Maç bitti; Rahip 1 - Halife 0

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

15 Eki 2018 16:48
  • Türkiye'de iktidarı ellerinde bulunduranların siyasi özgül ağırlıkları sıfır olsa da, kitaplarda kötüye örnek olmaları açısından hareket tarzları ile alakalı teoriler geliştirilebilir. Bir tanesi şu: Neyi çok konuşuyor, neye bağırıp çağırıyorlarsa, perde arkasında başka işler dönüyor ve bir süre sonra gücün önünde diz çökmek kaçınılmaz hale geliyor. İsrail'e dayılanma da aynı, ABD'ye diklenme de! Avrupa ile ne yaptıkları belli değil...Din konusunda da atıp-savurup, “İtimadımız Allaha'dır!” deseler de inanmayın.Trump ve Dolar korkusu akıllarını başlarından almış durumda.

    15 Temmuz, Sahte Darbe girişiminden beri, bir Rahib Brunson Meselesi almış başını gitmişti. Hadiseyi hukuki mecrasından çıkarıp, “Haçlılara karşı  Modern Selahaddin!” tiyatrosuna çeviren kıt akıllıların şu hallerine bakın. Son ABD gezisinde, bizim Türk Heyeti'nin kulakları biraz fazla çekilmiş olmalı ki, Sayın Başkan'ın yol yorgunluğu geçmeden, Rahib'in tahliyesi karara bağlandı. 

    İşin kötü tarafı, yazar-çizer takımının geleceğe ait kehanetlerini de ucuza düşürdüler. Bu satırların yazarının asıl ilgilendiği konulardan birisi bu. Malum, “Yıkılası hanede evlad u iyal var!” ABD, Rahib Brunson meselesinde ağırlığını koymaya başladığında, “Burası Muz Cumhuriyeti değil! Vermeyiz de, vermeyiz!” diye dellenenler için “Verecekler. Sadece direniyor görünüyorlar!” diye yazmıştım. İçimden “Ben demiştim!” diye sevinmek bile gelmiyor. Aynı şekilde, bir kaç ay sonra, bu siyasi rüşvetin, bizimkilerin beklediği sonuçları vermeyeceğini gördüğümüzde de bir sevinç yaşamayacağız. Dolar düşmeyecek ve Türkiye ABD'den istediklerini alamayacak ama “Biz talep ettik, vermediler!” deyip, ABD düşmanlığı ile seçim meydanlarında nutuk atacaklar. 

    Rahib Brunson'un, ABD'deki yarı dönem Kasım Seçimlerinden önce, salınacağı zaten kesin idi. Amerikalı Cumhuriyetçilerin, dini seçmen tabanları, en az bizdeki iktidar partisi kadar tutucu ve ısrarlı. Trump, 2016 Başkanlık seçimlerinde dindar seçmenleri hangi gerekçeler ile razı ettiyse, çok kritik olduğu bilinen, soğuk Kasım günlerinde bu vaadlerini sürdürmek zorunda. Demokratlar, “Ya hu, bu gırtlağına kadar gayr ı ahlakiliğe batmış Trump'a nasıl oy vereceksiniz?” diye sorunca, “Hangimiz masumuz ki. Gelin dua edelim. Amen!” diye karşılık veriyorlardı. 

    Zaten zengin, Cumhuriyetçi seçmenler için, ekonomik beklenti ve tatminlerden daha ziyade, Kıyamet Senaryolarının ateşine benzin dökmek daha heyecanlı. Türkiye'de, Brunson'u büyük pazarlıklar için ellerinde tuttukları izlenimi veren kağıttan kaplanlar bir kez daha yanıldı. Siyasi mahkumları elinde tutmak veya salmak devletler için ciddi bir prestij ve onur meselesi. Türkiye, kendi başına onurlu bir devlet olma hususiliğini çoktan kaybetti. ABD, yine, dikta bir idarenin elinden kendi vatandaşını, tereyağından kıl çekme rahatlı içinde kurtararak gücünü dünyaya göstermiş oldu.

    Bu ABD ziyaretlerinin bir sihri var. Oraya bir gidip gelenin bütün kimyası bozuluyor. Biz öyle, bilim-kurgu saçmalıklarıyla meşgul olanlardan değiliz. Uluslararası işlerin, çıkar ilişkisinin ötesinde bir dilinin olduğunu zannetmiyoruz. Dolar'ın çarptığı Türk Heyeti, Beyaz Saray'da alternatif tıp, muska ya da terapi türünden her türlü iksiri denemiş, belli. Evrak çantaları içinde, iki önemli ödev ile döndüler: Rahib Brunson'un tahliyesi ve ekonomik can simidi, McKinsey.

    İleride “Rahib Brunson Meselesi” deyip, gülüp geçeceğimiz, bu tiyatro iflas etmiş bir devletin, çalışmayan kurumlarını izah etmekte kullanılacak. Siyaset, hukuk, medya ve meseleyi olduğundan farklı gösteren düşünce ve fikir adamları bu ayıbı örtmeye güç yetiremeyecekler. 

    Bizim tuzumuz ne kadar kuru ise, Saray Beslemeleri bir o kadar gam ve kederden ölmek üzereler. Gerçi, onların bu mennuniyetsizlikleri, Başkan'ın uçağına binecek kadar kısa metrajlı olur ama, öyle de olsa, yine de üzgünler. Kendi aralarında gönülden inandıkları Başkan-Halife, nasıl olur da “Eline vurunca lokmasını al! Acziyet ve beceriksizliğine düşer.” diye dedikodu ediyorlarmış! Halife'nin önündeki daha büyük meseleler ne olacak? Müslümanların birleşmesi, Filistin Meselesi ve daha bir çok ütopik proje bir kaç asır daha beklemek zorunda...

    Acelemiz yok. Türkiye'de, yaptıkları işten çok, kaldırdıkları toz ile gündem dolduranların bir gün cascavlak ortada kalacaklarından şüphe etmiyoruz. Epey zamandır, boşa koysalar dolmuyor, doluya koysalar almıyor. “Biz sözümüzde durduk, gönderdik! Onlar göndermiyor!” diye de kendilerine acındırıyorlar. Gücünüz ve nefesiniz yetiyorsa, istedikleriniz verilinceye kadar elinizde haksız tuttuğunuz Brunson'u bırakmasaydınız, be akılsızlar. 

    Türkiye kamuoyu için, günlük tüketilen çerez ihtiyacı kadar geçici olan Rahib Brunson Meselesi, bir daha açılmamak üzere kapandı. Zaten o da, ülkesine döndü. Türkiye'de, hukuk, savcı, avukat, gayr ı ahlaki siyaset, çürümüş bir demokrasi, Saray'a bağlı iflasın eşiğide bürokratik bir işleyiş bırakarak...Ne kötü bir durum. Suçlu diye içeriye atıp, elini kolunu bağladığınız birisi, Saray'ın surlarında ancak bu kadar büyük gedikler açabilirdi...

    Ta baştan beri, adayınızın Hilafet Şartlarına haiz olmadığını zaten söylemiştik! Maç bitti skoru saklayın!

    Kadir Gürcan

    15 Eki 2018 16:48
    YAZARIN SON YAZILARI