Cevahir kadrini cevher fürûşan bilir

Safvet Senih

Safvet Senih

08 Kas 2017 12:46
  • Mesuliyet duygusuyla hareket edip emanete ihanet etmemek insan olmanın gereğidir. Ahzâb Suresi 72’inci ayetinde Cenabi Hak mealen buyuruyor ki, “Biz emaneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaçındılar. Zira sorumluluğundan korktular, ama onu insan yüklendi. İnsan (bu emanetin hakkını gözetmediğinden) cidden çok zalim, çok cahildir.” (Prof. Dr. Suat Yildirim Meali) 

    Acaba hiç düşündük mü Kurân-ı Mûcizü’l-Beyan’ın kast ettiği emanet nedir, sorumluluğundan dağlar niye korkarlar, bunu yüklenmekten niye çekinirler? Ve insanoğlu bu denli bir emaneti üstlenmekle hangi yükün altına girdiğinin farkında mı, bu emanetin hakkını nasıl gözetmeli ki zalim ve cahil olmaktan kurtulabilsin? 

    Yeryüzünde halife olarak vazifelendirilen insanoğlu yaşadığı çağın gereklerine uygun emanete nasıl sahip çıkmalıdır? 

    Akademik kariyerini Oxford, Heriot Watt, Edinburgh ve Leeds Üniversitelerinde sürdürmüş olan Profesor Simon Robinson ömrünü mesuliyet, iş etiği ve sosyal sorumluluk kavramına adamış, bu alanda otorite kabul edilen bir ilim adamı. 
    Bu yıl yayınladığı “Sorumluluğun Maneviyatı. Fethullah Gülen ve Islami Düşünce” (Bloomsburry yayınları) isimli eserinin “Teşekkür” bölümünde diyor ki: 
    “Ben bir İslam araştırmaları uzmanı değilim. İlgi alanım Hıristiyan ilahiyatında ve uygulamalı etik alanında sorumluluk kavramı. Fethullah Gülen'le tanıştığımdan beri sorumluluk alanına yaptığı katkılardan hayli etkilendim, öyle ki, en azından onun düşüncesinin bir talebesi oldum.” 

    Kitabında derin bir epistemik merak, bütünlük ve disiplinle, Fethullah Gülenin nazarında, sohbetlerinde, eserlerinde, yaşam tarzında ve özellikle Hizmet hareketinin pratiğe döktüğü eğitim, diyalog, iş dünyası ve yardım faaliyetlerinin özünde bulunan mesuliyet kavramının İslami çerçevede manevi kaynağını, derin mânâsını ve etkin pratiğini inceleyen Profesör Robinson, 21’inci asırda insanlığın varlığını tehdit eden etik, ekonomik, ekolojik, demografik, diplomatik, manevi ve psikolojik krizlere çözüm arayışında Hocaefendi ve Hareketin katkısının büyüklüğüne ve ehemmiyetine vurguda bulunuyor. Bu anlayışa göre, insanoğlu ömrünün her bir karesinde, her bir anında, şahsi, mesleki, sosyal ve evrensel sorumluluğunu, maddi, manevi, hal ve hareketlerinde, Allaha karşı, kendine karşı, topluma karşı, bütün bir insanlığa karşı, hatta kainatın yekününe karşı, iliklerine kadar hissetse, aklını, kalbini, ruhunu, gönlünü ve latife-i insaniyesinin top yekününü seferber etse, “yetmez!”diye haykırıp “hel min mezid” ufkunda dolaşmalı. Bu çalışmasında Robinson hoca, akademik sorumluluğunun gereği Hareketteki mesuliyet şuurunu ve pratiğini kritik bir nazarla da ele alıyor. Belirli eleştirilerine rağmen genel mânâda Hocaefendiden ve Hareketin uygulamasından asrımızın liderlerinin, sivil hareketlerinin ve akademisyenlerinin öğreneceği çok şey olduğunu ifade ediyor. 

    Hakperestçe bir analiz sergiliyor ve takdirlerini ifade ediyor. Hâce Muhammed Lütfi (Alvarlı Efe) Hazretleri ne güzel der: “Perişânım bugün canâ perişân olmayan bilmez Cevahir kadrini cevher-fürûşân olmayan bilmez.” 
    Bilen biliyor ve istifade ediyor, darısı cümlemizin başına ...

    Safvet Senih 
    08 Kas 2017 12:46
    YAZARIN SON YAZILARI