İslam Hukuk Sisteminin gözden geçirilmesi

Safvet Senih

Safvet Senih

22 Ağu 2019 09:38
  • Muhterem M. Fethullah Gülen Hocaefendi diyor ki: “Günümüzde İslam Fıkhının, yani İslam Hukuk  Sisteminin tekrar gözden geçirilerek, bugünün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tertip, temsile ve tanzim edilmesi şarttır. Fakat üzülerek  söylüyorum ki, henüz hem sayı, hem de vasıf olarak bu işin üstesinden gelebilecek seviyede elemanın var olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu elemanların yetişmesi elbette belli bir vakit ister. Ayrıca mevcut fıkhî bilgilerin mutlaka kompüterlere yüklenmesi gerekir. Sadece bu işin bile çok uzun zaman isteyeceğinden şüphe yok. Halbuki iş, mevcut bilgilerin kompüterlere yüklenmesiyle de sınırlı değildir. Bu bilgilerden istifade ile, yeni terkiplere ulaşılması da lâzımdır. Ama, yukarıdaki üzüntümü tekrar ederek söylemek zorundayım; şu anda bütün bunları istenen seviyede yapabilecek kadroya sahip olduğumuz söylenemez. Yani nasıl ki, NASA’yı ve NASA  gibi çok büyük araştırma merkezlerini idare edecek yeterli derecede elemanımız yok ve bunu rahatlıkla itiraf edebiliyoruz, aynı şekilde İslamî ilimlerdeki durum da bundan farklı değildir. Söylediklerimde katiyyen mübalağa etmiyor ve mevcudu da hafife almıyorum. Sadece gerçeğe tercüman olmaya çalışıyor ve vak’ayı rapor ediyorum…
    “Dolayısıyla; çok önemli mesleklere talip ama yetersiz insanlar, Müslümanlık adına, bu topluma üst üste fiyaskolar yaşatabilirler. Ve böyle bir falso da bizde, önü alınamayacak bozgunlara sebep olur ki, böyle bir durumda da elden etmemiz oldukça zordur. Böyle mühimlerden mühim bir meseleye, toyca yaklaşımlarla bir yere varılmaz. Fıkıhta, Ebu Hanifeleri, İmam Ebu Yusufları; hadiste; Buharîleri, Tirmizileri, Müslümleri; kelâmda Seyyid Şerif Cürcânileri, Taftazanileri; ahlâktan ve tasavvufta İmam Gazalîleri, İmam Rabbanîleri, Hz. Bediüzzaman gibi insanları hazırlayıp yetiştireceğimiz ana kadar topluma her müâlece yanlıştır, komplikasyon doğurur ve bir daha da bu yanlışlıkların sebebiyet verdiği tersliklerin altından kalkamayız. Bütün bu söylediklerimin hesabını Allah’a vermeye âmâde  ve hazır olduğumu da burada bir parantez cümlesiyle ifade etmek isterim. ‘Niye kuvve-i mâneviyeyi kırıyorsunuz?’  denilebilir bana. Ne var ki, vicdanım çok rahat, hesap vermeye de hazırım; zira bu meselenin, katiyen şakaya, gayr-i ciddi insanlarla temsile tahammülü yoktur.
    “Evet, mevzuyu özetleyecek olursak: Soruda da denildiği gibi geleceği kucaklama, BİLGİ  TOPLUMU  olmaktan geçer. Öyledir; zira bilgi, eşya ve hadiselerin bize anlattığı, tekvini emirlerin ve bu tekvini emirlerin önümüze açıp döktüğü nesnelerin hissedilmesi, kavranması ve Yaradan’ın yüce maksatlarının sezilmesi demektir. Eşyaya hükmetme mevkiinde yaratılan insan, görecek, okuyacak, sezecek ve öğrenecektir. Öğrendikten sonra da hadiselere sözünü geçirme ve onları teşhir etme yolunu araştıracaktır. İşte bu nokta, Yüce  Yaratıcının emriyle, eşyanın insana, insanın da kendi Yaratanına teslim ve mahkum olduğu noktadır.
    “Bazı kimseler, dünyayı ilme göre idare etmenin, insanın makinalaşması ve bir karınca topluluğu haline gelmesi gibi felaketler getireceğine inanırlar. Bu katiyen doğru değildir. İlimsiz bir geçmiş olmadığı gibi ilimsiz bir gelecek de tasavvur edilemez. Herşey netice itibariyle ilme bağlıdır… ve ilim olmadan dünyanın insana vereceği hiçbir şey yoktur.
    “Vâkıa pek çok şehirlerimizde, insanın makinalaştığı, insancıl duyguların yok edildiği; düşünce ile beraber sıhhatin, sıhhatle beraber İNSANΠ FAZİLETLERİN silinip gittiği bir gerçektir. Ancak bunu ilme ve tekniğe yüklemek de bir haksızlıktır. Belki bunda asıl kabahati, gerçek ilim adamının, sorumluluk yüklenmekten kaçınması keyfiyetinde aramalıyız. İctimaî sorumluluk şuuruna varmış ilim adamları, kendilerinden beklemeyi edâ etselerdi, belki de endişe verici bu hususların pek çoğu şimdi olmayacaktı!..”
    Cenab-ı Hakkın KEL M  sıfatından gelen DİNΠ KANUNLAR  olduğu gibi yine O’nun (c.c.) İRADE  sıfatından gelen TEKVÎNΠ KANUNLAR  var.  Bütün teknik ve teknoloji, işte bu kanunların kullanılmasından ortaya çıkıyor. Onun için Müslümanların da çağıyla hesaplaşıp yüzleşmesi gerekiyor. İslamî İlimlerin de bunlardan paylarına düşeni alıp istifade etmesi günümüz için bir mecburiyet diye düşünüyorum. 

    22 Ağu 2019 09:38
    YAZARIN SON YAZILARI