluşan bu kelime de demokrasi gibi, oligarşi gibi Yunanca kökenlidir. Otokrasi” Hesiodos, Herakleitos tarafından kullanılmıştır. İktidar sahibi uyacağı kuralı kendi belirlerse bu otokrasidir. Suç unsuru olarak iddianameye konulan yazılarımın tamamı benim lehime delil olarak kullanılabilir. Son mütalaaya dahil bazı yazılarımı bulamadım. Onlara ilişkin savunma yapamayacağım. Mahkemeden ek süre talep ediyorum.”

Türköne mütalaada suç delili sayılan yazılarından bölümler okuyarak esas hakkındaki savunmasını sürdürüyor. Zaman Davası’nda duruşmaya saat 16’ya kadar ara verildi. Türköne savunmasına aradan sonra devam edecek.

Duruşma verilen aranın ardından tekrar başladı. Türköne savunmasına kaldığı yerden devam ediyor.

Türköne: “Bu yazılardan dolayı herhangi bir pişmanlık duymuyorum, bunlar demokrasinin vazgeçilmezleri”

Türköne iddianamede yer alan “Cumhurbaşkanı freni patlayan kamyonu durdurabilir mi?” yazısını okudu.

Türköne, “Bu yazı anayasal düzeni ortadan kaldırma teşebbüsü olarak değerlendiriliyor, hayretler içindeyim.” dedi.

Türköne iddianamedeki iki yazısını daha okudu:

“Bunlardan kat kat ağır eleştiriler yapıldı ve hiçbiri darbe suçundan yargılanmadı. Bu yazılardan dolayı herhangi bir pişmanlık duymuyorum. Bunlar demokrasinin vazgeçilmezleri.”

“Ben kimseden talimat alarak yazı yazmam”

Türköne, savcının yazılarını Gülen’in talimatıyla yazdığına dair iddiaları cevaplıyor:

“Başkasının aklıyla yazdığının söylenmesi bir yazar için en büyük hakaret”

Gülen’in görüşüne sadık kaldığı iddiasına dair  Türköne dershanelerin kapatılması ve Türkan Saylan ile ilgili yazılarını örnek gösterdi.

“Gülen’i birirme kararı 2004’te MGK’da alındı” haberi üzerine Zaman gazetesinin hükümeti eleştirdiğini belirten Türköne, “Tek istisna benim yazım. Ben kimseden talimat alarak yazı yazmam. Yazarlık hayatım boyunca bırakın talimatı, telkin bile almadım. Özgürlüğüme düşkünüm. Savcı talimat aldığıma dair bir iddiada bulunuyorsa, bunu delillendirmesi gerekir. Aksi hukuk pratiğine aykırı. Sadece gazetelere dayandırarak cebir ve şiddeti ıspatlamak mümkün değil. Ancak birisinin kafasına vurmak suretiyle gazete şiddet eylemi olarak kullanılabilir.”

Türköne yedi makaleden savunmasını hazırlamak için süre talep etti:

“Esas hakkında mütalaamı bitirmediğimin kayda geçmesini istiyorum.”

Türköne mahkemeye savunmaları için iddianameyi mi esas alacaklarını sordu. “Mütalaanın hiç bir değeri yok mu?” sorusu üzerine heyet başkanı “onu değerlendireceğiz” dedi.

Türköne’nin ardından avukatı Elvan Kılıç söz aldı: “Mütalaada yer alan deliller arasında bir eylem olarak cebir ve şiddet kullanıldığına dair bir ima yoktur.”

Av. Kılıç, gazete yazıları için dava zaman aşımının dört ayla sınırlı olduğunu söyledi:

“Mahkemeler dört yıl önce yazılmış makaleleri yargılama konusu edemez. Şahin Alpay kararlarında gerek AYM, gerek AİHM gazete yazısının tutuklama konusu olamayacağını hükmetti. Bu kararlara binaen Mümtazer Türköne serbest bırakılmalıdır.”

Duruşma, verilen aranın ardından Orhan Kemal Cengiz’in avukatının savunmasıyla devam ediyor.

“Orhan Kemal Cengiz alanında uzman bir hukukçu ve hak savunucusudur. 2017’de Vaclav Havel ödülüne aday gösterilmiştir. Müvekkilim bir yazısında cemaate “ceberrut” diyor. Cemaat yargısı ve polisinin uygulamalarını eleştirdiği onlarca yazı ve tweeti var. Dava şartı olan süreler geçmiştir. TMK 7/2 kapsamında bu yazıların sadece eser sahipleri değil, yazı işleri müdürüleri de yargılanmalıdır. Orhan Kemal Cengiz’in beraatini, aksi takdirde davanın Basın Kanunu’nun 26. Maddesi gereği zaman aşımı nedeniyle düşmesini talep ediyoruz.”

ORHAN KEMAL CENGİZ

Tutuksuz yargılanan sanıklardan Orhan Kemal Cengiz savunması için söz aldı:

“Ben yazılarım değil, avukatlık faaliyetim nedeniyle yargılanıyorum. Savcı bey ilk mütalaasıyla ölümü gösterdi, sonra tadilatla sıtmaya razı etti. Ama ben o sıtmaya da razı değilim. İddianamede fiil yok. Adım oraya Zaman gazetesine kayyum atanmasına dair davayı AYM’ye götürdüğüm için eklendi. Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın davalarını da AYM’ye ben götürdüm. Bundan dolayı kriminalize edilmem kabul edilemez. Benim 25 yıllık meslek hayatım bunun üzerine kurulu. Yaptığım işle de gurur duyuyorum. İddianameyi esas alacağınızı söylediniz. İddianamede hakkımda herhangi bir fiil yok, bu yüzden beraatimi talep ediyorum.

Orhan Kemal Cengiz suçlamalar arasına giren tweetlerle ilgili:

AİHM’e göre ifade özgürlüğüne müdahale hukuken öngörülebilir olmalı. İddia makamının yaklaşımı öngörülebilir değil. O tweetlerin “örgüte yardım” olarak yorumlanacağını öngöremezdim. Bu durumda sadece makale ve tweetlerimle yargılanıyorum. Öyleyse basın kanununun dava aşımı hükmü uygulanmalı ve dava benim açımdan düşmeli.”

“Radikal kapandı kapanacaktı, Bugün gazetesinden iyi bir teklif aldım. Onlara siz dahil herkesi eleştirebilir miyim diye sordum. Delil sayılmasını kabul etmiyorum. Bugün gazetesine yazdığım için yargılanıyorsam neden bu davada benden başka Bugün yazarı yok?”

Yurt dışına çıkarken gözaltına alınmasıyla ilgili Orhan Kemal Cengiz Türkan Elçi tarafından yazılan ve “Tahir Elçi Vakfı” toplantısı için yurt dışına gittiğini belirten dilekçeyi okudu.

Cengiz, dosyaya giren 2014-2015 yılında attığı tweetlere ilişkin:

“10 bin tweet atmışım, sadece üç tanesi seçilmiş. Hak ihlalleri gibi konularda sık tweet atarım. Herhangi birine yönelik bir hak ihlalini propaganda fiili olarak kabul edersek, insan hakları alanında hiç eleştiri yapamayız. Zaman davasını AYM’ye götürdükten sonra davanın yürütülmesine ilişkin bazı anlaşmazlıklar çıktı, aksi takdirde AİHM’e de götürmüştüm.Savcıya gazetecileri, hak savunucularını ve avukatları toplarsanız, bu soruşturmanın meşruiyeti sorgulanacaktır dedim.

Orhan Kemal Cengiz beraatini talep ederek savunmasını tamamladı. Duruşmaya 15 dakika ara verildi.

Duruşma, verilen aranın ardından Orhan Kemal Cengiz’in avukatının savunmasıyla devam ediyor.

Cengiz’in avukatı: Orhan Kemal Cengiz alanında uzman bir hukukçu ve hak savunucusudur. 2017’de Vaclav Havel ödülüne aday gösterilmiştir. Müvekkilim bir yazısında cemaate “ceberrut” diyor. Cemaat yargısı ve polisinin uygulamalarını eleştirdiği onlarca yazı ve tweeti var. Dava şartı olan süreler geçmiştir. TMK 7/2 kapsamında bu yazıların sadece eser sahipleri değil, yazı işleri müdürüleri de yargılanmalıdır.OrhanKemalCengiz’in beraatini, aksi takdirde davanın Basın Kanunu’nun 26. Maddesi gereği zaman aşımı nedeniyle düşmesini talep ediyorum.”

Mahkeme savunmaların ardından bugünkü oturuma son verdi. Duruşma yarın 10:30’dan itibaren devam edecek.
<< Önceki Haber Zaman Davası’nda karar duruşmaları; yazar ve editörler... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER