Huzurun Kaynağı

Mehmet Ali Şengül

Mehmet Ali Şengül

18 Kas 2020 11:31
  • Huzurun kaynağı Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyandır. Rehberi ise, kainatın yaratılış vesilesi, Nebiler sultanı Efendimiz(sav) dir. Hayatın bütün ünitelerinde  huzurun tesisi, Efendimizin (sav) gerçek manada tanınmasına, Kelam-ı  Ezeli olan Kur’an-ın anlaşılması ve onun ahlakıyla ahlaklanılmasına bağlıdır.  Çünkü, O’nun (sav) hayatının merkezinde Kur’an-ı Azımüşşan vardır.  Kur’an-ı Kerim ise, Allah kelamıdır. Cibril-i Eminle, Emniyet insanı Hz.  Muhammed’e (sav) emanet edilmiştir. 

    Efendimizin(sav) hayatının gayesi, birinci derecede Rabbül Alemini hoşnut  etmek, emir ve yasakları doğrultusunda yaşamak, sonra ahseni takvim  sırrına mazhar yaratılan, harika sanatlarla donatılan insanı, layık olduğu  makama yüceltmek ve yükseltmek, esfeli safiline düşmesine engel  olmaktır. 

    Efendimiz(sav) dünya hayatını, bir yolcunun dinlenmek üzere bir ağaç  gölgesinde istirahat etmesine benzetmekte, “ Ben yolum üzerinde bulunan  dünya ağacının gölgesinde dinlenen ve yoluna devam edecek bir  yolcuyum” buyurup, ölümle sona erecek bu geçici dünya hayatını kalbine  koymadan, ahiret hayatına hazırlanılması gerektiğine dikkatleri çekmiştir. Efendimiz(sav) başta olmak üzere, bütün peygamberlerin  (aleyhimüsselam) insanların dünya ve ahiret saadetini kazanabilmeleri  adına, Allah’ın özel dananımda yaratıp model yaptığı, müşterek temsilde  bulundukları bazı vasıfları vardır. 

    Birinci vasıfları SIDK tır. Peygamberler, kalplerini Allah’a kilitleyen, rızası  istikametinde hayatlarını tanzim eden, doğruluğu mutlak manada yaşayan  insanlardır. Onlar, hilafı vaki hiç bir beyanda bulunmamışlardır. Yanlış bir iş yapmamışlardır. 

    Bir diğer vasıfları, EMANET’ tir. Emanet, EMİN olana emanet edilir. En emin  insanlar peygamberlerdir. Allah, belli dönemlerde istikametini kaybetmiş kullarını doğruya yönlendirmek için gönderdiği mesajlarını Emin olan  peygamberlere göndermiştir. En son hükmü kıyamete kadar devam edecek  olan islam dinini de, Emniyet insanı Hz. Ahmedi, Mahmud’u,  Muhammed,Mustafa’ya emanet etmiştir. Efendimiz de (sav) bu emaneti,  ümmetinden emin olanlara emanet ederek ruhunun ufkuna yürümüştür. Allah’ın bir ismi de Mü’min’dir. Neden Allah’a Mü’min denir? Çünkü O,  güven kaynağıdır. İnanan insanlara da Mü’min denir. Öyleyse müslümanlar  güvenilir insan olmalıdır. Kimseyi aldatmamalı, yalan beyanda  bulunmamalıdır. Kur’an talebeleri yalanın en küçüğüne bile tenezzül  etmemeli, dilini yalana alıştırmamalıdır. Ya doğru konuşmalı veya sükut  etmelidir. Çünkü o, hakkın şahidi, emniyetin temsilcisidir. Allah’a inanan  Mü’min, Hakimler Hakimi Allah huzurunda zerre kadar hayır ve şerden  hesaba çekileceği güne ve ahirete de inanır. 

    Bu emanet dün bizden evvel dünyaya gelen ecdadımızın omuzunda idi, bu  günde bizim omuzumuzda. Yarın da hayrul halef nesillerimize emanet edip  dünyaya veda edeceğiz. Allah’ın lütfettiği fırsatları iyi değerlendirip, bu  emanetin hakkını verirsek, arkamızdan hayırla yadedilen insanlar oluruz.  Yoksa, bize enkaz bırakıp gittiniz der beddua ederler,Rabbim korusun. Üçüncü sıfatları ise, TEBLİĞ’dir. Yani “ Emr-i bil-maruf nehy-i ani’l-münker” dir. Bizim dünyaya gönderilişimizdeki gaye, insanlar küfür ve dalalette  boğulup gitmesinler, onlar da hakkı bulsun, ebedi hayatlarını kurtarsınlar.  Onun için Efendimiz (sav) “ Allah’ı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin,  sizden hoşnut ve razı olsun” buyurmuşlardır. Nesillerin sokaktan  kurtulmaları, şeytan ve nefislerine esir olmamaları buna bağlıdır. Allah, önemine binaen, bütün peygamberleri bu vazife için göndermiştir.  Tebliğ, normal dönemlerde farzı kifaye olsada, bugün ihmalden dolayı her  mü’mine farzdır. Bu vazife, anarşi, terör ve zulme en büyük engellerden  birisidir. Emniyet ve şefkat kahramanlarının imandan ve amelden sonra en  önemli vazife ve sorumluluklarından birisi budur, hakikatlere tercüman olmaktır. 

    “ Al-i imran suresi 104. ayette Cenab-ı Hak, “ Ey mü’minler! İçinizden hayra  çağıran, iyilikleri yapıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte  selamet ve felahı bulanlar bunlar olacaktır.” buyurmaktadır. Bir diğeri FETANET’tir. Fetanet, akılla aklı aşmadır. Ruh, kalb,his ve letaifi  beraber ele alıp değerlendirmedir. 

    Bir diğeri de İSMET’tir. Allah peygamberleri korumuştur. Onlar  günahsızdırlar. Allah onlara günah işleme fırsatı vermemiştir. Onlar  günahtan masumdurlar, korunmuşlardır. Ehl-i iman olarak bizler de  günahlara karşı kendimizi koruma altına almak zorundayız. Yalandan,  gıybetten, haram ve günahlardan, zulümden, kin ve nefretten uzak  durmalıyız. Kan dökmekten, fitne fesat çıkartmaktan, yakıp yıkmaktan  uzak, ıslahçılar olmalı, şefkat, merhamet ve güven insanları olmalıyız.  Mü’minler olarak imanımızın gücünü kullanmalı ve bütün gayretlerimizi  sarfederek, bu sıfatlarla şereflenmeye gayret göstermeliyiz. 

    18 Kas 2020 11:31
    YAZARIN SON YAZILARI