Yüzde 98 engelli gaziye cezaevi işkencesi

Bir buçuk ay önce tutuklanarak cezaevine konan yüzde 98 engelli gazi polis memuru Bilal Konakçı, yaşadığı sıkıntıları yazdığı mektupta anlattı. Konakçı, ellerini kullanamadığı için kişisel ihtiyaçlarını gideremediğini, can güvenliğinin tehlikede olduğunu ve cezaevinde tam bir işkence çektiğini söyledi.

SHABER3.COM

17 Şubat 2021 tarihinden bu yana İzmir 2 Nolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan yüzde 98 engelli, gazi polis Bilal Konakçı cezaevinde yaşadığı sıkıntıları yazdı. Mektubuna nasıl gazi olduğunu anlatarak başlayan Konakçı, neden terörist ilan edildiğini, içeriği olmayan Bylock nedeniyle 7,5 yıl hukuksuz bir ceza verildiğini, en vahimi de “O gazi, onu tutuklamaz, işlem yapmazlar” diye düşünüp hakkında itirafçılık yapanlar yüzünden ne hallere düştüğünü ayrıntılarıyla anlattı.

“CAN GÜVENLİĞİM TEHLİKEDE”

Bold'dan Sevinç Özarslan'ın özel haberine göre maruz kaldığı hak ihlallerini, tutukluluğunun 25. gününde bir koğuş arkadaşının yardımıyla kaleme alan Bilal Konakçı, kişisel ihtiyaçlarını gidermenin tam bir işkenceye dönüştüğünü söyledi. Tek başına yemek yiyemediğini, eşyalarını yıkayamadığını, geceleri tuvalete yetişemediği için üzerini ve etrafını kirlettiğini belirtti. Koğuş şartlarının ise can güvenliğini tehlikeye attığını ifade etti. Banyoda, tuvalette ve merdivenlerde düşme ihtimalinin çok yüksek olduğunu vurguladı. İçeride çaresiz olduğunu söyleyen Konakçı sesinin duyurulmasını istedi.

“12 AMELİYAT GEÇİRDİM”

İzmir Aliağa İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde bomba imha uzmanı olarak görev yaparken 5 Şubat 2019’da elinde bomba patlaması sonucu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Bilal Konakçı’ya 2 aylık tedavi sonucunda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yüzde 98 engelli raporu verdi.

İyileşebilmek için 12 ayrı ameliyat geçirdiğini söyleyen Konakçı, patlama sonucunda yüzde yüz görme engelli oldu. Kulak zarları parçalandığı için ileri derecede görme kaybı oluştu. Yüz bölgesi ağır yara aldı, burnu tamamen tahrip oldu. Çene ve dişleri kırıldı. Sağ eli bilekten itibaren koptu. Sol elinin tarak kemiği parçalandı. 3 parmağı koptu. İki tanesi sonradan dikilmesine rağmen elinin yüzde 70’ini kullanamayacak duruma geldi. Sağ bacağı dizinden ayak bileğine kadar parçalandı. Tamamen dağılan kaval kemiği ancak platin ve çivilerle bir araya getirilebildi ancak belirgin bir şekilde eğri kaldı.

“NE DEVLETİME NE MİLLETİME KÜSTÜM”

2010’da gazi polis memuru olarak emekliye ayrılan Konakçı’ya devlet erkanı tarafından özel törenlerle gazilik unvanı verildi. Ankara’da defalarca kutlamalarda ve iftar programlarında ağırlandı. Kendisi kahraman, eşi Özlem Konakçı’ da yılın fedakar eşi ilan edildi. Yaşadıklarından sonra ne devletine ne de milletine küsmediğini söyleyen Konakçı, Hizmet Hareketi'ne yönelik cadı avında terörist ilan edildi.

İzmir Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından 20 Aralık 2016’da gözaltına alınan Konakçı, 23 gün Çankaya’daki emniyet binasında çok ağır şartlarda kaldı. Daha sonra tutuklanarak Menemen Kapalı Cezaevine gönderildi. 8 kişilik koğuşta 22 kişiyle yaşamak zorunda kalan Konakçı, o günlerde sosyal medyada oluşan tepkiler nedeniyle 14 gün sonra ev hapsiyle serbest bırakıldı. Ama kendisi özgür olur olmaz bu kez eşi tutuklandı ve 9 ay boyunca 3 ve 12 yaşında olan çocuklarıyla o halde yapayalnız kaldı.

“ALEYHİMDE İFADE VEREN İTİRAFÇILAR BENİ KURBAN ETTİ”

Bylock kullandığı iddiası ve tanık ifadelerine dayanılarak 7,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Konakçı’nın cezasını Yargıtay onaylayınca 17 Şubat’ta tekrar tutuklanıp hapse gönderildi. Mektubunda hakkındaki iddiaları açıkça ifade eden Konakçı, “İddianamede Bylock kullandığım iddiası vardı. Benim gibi gözleri görmeyen, elleri olmayan, çatal kaşık dahi tutamayan engelli birisi için son derece tuhaf ve anlamsız bir iddia idi. Hiçbir yazışma kaydı, kullanıcı adı, şifresi ve dijital eşleşmesi olmayan içi tamamen boş ve asılsız bu Bylock iddiası üzerine beni yargılayan İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi ısrarla durarak ve esas kabul ederek beni yargılamaya devam etti.” dedi.

Bilal Konakçı, ismini veren itirafçılarla ilgili ise şu notu düştü: “Aleyhimde ifade vererek itirafçı olmak isteyenler beni kurban etti. Polis gazisi, ağır engelli olduğum için bana hiçbir şey olmayacağını düşünerek bunu yapmışlar. Hakkımda verdikleri ifadeleri geri çekip benden özür dilediler. Beni yargılayan mahkeme üzerime isnad ettiği suçları nasıl işlemiş olabileceğimi dair hiçbir açıklama yapmadan sadece beni suçlu ilan edip 7,5 yıl hapis cezası vererek dosyayı karar bağladı. Verilen bu karar İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay tarafından bozulacağını umarak bekledim. Fakat bu olmadı, onlar da kararı aynen onadılar.”

“EN TEMEL İNSANI İHTİYAÇLARIMI GİDERMEK TAM BİR İŞKENCE”

Bilal Konakçı hapiste yaşadığı zorlukları şöyle anlattı:

“Cezaevinin karantina koğuşuna kapatıldım. Yaşadığım şokun etkisiyle 2 gün hiçbir şey yiyemedim. Tamamen yabancısı olduğum bir ortam. Neyin nerede olduğunu bilmiyorum. Koğuş içinde kendi başıma dolaşmam, tırabzan olmayan merdivenlerden inip çıkmam, tek başıma avluya çıkmam mümkün değil. Kaşık çatal kullanamadığım için yemeğimi tek başıma yiyemiyorum. Sürekli kıyafetlerimi ve yerleri kirletiyorum. Mevcut şartlarda banyo yapmam, kirlenen kıyafetlerimi yıkamam, vücut temizliğimi ve bakımımı gerçekleştirmem mümkün değil. Ciddi hijyen sorunları yaşıyorum. Hastalanmam içten bile değil… Banyoda, tuvalette, merdivenlerde kayıp düşmem, ağır yaralanmam ve hayatımı kaybetmem kaçınılmaz bir gerçek. Can güvenliğim yok. En temel insani ihtiyaçlarımı gidermek tam bir işkence. Geceleri tuvalete yetişemediğim için sürekli kıyafetlerimi ve etrafı kirletiyorum… Psikolojim bozuldu.”

“BEN İÇERİDE AİLEM DIŞARIDA ÇARESİZ, SESİMİZİ DUYUN”

Heyet raporu çıktığı için bugün Menemen R (Rehabilitasyon) Tipi Cezaevine sevk edilen Bilal Konakçı, R Tipi cezaevlerinin diğerlerinden farkı olmadığını hatta daha kötü olduğunu belirterek yatağında ölü bulunan hasta mahpuslar gibi olmak istemediğini söyledi:

“R tipi cezaevlerinin şartlarının çok kötü olduğunu, personel yetersizliği sebebiyle hasta ve engelli mahkumlarla yeterli ilgilenilmediğini, bazı hasta mahkumların yatağında ölü bulunduğu, orada psikolojisi çok kötü durumda olan mahkumların cezaevi şartlarını ve yönetimini protesto etmek amacıyla ölüm orucu tuttuklarını, birçok yönden normal cezaevlerinden kötü durumda olduklarını bana ilettiler. Ben içeride ailem dışarıda çok çaresiz. Sesimizi duyurabilmek ve derdimizi anlatabilmek için elimizden gelen her şeyi yapmaya
<< Önceki Haber Yüzde 98 engelli gaziye cezaevi işkencesi Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER