Hadis-i şeriflerin işaretine göre tebessüm etmek sadaka yerine geçer. Sadaka, sadakat nişanesidir. Yollardan insanlara eza-cefa veren şeyleri kaldırıp atmak, kovada bulunan sudan ihtiyaç sahibi bir insana su boşaltmak sadakadır… Bütün bunlar mahşerde çok işimize yarayacak, inşaallah ve kurtuluşumuza vesile olacaktır.
Bir soru üzerine bu mesele hakkında bilgi veren M. Fethullah Gülen Hocaefendi şöyle demektedir: “İnşaallah hatalarını lemem (küçük günah) sınırında tutabilenlerin TEVBELERİ, İBADETLERİ ve SÂLİH AMELLERİ onlara ŞEFAATÇİ olacaktır. Cenab-ı Hakk’ın şerefine haysiyetine, ululuğuna ve azametine dokunacak haltlar karıştırmamış kimseler, yer yer sürçmüş olsalar da, eğer hemen toparlanıp ‘Rabbim SANA döndüm!’ diyerek bir kere daha Mevlâ-yı Müteâle yönelirler ise, bu tevbeleri sayesinde kurtulacaklardır. Tevbe onların kurtuluşu için bir vesile sayılacaktır. Evet, ufak tefek kusurları dışında günahların büyüklerinden ve fuhşiyattan kaçınanlar için İstiğfarın kendisi bir ŞEFAATÇİ’dir, Tevbe başlı başına bir ŞEFATÇİ’dir ve yine Dua bambaşka bir ŞEFAATÇİ’dir.
“Daha dünyada iken, büyük günah kirlerinden arınanlar, belki de çok küçük bir iyilikleri sebebiyle bağışlanacaklardır. Nitekim sadedinde olduğumuz hadis-i şerifin zikredildiği yerlerde şöyle bir ilâve mevcuttur. Bir adamın Cehenneme atılması için emir verilir. Adamcağız tam ateşe doğru giderken, bir kuraklık anında SU İKRAM etmiş, olduğu birini görür, onu tanır ve ‘Benim için ŞEFAAT etmeyecek misin?’ der. Kendisinden yardım talep edilen insan ‘Sen kimsin?’ diye sorunca, muhatabı ‘Falan falan gün sana SU içirmemiş miydim?’ cevabını verir. Bu söz üzerine, öbürü de arkadaşını tanır ve Allah katında onun için ŞEFAAT’te bulunur. Böylece, Cehenneme sürüklenmekte olan adam geri çevrilir ve Cennet’e gönderilir.
“Binaenaleyh, yapılan her ibadet ve her iyilik bir ŞEFAATÇİ’dir; NAMAZ bir şefaatçidir, ORUÇ bir şefaatçidir, HAC bir şefaatçidir. Büyük günahlarla ötelere gitmeyenlere bu hayır ve hasenattan bir ya da bir kaçı ŞEFAAT edecektir. Az bir SADAKA şefaatçidir, güzel bir SÖZ şefaatçidir, yoldaki bir eziyeti bertaraf etmek şefaatçidir ve bir hayvana MERHAMET göstermek şefaatçidir. Cenab-ı Hak, kimilerini de bunlardan birisi vasıtasıyla bağışlayacaktır. Âhirette bazılarına İlahî Beyan (Kur’an) bazılarına Hizmet-i Kur’an ve bazılarına da EZAN şefaatçi olacaktır. Kimi anne-babalar Hamale-i KUR’AN olan çocukları sayesinde, kimileri büluğa ermeden vefat etmiş göz nurları vasıtasıyla ve hatta düşük bebekleri vesilesiyle felaha ereceklerdir. (…) İmanlı ölmekle beraber, büyük günahların ağırlıklarını sırtından atamamış kimseler, şayet zikredilen şefaatçilerden hiçbirinin eteklerinden tutamazlarsa, İşte o zaman da ŞEFAAT-I UZMANIN SAHİBİ MÜŞFİK NEBİ (S.A.S.) ALLAH’IN İZNİYLE ‘Şimdi sıra bende!’ diyecek, imanın, Mevla’ya muhabbetin ve kendisiyle irtibatın hürmetine ehl-i kebâire el uzatacaktır.” (Gençlere Pırlanta Ölçüler-12)
M. Fethullah Gülen Hocaefendinin “Şefaat Ya Resulullah!..” başlıklı yazısından bazı bölümler… Bu ümit bahşeden ifadeleri tekrar tekrar okuyup ümitlerimizi şahlandırmalıyız.