28. Abant Platformu

28. Abant Platformu -Innsbruck Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Köchler: -Türkiyede kimlik arayışı konusunda kriz var, krizin çözüm yollarında metotlar yetersiz kalıyor


BOLU (A.A) - Innsbruck Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hans Köchler, Türkiyede kimlik arayışı konusunda kriz bulunduğunu öne sürerek, krizin çözüm yollarında metotların yetersiz kaldığını savundu.
     Gazeteciler ve Yazarlar Vakfınca Abanttaki bir otelde düzenlenen 28. Abant Platformunun toplantısında konuşan Köchler, Abant Platformuna toplumun her kesiminden insanların katılmasını çok önemsediğini söyledi.
     Herkesin kendi fikrini ve düşüncesini özgürce ifade edebilmesini sağlayan bu zemin çok önemli diyen Köchler, İnsanlar hiçbir korku ve endişe taşımadan görüşlerini açıkça dile getirebiliyor. Dolayısı ile önemli siyasi kararların alınması gereken zamanda yaşıyoruz. Bu kararlar alınmadan önce mutlaka toplumun her kesiminden gelen öneriler ve fikirleri dinlemiş olmak gerekiyor şeklinde konuştu.
     Türkiyedeki gibi Avrupada da ırk tartışmaları olduğunu ifade eden Köchler, devlet ve vatandaşlık kavramı ile etnik ve dini aidiyet kavramlarını iyi analiz etmek gerektiğini vurguladı.
     Köchler, şöyle devam etti:
     Türkiyede kimlik arayışı konusunda kriz var, krizin çözüm yollarında metotlar yetersiz kalıyor. İnsanlar kendilerini kültür, ırk, millet olarak farklı topluluklara ait görebilirler. Aynı zamanda Türkiye vatandaşıdırlar. Bu, çok önemli bir meseledir. Vatandaşlık kavramının içeriği çok net belirlenmeli. Aynı zamanda da kişilerin, toplumların, kültürel ya da dini eksenli kimliklerini belirlemeleri meselesi de çok net tartışılıp belirlenmeli. Bunun için de zannımca bu meselenin yeni anayasada da yer alması gerektiğini düşünüyorum.
    
     -Gazeteci-yazar Ümit Fırat-
    
     Gazeteci-yazar Ümit Fırat ise demokrasinin her dönem gündemde olduğunu belirterek, bugün de askeri diktatörlük dönemlerinin de gündeminin demokrasi olduğunu dile getirdi.
     Demokrasi ve laiklik yolunda, sosyal ve hukuk yönünden önemli ilerlemeler kaydedildiğine dikkati çeken Fırat, Türkiyede demokrasi var mı- Herhalde İngilterede hiç kimse demokrasi mücadelesi diye gündem maddesi koymuyor ama burada hep var diye konuştu.
     Demokrasi kavramının yasalarla koruma altında olduğunu ama aslında statükonun yasal olarak korunduğunu iddia eden Fırat, şunları dile getirdi:
     Türk kimliği, 1920lerde o dönemin Türkiyesini yöneten elit, bürokratik bir grup tarafından kanunla belirlenmiş ve hedeflenmiş bir kimliktir. Herkes Türk olacak, hepiniz Türksünüz denmiş. Buna itiraz edenler, etmeyenler olmuş. Yasa ile kanunla, zorla ve fiilen uygulamalarla herkesi Türk yapmak istemişler.
    
     -Yüzleşme Derneği Başkanı Solgun-
    
     Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun da rejimin ne laik ne de demokratik olabileceğini ileri sürdü.
     Demokrasinin asgari şartlarda kimse için sır olmadığını dile getiren Solgun, şöyle konuştu:
     Din ve vicdan hürriyetinin olmadığı ya da şaibeli olduğu, yönetim anlayışının adı demokrasi olabilir mi- Anayasanın en dokunulamaz maddelerinin biri Diyanet İşleri Başkanlığı Yasasını düzenleyen maddedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yapısını özetleyen ve dokunulamayacağı, değiştirilemeyeceği, teklif dahi edilemeyeceği söylenen yasadır. O 2-3 maddenin yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı da benzer bir dokunulmazlık zırhı altına alınmıştır.
     Diyanet İşleri Başkanlığını lağvetmeyi teklif etmek bir siyasi parti açısından kapatılma nedenidir. Oysa Türkiyenin Diyanet İşleri Başkanlığının anlamını bütün boyutlarıyla tartışması gereklidir. Bunları çözme fırsatı vardır. Siyasiler bu şans ve fırsatı ne kadar değerlendirebilecekler- O bir tartışma konusudur.
    
     Muhabir: Zafer Göder - Abdülhamid Hoşbaş / Emin Gürbüz
     Yayıncı: Kemal Kaymak
<< Önceki Haber 28. Abant Platformu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER