Bismillah Her Hayrın başıdır...

Safvet Senih

Safvet Senih

13 Oca 2022 09:27
  • Merhum Hulusi Ağabeyimiz, Barla  Lâhikasında neşrolunan bir mektubunda Risale-i Nurların ve Hizmetin hızla yayılışı hakkında kalbine gelen bir duyguyu şöyle ifade ediyor:
    “Mübarek Sözler ve Mektuplar tamamen olmasa bile bu muhitte hem de yazılmadan hayli intişar etmişler. Civar diğer vilayet kazalarında, bu eserleri görmek ve işitmek isteyenler de çok varmış. Fe sübhânallah, bu kadar cüz’î ve noksan hizmetten bu derece fayda elde edilmesi de gösteriyor ki, bu Sözler ve Mektuplar hakikaten NUR  isminin tecellilerdir ki kolayca yayılıyorlar. Bu hal karşısında hayretle tefekkürde iken BİSMİLLAH  ismini alan Birinci Söz hatırıma getirildi. Ve şöyle düşünmeye başladım. Dünyaya arkasını çeviren Üstad, Hz. Gavs’ın (Abdülkadir Geylânî’nin)  teşvikiyle, belki delâletiyle Kur’an’ın gayr-ı mekşuf (keşfedilmemiş) bir hazinesinden BİSMİLLAH  ile giriyor. Kur’anî  tarlaya BİSMİLLAH  diyerek Sözler’in tohumunu ekiyor. Furkânî bahçeye BİSMİLLAH  diyerek nurlu Mektuplar çekirdeğini dikiyor. Emr-i İlâhiye imtisalen ekilen tohum ve dikilen çekirdeklerin inkişaf ve intişarları şüphesiz harika-âsâ olur.
    “Birinci Söz’deki temsilde SEYAHAT  EDEN  MÜTEV Zİ  Z T, tamamen Üstadımızdır. Nebat, ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları nasıl BİSMİLLAH  tesiriyle, yer altında sert taşı toprağı delip geçiyorsa, aynen onun  gibi, BİSMİLLAH ile yayılma mevkiine konulan Sözler de harika bir tarzda arza (dünyaya) yayılıyor. Ve (kainatta) en münevver ve mükemmel meyve olan beşerin müminlerinin kalblerine nüfuz ediyorlar. Bu biatların çokluğu ve tahribatçıların bolluğu devrinde BİSMİLLAH  ile dikilen Nur fidanlarının yaprakları olan, diğer Söz  ve  Mektuplarla, bu kudsî fidanın dal ve budakları olan Hizbü’l-Kur’an  ve bu hizbin esası ve seyyidi olan muhterem Üstad da bir hıfz-ı gaybiye mazhar bulunuyorlar.
    “Şems-i Risalet’ten gelen Kur’anî Nurların evvelen Üstad’a ve buradan da biz bîçârelere,  bizlerden de diğer müştaklara, ilâ âhiri… intikal etmekte olduğunu tasavvur ettim. ELHAMDÜLİLLAH  dedim. Mühim bir rüyamda (Yirmi Sekizinci Mektubun Birinci Meselesinde)  arzettiğim veçhile, Sözlerinizin müminler arasında yayılmasına küçük cemaatiniz inayet-i İlahiye ile vasıta olmuşlar. ‘Nice küçük topluluklar vardır ki..  Allah’ın izniyle çok büyük topluluklara galip gelmiştir.’  (2/249)  âyetinin sırrına mazhariyetle mânevî galebeyi temin, merkezdeki mürşidlerine müteveccih ve murakıb küçük bir Tevhid Halkası teşkil edenler gibi, bu küçük cemaatimizin her biri arkasında, muntazam şekilde çoğalan bir nisbetle artan, konik (mahruti)  biçimdeki muvahhidler zümresine görür gibi oldum ‘Allahü  Ekber’  dedim. Bu kudsî tasavvuru, kardeşlerimize Muallim  Cûdî’nin şu mısraı ile izaha çalışacağım.
    “Cem etti kabâil ve şuubu
    Bir kıbleye bağladı kulûbu
    Mevlâ’ya muhabbeti müsellem
    Sallallahu aleyhi ve sellem.”
    Evet aynen öyle olmuştur ve olmaya devam etmektedir.
    İnşaallah bizler de Üstadımzın, ihlasta hep birinciliği muhafaza eden  muhlis talebesi Albay Hulusi Ağabeyimiz gibi Risaleleri derin ve engin  surette anlamaya gayret ederiz, hem de inşaallah marifetullah, muhabbetullah ve lezzet-i ruhaniyelere gark olup Risalelerin tadına varmaya çalışırız. 

    13 Oca 2022 09:27
    YAZARIN SON YAZILARI