Hasretler vuslata inkılap etsin

Zeynep ZÂHİDE

Zeynep ZÂHİDE

16 Ağu 2017 15:48
  • Bir mazlum ve mağdur kardeşimizin bana gönderdiği mektubu sizinle paylaşmak istedim. 

    Ben … 
    Size bu mektubu gönderirken diğer mağdur ve mazlum kardeşlerimizin çektikleri yanında benim anlatacaklarımın devede kulak kalacağını hatta anlatılmaya bile değmeyeceğini biliyorum. Bu mektubun yayınlanmasıyla bizden bin biter sıkıntılara muhatap olan kardeşlerime; okuyucular tarafından dua edilmesine vesile olmak için, yani ses verip, tarihe not düşmek için yazıyorum. 

    Eşimle tanışıp evlendiğim … Eylül 19..’den beri ben de eşim gibi Hizmet Hareketi içerisinde aktif olarak çalışmaktaydım. Ev hanımı olsam da gerek kermeslerde ve gerekse Hizmet Hareketinin hanımlar tarafından yapılan bütün organizasyonlarında aktif görev aldım. En son eşim memuriyetten ihraç olmadan önce de İstanbul …’da hanımlar mütevelli heyetinde idim. 

    Eşim yurt dışına çıktıktan hemen sonra ben de evimizin eşyalarını memleketim …’ın … İlçesinde kayınvalidemlerin yıkıldı yıkılacak diye oturmayıp kiraya da vermedikleri boş olan, eski, oturulamayacak kadar harabe evine taşıdım. Bunu şunun için yaptım. 

    1- Ben ev tutup tek başıma yaşayamayacak kadar maddi olanaklardan mahrum idim. 
    2- Er veya geç evimin basılacağından bana zarar verileceğinden emindim ki aynen düşündüğüm gibi oldu. 

    Bahsettiğim, oturmadığımız eve daha sonra polisler gelmiş evde arama yapmak istemişler. Mahallenin muhtarı olan akrabamız da polisleri burada oturmadığımızı, evi sadece depo olarak kullandığımızı söyleyip göndermiş.

    Daha önce de biz İstanbul’dan taşındıktan sonra eski evimize polislerin geldiğini komşum bana telefonla söyledi.

    Evimin eşyalarını depo olarak kayınvalidemin evine doldurduktan sonra ben de bazen onar günlük sürelerle bazen de yirmi gün veya birer ayla sürelerle kayınvalidemde annemlerde ve kızkardeşimin yanında kalıyorum. Bu durum eşim yurt dışına çıktığından beri devam ediyor. 

    Eşim yurt dışına çıktıktan sonra maddi sıkıntılarımız hat safhaya ulaştı. Hastalandım doktora gitmek istediğimde masrafları karşılayacak gücüm yoktu. Devletin sunduğu “Yeşil kart” uygulamasına müracaat ettiğimde benim eşimin hain olduğu söylenerek benim bundan istifade edemeyeceğim söylendi. Benim yeşil karttan istifade edemediğim gibi mahiyetini bilmediğim dünya kadar borç çıkartmışlar. Şimdi de onu ödememi istiyorlar. Oysa hem benim hem küçük kızım …’nın en başta psikolojik olmak üzere değişik sağlık sorunlarından dolayı tedaviye ihtiyacımız var.

    Çok değil yaklaşık bir yıl öncesine kadar eşim memurluktan ihraç olmadan önce bizim Türkiye şartlarında ortalama memurların üzerindeki gelirimiz ve eşimin gerek sanatsal faaliyetleri ve mesleğinin hakkını veren iyi bir insan olması hasebiyle toplumda saygın bir yerimiz vardı. 

    Eşimin; İngiltere, İtalya ve japonya gibi ülkelerde meslektaşları, bilgi ve birikimlerinden dolayı hep istifade etmek istemişler hatta ülkelerinde kalıcı olarak yaşamalarını ısrarla teklif etmelerine rağmen, eşim hizmetlerini ülkesine hasretmiştir.

    Bir zamanlar eşimin vazgeçilmez olduğunu her fırsatta dillendirenler, 17- 25 Aralık tarihinden sonra önce eşimi görevinden uzaklaştırdılar sonra da hala kimin kime karşı yaptığı anlaşılmayan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından devlet memurluğundan ihraç ettiler.

    Belli bir hayat standardında yaşarken, AKP Hükümeti tarafından Hizmet Hareketine mensup insanlara yapılan hukuksuzluklarla bir anda yuvamız dağıldı. Ailemizin her bir ferdi ayrı coğrafyalarda yaşamak zorunda kaldı. Şimdi eşim …’da, oğlum Afrika’da, büyük kızım da Orta Asya’da yaşıyor. AKP Hükümetinin, üniversitede okuyan çocuklarıma zarar verme ihtimalinden dolayı çocuklarım bu yaz yanımıza gelemedi. 

    Şimdi ben ve .. . .20.. doğumlu küçük kızım … da; Türkiye’de, yine AKP Hükümeti ve Hükümet yetkililerine yaranmak için sürekli insanları ihbar edenlerin korkusuyla sürekli yer değiştirerek yaşamaya çalışıyoruz. Bu hal ise hem benim hemde küçük kızım …’nın zaten bozuk olan psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. 

    Günlük sabah ve akşam olmak üzere iki defa babası, abisi ve ablasıyla internet vasıtasıyla canlı görüştürüyorum. Çünkü kızım … özellikle babasına aşırı derecede düşkündü. Şimdi babasıyla telefonda görüntülü görüşürken babasıyla saklambaç oynuyor. Ben telefonu arkası sıra dolaştırıyorum babası arayıp bulmuş gibi yapıyoruz. Düşüp bir yeri acıdığında babasını görüntülü arayıp acıyan yerini öptürmeden susturamıyorum. Eşimin yokluğu kızımı hayata küstürdü. Babası yanındayken cıvıl cıvıl konuşan kızım şimdi konuşamıyor. Sadece babası, abisi ve ablasıyla görüşürken bir iki kelime telaffuz ediyor. 

    Bana gelince; ben de sürekli yer değiştirmekten bıktım. Hayatım alt üst oldu. Uyku düzenim bozuldu. Günlerce geceleri bir kaç saat uykuyla idare ediyorum. Beni hayata bağlayan en önemli şey yanım daki küçük kızım … Sırf ona bakabilmek, onun için sağlıklı olmam için hayata tutunuyorum. Yoksa çoktan kendimi salmış hastalanıp yatağa düşmüştüm. 

    Bu satırları okuyan okurlardan ricamız; dini, dili, coğrafyası fark etmeden tüm mazlum ve mağdurlar için dua etmeleri. Şimdi kimi hapishanede kimi hicrette, kimi anne babasına kimi evladına hasret. Rabbim tez zamanda bu hasretleri vuslata inkılap ettirsin. 
    Amin 
    Selamlar 
    … 

    Zeynep ZAHÎDE
    16 Ağu 2017 15:48
    YAZARIN SON YAZILARI