Tevbe ve Beraatimiz

Mehmet Ali Şengül

Mehmet Ali Şengül

27 Mar 2021 20:58
  • Tevbe pişmanlıktır, nedamettir, günahlardan rücu edip dönmektir. Allah’ın yasakladığı, menettiği, haram kıldığı şeylerden, güzel ve hayırlı helal şeylere avdettir. Tevbe; iman edip Allah’a söz verenlerin ilk menzilidir. Allah’a kavuşmanın, dostlara ulaşmanın, maddi manevi kirlerden, günahlardan arınmanın birinci adımı ve Rahmet kapısının tokmağına dokunmaktır. Tevbe; şeytanı sevindiren günahtan, rahmeti tebessüme getiren sevaba, isyandan itaate dönmenin adıdır.
         
    Tevbe, günahın her türlüsünü, gizlisini açığını, küçüğünü büyüğünü, hayalde niyette bulunanı, gözde, kulakta, dilde, ağızda şehvet, şöhret gurur ve kibirde olan hepsini terk etmek, nedamet duymaktır. İradi olarak bir daha onlara dönmemeye söz vermek ve kime söz verdiğinin şuurunda olarak hareket etmektir. İnsanların hak ve hukukunu ilgilendiriyorsa, haklarını ödemek ve helallik istemektir.
        
    Merhameti sonsuz Allah (c.c.) kulunu affetmek, müracaatlarını kabul etmek için insana hayatının sonuna kadar tevbe kapılarını açık tutmuştur. Yoldan bir engeli almayı, yetimin başını okşamayı, anne-babaya itaati, namazı, orucu, zekat ve sadakayı değerlendirebileceği gibi, Mevlid Kandili, Regaib Kandili, Miraç, Beraat gecelerini, Ramazan-ı şerifi ve bin aydan daha hayırlı Kadir gecesini, bayramları ve hayvanlara iyilik yapmaya kadar binlerce ameli günahlarımızın affına vesile yapmıştır.
        
    İman, ibadet, emir ve yasaklara saygılı olmak kaydıyla, kimsenin görmediği gecelerde, cehennemi söndürecek cennet ırmakları kadar kıymetli gözyaşlarıyla halini Rabbine arz etmek, helal yollarla çoluk çocuğunun rızkını kazanmakta ibadettir, affa vesiledir. 
          
    Ama şunu da unutmamak lazımdır ki; nerede ne zaman, ne şekilde ölüm yakamızı tutacak belli olmadığı için, Peygamberimiz (s.a.v) “Accilû bi's-salâti kable'l-fevt. Accilû bi't-tevbeti kable'l-mevt” “Vakit geçmeden namazı kılmakta, ölüm gelmeden tövbe etmekte acele edin” (Münâvî, Feyzü’l-kadîr) buyurdukları gibi, bizler de bu mevzuda hassas olup titiz davranarak, acele edip, idraki ile şereflenme imkânı bulduğumuz mübarek beraat kandilini vesile yapıp, her türlü gıybetten, su-i zandan, dedi kodularlar uzak durup bu mübarek geceyi affımıza vesile yapıp değerlendirmeliyiz. 
          
    Beraat, bereketli, manen verimli feyizli ve kutlu bir gecedir. İyi değerlendirildiği takdirde günahlardan arınma, suçlardan bağışlanma şansı vardır. 
          
    Halis bir niyetle, samimi bir şekilde Allah’a teveccüh edip Allah’ın sonsuz lütufları ve nimetleri karşısında, şükürle mukabelede bulunmak suretiyle fırsatları kaçırmamak lazım. 
          
    Evet tek tek Allah’a teveccüh güzel bir şeydir. Kulu Allah’a (c.c.) yaklaştırır ama, günahlardan şahs-ı manevi olarak tevbe etmek esastır. Yani başkalarına da hakikatleri anlatmak, hakikatlerden haberdar etmektir. Cenab-ı Hak “Ey iman edenler! Hepiniz toptan Allah’a tevbe ediniz. Umulur ki, felah bulursunuz’’ (Nur Suresi -31)
         
    Zümer Suresi 53. Ayette Cenab-ı Hak; De ki; “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmekte ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O Ğafur ve Rahimdir. (Çok affedicidir. Merhamet ve ihsanı fazladır),
         
    Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun, O’na itaat edin. Yoksa yardım göremezsiniz’ buyuruyor. (Zümer Suresi -54)
         
    Peygamber efendimize (s.a.v) sordular; “Tevbe’nin alameti nedir?” Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki; “Pişmanlıktır, nedamettir.” 

    Enes bin Malik, (ra) Peygamber efendimizden rivayet ediyor “Allah’ın en çok sevdiği kimse, tevbe eden gençtir.” buyurdular. (Suyuti 2-151)
          
    Her yönü ile bereket dolu olan, günahların affına vesile bulunan bu mübarek geceyi değerlendirmek, her mü’minin vazifesi olmalı, bu fırsatı kaçırmamalıdır. Zira gelecek yıl Beraat gecesine kavuşup kavuşmayacağı belli değildir.                                                        
    Allah, akla kapıyı açıp iradeyi insanın elinden almamıştır. Melekî ve hayvânî duygularla mücehhez kılınan insan, bu dünyada imtihana tabi tutulmaktadır. Bu imtihanı başarmak, mânânın maddeye galebesi, iman’ın, ahlak’ın ve fazilet’in, nefs-i emareye galebesine bağlıdır. 
          
    Bugün maalesef büyük çoğunluk dünyayı, nefsin arzularını, ahirete, Allah’ın rızasına tercih etmekte, nefsin kölesi, şeytanın esiri olmaktadır. 
            
    Dünyada insanoğlunun istifade ettiği maddi manevi paha biçilmez değerde olan nimetler, meccanen verildiği halde, onları ikram edenin hatırlanmaması, hakiki nimet ve mülk sahibi Allah’a karşı nankörce bir muameledir. Buna rağmen Allah kulunu affetmek için büyük fırsatlar tanıdığını görmekteyiz.
          
    Bu fırsatlardan biriside Şaban ayının on beşinci gecesi olan ‘BERAAT GECESİ’ dir. Bu gece hür olmanın, vicdanen mutluluğa ermenin, günah tuzaklarından kurtulmanın vesilesidir. 
          
    ‘Ey iman edenler! Allah’ın hukukunu gözetin, O’nun hukukunu ihlal etmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda mücahede edin ki, korktuğunuzdan kurtulup umduğunuza kavuşasınız.’ (Maide Suresi -35)
          
    Bu gece Allah’a yaklaşmanın, maddi manevi gusül abdesti almanın, günahlardan haramlardan kurtulmanın güzel bir vesilesidir. Bugün ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde, mü’minler mağdur, mazlum, zillet ve sefalet içinde yaşamaktadırlar. Bu geceyi ve müstakbel Ramzan-ı şerifi iyi değerlendirmek, dünya huzuruna ve mutluluğuna katkıda bulunmak adına büyük bir fırsattır.
           
    Bu fırsatı değerlendirerek hayatımıza bir yön ve istikamet vermenin, nefsimizin, neslimizin, ehli iman ve insanlığın kurtuluşu adına kapıyı zorlamanın en güzel vaktidir beraat gecesi. Bu kapının açılması için evvela samimi bir niyet, sonra ciddi bir nedamet, sonra da salih amel ve sadakat gerekir.
           
    Halis bir niyetle küçük bir amel, affımızın vesilesi olabilir. Mesela; halimizi Allah’a arz ederken dökülen bir damla gözyaşımız, namazımızı şuurla kılmamız, bizi rahmetiyle kucaklayacak olan Ramazan ayında oruç tutmamız, o mübarek ayın müjdesi olan beraat gecesinde Allah’a söz vermemiz, bir yetimin başını okşamamız, kalbini kırdığımız bir insandan helallik dilememiz, küçükte olsa iyilikleri benimsememiz, günahları da küçük görmememiz, bir hayvanı doyurmamız, kötülüğü iyilikle savmamız, anne baba ve büyüklerimizin dualarını almamız, kim bilir  bir çiçeğe su vermemiz bile kurtuluşumuzun vesilesi olabilir. 
          
     Allah’ın, hangi amelimizle bizi bağışlayacağını bilemiyoruz. Harun Reşit’in hanımı Arafat’a su götürmüş ama, affı ve bağışlanması Ezan’a olan saygısından olmuştur.
           
    Allah, üç şeyi üç şeyle gizlemiştir. Rızasını taat’te, gadabını isyanda, veli kulunu da kulları arasında.
           
    Bu gece dünya ve ahiret nizamının muhtevası bulunan Allah kelamı Kur’an-ı Azimüşşan, Levh-i Mahfuzdan dünya semasına indirilmeye başlanmıştır. Hazreti Ali Radıyallahü anh anlatıyor: İnsanlığın iftihar tablosu Hazreti Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem: Şaban’ın on beşinci gecesi namaz kılın, gündüzü de oruç tutun. Çünkü; o gün güneşin batışıyla rahmet kapıları açılır. ‘Bana istiğfar eden yok mu mağfiret etsem, benden rızık isteyen yok mu rızık versem, belaya maruz kalan yok mu afiyet versem?... ve bu hal fecrin sökmesine kadar devam eder.(ibn-i Mace ‘İkame 191’) 
          
    Allah’ım bu gece hürmetine, Senden imanı kâmil, ameli sâlih, hâlis bir niyet, vefâ ve sadâkat istiyor, rahmet ve mağfiretinle muamele etmeni diliyorum. Alemi İslam’ın içinde bulunduğu zilletten, sefaletten kurtulmalarını, İslamî şuurla mücehhez hale gelmelerini, dünya ve ahiret saadeti ve mutluğuna kavuşmalarını senin sonsuz rahmetinden dileniyorum.    
         
    Allah’ım, Sana düşman olanları, dinine tuzak kuranları, memleket ve milletimizin huzurunu bozmak isteyenleri Sana havale ediyor, liyakâtları olanların, sinelerini açmanı, gönüllerini iman, iz’an, huzur ve itminan ile doldurmanı ve hidayetlerini diliyoruz.
         
    Allah’ım, dünyanın her yerinde insanlığın saadeti ve mutluluğu adına, her türlü sıkıntı ve zorluklara katlanarak gece gündüz koşturan, hizmet veren ehl-i iman kardeşlerimize inayet eyle, emeklerini zayi etme, her türlü maddi manevi hastalıklar içinde kıvranan kardeşlerimize acil şifalar lütfeyle, ölmüşlerimize de rahmet eyle, dünya ahirette bizi utandıracak, mahcup edecek ayıplardan, günahlardan bu gece hürmetine bizleri arındır Ya Rabbel Alemin. 
       
    Bu vesileyle ehli imanın mübarek beraat kandilinin hayırlara vesile olmasını, maddi manevi sıkıntılar içinde bulunan bütün kardeşlerimizin necatını, halis niyetle yapılan bütün duaların kabulünü, aynı zamanda; Cenab-ı Hak’tan herkesi saadet-i dâreyn ile mükâfatlandırmasını diler ve dua bekleriz. Geceniz hayırlı, ömrünüz bin bereketli olsun.

    Mehmet Ali ŞENGÜL        
    27 Mar 2021 20:58
    YAZARIN SON YAZILARI