ESKİŞEHİR (A.A) - Anadolu Üniversitesi (AÜ) Yer ve Uzay
Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Alper Çabuk, 21 Aralıkta dünyanın yok
olacağı iddiaları ve bunun medya kuruluşlarında yer buluyor olmasının kamuoyunda
huzursuzluk yarattığını belirterek, Çarpışma için daha önce mayıs 2003
tarihiileri sürülmüştü. Bu kez de 21 Aralık 2012 tarihi belirlendi. Bunlar itibar
edilmemesi gereken şeylerdir dedi.
Prof. Dr. Çabuk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 21 Aralık 2012 tarihinin
sadece sayıların benzerliği nedeniyle güzel bir tarih olduğunu ifade ederek, buna
başka bir anlam yüklemeye çalışmanın anlamsız olduğunu kaydetti.
Maya Takvimine inanan binlerce kişinin, Sümerler tarafından bulunduğu öne
sürülen Nibiru adlı sözde bir gezegenin 21 Aralık 2012de dünyaya çarpacağı
öngörüsüne inandığını iddia eden Prof. Dr. Çabuk, şöyle konuştu:
Ancak ne Nibura gezegeni, ne de Mayaların öngörülerine ilişkin hiçbir
bilimsel veri yok. 21 Aralıkta dünyanın yok olacağı iddiaları ve bunun medya
kuruluşlarında yer buluyor olması kamuoyunda huzursuzluk yaratıyor. Geçtiğimiz
günlerde NASA da, Maya takvimi, gezegenlerin sıralanması ve Niburu gezegeni gibi
konularla ilgili sorulara dair açıklama yaptı. Çarpışma için daha önce mayıs 2003
tarihi ileri sürülmüştü. Bu kez de 21 Aralık 2012 tarihi belirlendi. Bunlar
itibar edilmemesi gereken şeylerdir. NASAnın internet üzerinden yaptığı
açıklamalarında, iddia edilen Nibiru gezegeni ve dünyaya çarpacağı ile ilgili
hiçbir veri yok. Böyle bir şeyin olabilmesi için gezegenin rotasının uzay
gözlemeleriyle en az 10 yıl öncesinden tespit edilmiş olması gerekiyor.
-Türkiyenin her bölgesi iklim değişikliklerinden etkilenecek-
Prof. Dr. Çabuk, insan yaşamına en büyük tehdidin, yine insanların kalkınma
çabaları içinde dünyaya ve doğaya verdiği zarar olduğuna işaret ederek, kalkınma
ve buna bağlı ortaya çıkan çevre sorunların yol açtığı küresel ısınmanın
etkilerini artarak gösterdiğini bildirdi.
Her geçen gün fırtına ve kasırga gibi meteorolojik olaylara bağlı afetlerin
yaşam alanlarımıza önemli düzeyde zarar verdiğini anlatan Prof. Dr. Çabuk, şöyle
devam etti:
Ülkemizde de son günlerde çok görülmeye başlayan doğal afetler sonucu can
ve mal kayıpları büyük ölçüde iklim değişikliklerine bağlıdır. Bu gibi olaylar
önümüzdeki yıllarda giderek artacak. Türkiyenin önümüzdeki yıllarda karşı
karşıya kalacağı en önemli afetler, en az depremler kadar önemli olan
meteorolojik olaylara bağlı ortaya çıkacak. Türkiyenin her bölgesi iklim
değişikliklerinden farklı şekillerde etkilenecek. Bazı bölgeler aşırı yağış
altında yaşam alanlarını ve tarım topraklarını kaybederken, bazı bölgelerimizde
ise ortaya çıkacak kuraklıklara bağlı erozyon ve çölleşme görülecek. Tüm bunlar
6306 sayılı Afet Riskleri Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu ile
başlatılan kentsel dönüşüm sürecinde dikkate alınması gereken en önemli afet
riskleridir.
-Beslenme ve barınma insanların temel gereksinimleridir-
Prof. Dr. Çabuk, iklim değişikliklerine bağlı olarak ortaya çıkabilecek
tarım arazilerindeki sorunlar, susuzluk, tarım topraklarının kaybı gibi konuların
acilen dikkate alınması gerektiğine işaret ederek, Beslenme ve barınma
insanların temel gereksinimleridir. Ancak hiç dikkate alınmasa da beslenme
gereksinimi, barınmadan doğal olarak önceliklidir. Bugüne kadar kentleşme
sürecinde hep beslenme yerine barınma öncelikli kentsel gelişimler ortaya
konuldu. Bu kapsamda ovalarda, tarım topraklarında gelişen kentlerimizin önemli
çoğunluğu hem depremler tarafından, hem seller tarafından tehdit edildi. Diğer
taraftan tarım topraklarına, su havzalarına zarar verildiğinden, beslenme
gereksinimimiz göz ardı edildi diye konuştu.
Depremlerin ve sellerin doğaya ve insanlara yaşam veren, doğanın
çeşitlenmesini sağlayan güzel doğa olayları olduğuna değinen Prof. Dr. Çabuk,
Bunları, doğaya yanlış yaklaşımımızla, yaptığımız yanlış ve çarpık
kentleşmeyle, yanlış sanayileşmeyle, kötü inşaatlarla biz afete çeviriyoruz
dedi.
Prof. Dr. Çabuk, insanların 21 Aralık 2012 beklentilerinde olduğu gibi
bilimsel hiçbir dayanağına olmayan dünyanın sonu iddialarına itibar etmek yerine,
geçtiğimiz her gün yaşadığımız giderek artan seller, fırtına hasarları, dünyanın
dört bir köşesinde bozulan çevreleri yüzünden açlık, temiz su kaynaklarının
olmaması nedeniyle ölen insanlar gibi somut göstergelerin ışığında yaşam
çevrelerini korumaları gerektiğini de sözlerine ekledi.
Muhabir: Deniz Açık
Yayıncı: Mürsel Çetin