Zenb - Zeneb = Günah - Kuyruk

Safvet Senih

Safvet Senih

10 Tem 2019 11:11
  • M. Fethullah Gülen Hocaefendi “Zenb ve zeneb ikisi de aynı kökten gelir. Zenb, günah; zeneb ise kuyruk demektir. Buna göre ‘Günah işledim Rabbim’ diyen kul: ‘Ey Rabbim ben yine bir KUYRUK  TAKTIM. Şu halimle Sen bana ister KUYRUKLU  bir tilki; ister insanları sokan bir akrep, istersen de kuyruğu kendinden bir YILAN  nazarıyla bak! İşte ben oyum.” diyor.

    Hocaefendi “Günahlardan Çıkış Yolları”  ile ilgili olarak sorulan “Günah ve bu günahlara karşı yaptığımız tevbelerde nelere dikkat etmeliyiz?”   sorusuna, dikkat edilecek hususlara işaret ederek diyor ki:

    “1-Günah karşısındaki tepki: (…)  Evet tevbe, aslında, bir nedamet, pişmanlık ve iç yangınıdır. Bu itibarla da, önemli olan günahlarla beraber olmayı yılan ve çiyanlarla beraber olma kabul etmektedir.

    “2-Günahın kısa ömürlü olması: (…) Günaha bir saniye bile ömür bağışlamak şahsın kendi aleyhinedir… Hiç vakit kaybetmeden kalkıp TEVBE  ve İSTİĞFAR  ile arınmalıdır.

    “3-Günahı kerih görmek: Kerih görülemeyen bir günahtan, yılandan –çiyandan kaçar gibi kaçma azmi görülemez. (O zaman ondan kurtulunamaz.) 

    “4-Günah-tevbe dengesi: Her günah, kendi derinliği, çirkefliği, iğrençliği nisbetinde bir tevbe ister. Zira her günah ZİFT  DOLU  BİR  KUYUYA düşmek gibidir. Böyle bir kuyuya düşmek çok kolaydır ama, çıkmak büyük bir gayret ister.

    “5-Günahı günah bilmek: İçimizden, günahın hükmüne itiraz adına geçen her düşünce, en az o günahı irtikap etmek kadar günahtır. Mesela, zina yapan bir insanın zaman zaman içinden: ‘Allah bu zinayı niçin yasak etti?’ diye geçirmesi veyahut haram-helal demeden yemeye içmeye alışmış bir insanın, ‘Keşke kul hakkı diye bir şey olmasaydı ne güzel olurdu?’  Şeklinde düşünmesi günah irtikap etmekten daha büyük günahlardır.

    “O halde günahlara karşı tavır almalı ve kendimizi şöyle şartlandırmalıyız: ‘Ey günah yorulma, kapılar sürmelidir; içeri giremezsin.’

    Üstad Hazretleri bu hususta şöyle diyor: “Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-i imânı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah İSTİĞFAR  ile çabuk imhâ edilmezse, kurtçuk değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor. (…)  O bedbaht bilmiyor ki; İnkâr vasıtasıyla, gayet cüzi bir sıkıntı kulluk vazifesinden gelmeye bedel, inkârda milyonlar ile o sıkıntıdan daha müthiş mânevî sıkıntılara kendini hedef eder. Sineğin ısırmasından kaçıp, yılanın ısırmasını kabul eder. Ve hâkezâ. Bu üç misâle kıyas edilsin ki: ‘İşledikleri günahlardan dolayı kalpleri paslandı.’   (Mütaffifîn  Suresi, 83/14)  âyetinin sırrı anlaşılsın.” (İkinci Lem’a)

    Hocaefendi devamla diyor ki: “Günah hususunda Bediüzzaman Hazretlerinin şu  tesbiti çok mânidardır: ‘Günahtan yılandan, çiyandan kaçar gibi kaçınız.’  Burada yılan ve çiyan tabirinin yerine arslan veya kaplan tabirlerinin kullanılmaması dikkat çekicidir. Zira, arslan ve kaplan yiğitçe ve mertçe saldırır. Daha gelmeden onu hisseder ve ona göre tedbirinizi alabilirsiniz. Fakat akrep, yılan ve çiyan öyle değildir. Onların ne zaman ve nereden saldıracakları belli olmaz. İşte günah da böyle akrep ve çiyan gibi kalleştir. Hasılı günahlara karşı daima teyakkuzda bulunmak  müminin şiarı olmalıdır. Unutmayalım: GÜNAHLARA  KARŞI TEYAKKUZ  (alarm)  ALLAH’A   KARŞI  VEFALI  OLMAK  DEMEKTİR.

    “Günah işlediği halde onu sezemeyene gelince, o zaten ‘Onlar hayvanlar gibidir belki, daha da sapkındırlar’  (Araf Suresi, 7/74)  tokadını yemiş ve hayvandan da aşağı bir dereceye düşmüştür. Nitekim geçmiş yıllarda Avrupa’da (bazı) gençler arasında yapılan bir anketin sonuçları bu hükme güzel bir misal teşkil eder ki, o anketin neticesinde Avrupa’(nın bazı) gençlerine ait tesbit edilen özellikler, serseri bir sokak köpeğinin özellikleriyle aynı çıkmıştı. Zira hakikatten başka her yol,  hakikatte başka neticelere götürür.”

    Bu tesbitleri yeniden iyice bir mütalaa ve müzakere etmemiz gerekiyor.
    Safvet Senih 
    10 Tem 2019 11:11
    YAZARIN SON YAZILARI