Af yasasına muhtaçlar!

Murat Çetin

Murat Çetin

22 Haz 2023 08:46
  • Aslında bu hafta Hulusi Akar, yeni MSB Yaşar Güler, SADAT, Kemalistler, Ulusalcılar ve NATO’cular perspektifinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile TSK Komuta kademesini yazacaktım. Ancak AKP Lideri Erdoğan’ın bir yıldır “Bize fayda sağlamıyor, AKP tabanı istemiyor” gerekçesiyle karşı çıktığı ancak seçim sonrasında jet hızıyla gündeme aldığı  “Af” konusunu yazmak istiyorum.


    Bu arada, başlığı yanlış okumadınız; “Af yasasına muhtaçlar!” Kimler mi?  Elbette AKP iktidarı… “Ne alakası var?” der gibisiniz. Cevabı çok basit; çünkü devlet resmen iflasa gidiyor. “Devletin iflasa gitmesi ile affın ne alakası var?” da diyebilirsiniz. Hem de çok alakası var. Anlatacağım ancak önce çok kritik bir kulis bilgisi vereyim! 


    Aldığım bilgilere göre; “Ekonomistim” diye diye Türk ekonomisini dibe vurmasına neden olan AKP Lideri Erdoğan, artık geçici çözümlerle bu işin yürümeyeceğini bildiği için bir süredir ciddi arayış içindeydi. Seçim öncesinde de Erdoğan, Mehmet Şimşek’i ekonomi patronu yapmak için çok uğraştı ancak Şimşek buna razı olmadı, direndi. Seçim oldu ve kabine açıklandı. Erdoğan’ın dediği oldu ve her nasıl ikna oldu ise Mehmet Şimşek ekonominin patronu oldu. Şimşek’in belirli şartlarda bunu kabul ettiğine ilişkin bilgiler kamuoyuna yansıdı. Mehmet Şimşek aslında 3 Mayıs 2023’te AKP Lideri Erdoğan’ın yeniden seçimleri kazanması halinde ekonominin patronu olmayı kabul etti. Tabi belirli şartlar da ileri sürdü. Nitekim buna ilişkin haberler kamuoyunda yer aldı. 


    3-8 Mayıs 2023 tarihlerinde Mehmet Şimşek kendisine yakın isimlerle adeta Türk ekonomisinin KAZA RAPORU’nu çıkardı. Sonuç; Türkiye ekonomisinin tam anlamıyla dip yaptığıdır. Şimşek soluğu AKP Lideri Erdoğan’ın yanında aldı. “Batmışız” ifadesini kullanmasa da açıklamaları o yönde oldu. “Denize düşen yılana sarılır” sözü hükmünce Erdoğan, “sen ne dersen o alacak” sözünü işte o günlerde verdi. Seçimlerden galip çıkan Erdoğan, planlandığı gibi Şimşek’i tek yetkili olarak ekonominin patronu yaptı. Şimşek’in Erdoğan’dan ilk isteği “seçim öncesi verdiğiniz ekonomik vaatleri iki aşamalı uygulayalım” oldu. Erdoğan buna karşı çıktı, seçim öncesinde özellikle maaş artışı oranlarının gerçekleşmesini istedi ve Katar, Suudi Arabistan ve BAE’lerinden Kurban Bayramı sonrasında gelecek 7-8 milyar dolar ile Temmuz 2023 asgari ücret, memur ve emekli maaş artışlarının karşılanabileceğini söyledi. Şimşek ise ekonominin bir yıl içinde düzlüğe çıkabilmesi için en az 35-40 milyar dolara gerek olduğunu ve bunun için de tek çarenin sıcak para yerine yabancı yatırımın Türkiye’ye gelmesi gerektiğini ifade etti. Aynı toplantıda Erdoğan ve Şimşek, Katar, BAE ve Suudi Arabistan’ın yapacağı yatırımın ancak 10 milyar dolarla sınırlı kalacağını da gördü. Tek çare BATI bloğunun yani Avrupa ve Amerika kadar Japonya, Güney Kore ve diğer ülkelerin Türkiye’ye yatırım yapmasının önünü açmak zorunluluğu olduğu görülür. Bu ayın başlarında yapılan bir başka toplantıda ise yabancı yatırımcının Türkiye’ye gelebilmesi için Türkiye’nin demokrasi, insan hakları ve özgürlükler açısından düşen kredi notunun yükseltilmesine ve bunun için ilk adım olarak bir AF YASASI çıkartılmasına karar verildi. Gerekçe ise zaten hazırdı; Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü kuruluş yıldönümü. 


    Zira af yasası, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde neredeyse gelenekleşmiş bir durum. TBMM’nin kurulduğu Nisan 1920’den bu yana 52 farklı af kanunu (öğrenci affı, basın affı, orman kanunu affı vb.) ve 7 genel af kanunu Meclis’te kabul edildi. Türkiye’de genel af kanunları 7 Ocak 1922, 26 Aralık 1923, 26 Ekim 1933 (Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 10’ncu yılı nedeniyle), 14 Temmuz 1950 (DP’nin iktidara gelmesiyle), 26 Ekim 1960 (27 Mayıs ihtilal hükümeti kararıyla), 23 Şubat 1963, 3 Ağustos 1966, 15 Mayıs 1969, 15 Mayıs 1974 (Cumhuriyetin 50’nci yılı adına) tarihlerinde çıkartıldı. 22 Aralık 2000’de TBMM’de kabul edilen Şartlı Salıverme ve Erteleme Yasası (eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit’in önerisi nedeniyle Rahşan Affı olarak tanımlandı) sonrasında cezaevlerinden 23 bin tutuklu tahliye edildi. Anayasa Mahkemesi’nin af yasası kapsamını genişletmesiyle tahliye olanların sayısı 45 bini buldu. Bu yasa bir anlamda genel affa dönüştü.  


    15 Temmuz 2016 darbe olayı ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında 38 bin mahkum cezaevlerinden tahliye edildi. OHAL’de çıkartılan infaz düzenlemesi ile 15 Temmuz darbe olayı sonrasında yapılacak geniş tutuklamalar için bir anlamda cezaevlerinde yer açıldı.  Nitekim dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 5 Temmuz 2022’de verdiği bilgiye göre 15 Temmuz 2016’dan 20 Haziran 2022’ye kadar Gülenist oldukları gerekçesiyle 332 bin 884 kişi gözaltına alındı. 101 bin kişi tutuklandı ve 104 bin şahıs hakkında adli kontrol kararı uygulandı. Gülenist oldukları gerekçesiyle cezaevlerine hala 19 bin 252 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Soylu’nun verdiği bilgilere göre 24 bin kişi de Gülenist olduğu gerekçesiyle aranıyor. 


    Yine bir başka düzenleme ile Nisan 2020’de Koronavirüs salgını gerekçe gösterilerek bazı suçlarda infaz indirimi ve denetimli serbestlik süresinin geçici olarak 3 yıla çıkarılmasını öngören yasa TBMM’de kabul edildi. Yasa ile birlikte kapalı ve açık ceza evlerinden 90 bin kişi tahliye edildi. Af yasasına göre; terör, cinayet, uyuşturucu, kadına şiddet ve cinsel suçlar haricinde, cezanın yarısı oranında infaz uygulandı. MHP’nin ısrarı ile organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı gibi isimler Nisan 2020’da tahliye edilirken basın, düşünce ve siyasi suçlu durumunda olan kişiler tahliye edilmedi. Adalet Bakanlığı verilerine göre; Türkiye'de açık, kapalı, kadın ve çocuk cezaevi olmak üzere 384 cezaevi var. Cezaevlerinin kapasitesi ise 271 bin 823 kişilik. Ancak cezaevlerinde bu kapasitenin üzerinde yani tam 314 bin 502 kişi tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerden 405’nin doktora, 2 bin 190’nın yüksek lisans yaptığını ve 26 bin 592 tutuklu ve hükümlünün de üniversite mezunu. Çok ilginç bir ayrıntı değil mi? Okumuş insanları cezaevine gönderen bir iktidar ve lideri! 


    Ancak gelinen noktada şundan eminiz ki; AKP iktidarı Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü kuruluş yıldönümü gerekçesi ile 29 Ekim 2023 Cumhuriyet Bayramı öncesinde bir AF yasası çıkaracak. Zira yabancı paranın kendisini Türkiye’de güvende hissetmesi için buna mecburlar. 


    TBMM kulislerine göre ise; AKP ve MHP iki aşamalı bir taslak üzerinde çalışıyor. A taslağında affın “genel af”,  B taslağında ise affın “kısmı af” olarak düzenlenmesine ilişkin yasal çalışmalar yer alıyor. Kısmi af yasası taslağında adli suçlarda infaz süresini yüzde 50’nin altına düşürme planlanıyor. Af taslağında ev hapsi infazının daha etkili kullanılması da yer alıyor. Ayrıca adli tutukluların kapalı cezaevi yerine açık cezaevlerine nakledilmesi ve  (Denetimli serbestlik süresi 3 yıl olarak uygulanabiliyor. 3 yıllık sürenin kapsamının genişletilmesi kadar sürenin 4 ile 5 yıla kadar çıkartılması da yer alıyor) denetimli serbestlik süresini uzatma da temel olarak değerlendiriliyor. Cinsel suçlar ve kasten öldürme suçları başta olmak üzere kasıtlı suçların tamamını da af taslağı içerisinde değerlendiriliyor. Uyuşturucu ticareti yapan hükümlülerin affedilmesi kapsam dışında tutuluyor. Siyasi suçlular da kapsam dışında tutulan bir başka grup. Siyasal suç; devletin siyasal menfaatine saldırı teşkil eden bir suç olarak tanımlanıyor. AKP Gülenistleri, Selahattin Demirtaş başta olmak üzere tutuklu durumdaki HDP’lileri ve iş insanı Osman Kavala gibi isimleri siyasi suçlu olarak görüyor. Ancak Erdoğan ve AKP’nin de bildiği bir gerçek var ki SİYASİ TUTUKLULARI kapsamayacak bir AF yasası, BATI’da karşılık bulmaz ve yabancı yatırımcı çekmez. Bakalım Erdoğan bu kritik eşiği nasıl bir formülle aşmaya çalışacak!

    22 Haz 2023 08:46
    YAZARIN SON YAZILARI