Lokal İtibarları bile yok!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

27 Nis 2020 10:22
  • Salgın günlerinde, devlet başkanlarının gündemleri de değişti. Hal ve tavırlarından, işi ne kadar ciddiye aldıklarını okumak mümkün. Hadiseyi ağırdan alıp, kendi haline bırakarak geçmesini bekleyenler geç kalmış olmanın kendilerine seçim faturası olarak döneceğinden endişeliler. Şimdi burunlarından soluyorlarsa, işte sebebi bu geç kalmışlık. Vaziyeti toparlamanın maliyeti ağır oldu. Buna intikal problemi deniyor. Hani o, tren geçtikten sonra, kaçmaya başlayan bir 'tür' ile izah edilen mantıki zaaf. 

    Demokratik işleyiş ile barışık olan idareler genel olarak krizi iyi yönettiler. Virüse karşı alınan erken tedbirler semeresini vermeye başladı. Normale dönmeleri, despot ve diktaya mahkum ülkelerden değil, demokrasiye alışmış idarelerden duymamız gayet normal. Almanya'nın bir çok meselede olduğu gibi, ta başından itibaren, virüse karşı aldığı soğukkanlı tavır dikkat çekiciydi. Almanya'daki son kamuoyu araştırmaları, iktidar olmanın dezavantajlarını taşıyan Merkel'e olan güven endeksinin yükseldiğini söylüyor. Vatandaş çalışan başkandan anlıyor!

    ABD'nin başına gelen en büyük felaketlerden sayılan Başkan Trump'ın, saplantılarının tesirinden ancak iki ay sonra kurtulabilmesi Amerikan halkına can kaybı ve ekonomik kriz olarak döndü. Haber kaynakları, salgının patlama riski ile alakalı olarak Beyaz Saray'ın Şubat Ayı itibariyle haberdar edildiğini konuşuyorlar. Başkan Trump, paranoyalarından dolayı bu uyarıları, Kasım Ayı'nda yapılacak Başkanlık Seçimi için üretilmiş komplo girişimleri olarak anlamış. 

    Başkent Washington'da günlük yapılan basın bilgilendirme toplantılarına katılan Başkan Trump, Sağlık Bakanı'nın arkasında durmaktan oldukça rahatsız. Toplantı sonrasında muhatap olduğu soruları savuşturmakta çok zorlanıyor. Neyse ki, büyük ülkelerde ülke menfaatleri, zihni zaaflardan kurtulamayan başkanların merhametine bırakılmış değil. Sistem onları arkalarından itiyor. 

    Muhafazakarlık ile bağnazlığı birbirine karıştıran Cumhuriyetçi kesimin alışılmış refleksleri Trump'ın her tarafından dökülüyor. ABD'de virüsten ölenlerin büyük çoğunluğu, Trump'a oy veren yaş aralığındaki insanlar. Şimdi, o seçmenlerden bir çoğu, 2016 seçimlerinde büyük bir hata yaptıklarını düşünmeye başlamışlar. Bağımsız medya kuruluşlarının saatlik paylaştığı vaka raporları, Başkan Trump'ın şahsi kaprislerini dinlemiyor. Ortalık karışık olduğu için an itibariyle maliyet raporu ortaya dökülmüş değil. Herkes virüs ile yayılan çöküntü ve ümitsizlik bulutunun dağılmasını bekliyor. 

    2016 seçim vaadlerinden hiçbirisini gerçekleştiremeyen Başkan Trump'ın elindeki en iyi koz ekonomi idi. Hatta, “Ben gidersem ekonomi çöker, ona göre!” diye de narsizmini tatmin ediyordu. Amerika, Trump felaketi ile uğraşırken, bir de tarihinin sayılı ekonomik belirsizliği ile karşı karşıya kaldı.

    Türkiye bir çok trajedi gibi virüsü de ağır kayıplar vererek atlatmaya çalışıyor. Demir perde ülkelerinde olduğu gibi, bilgi ve belge gizleyerek gerçek rakamları gözlerden kaçırmak birinci öncelik. Her gün birbiri ile çelişen yalan haberlerin, hadisenin ülkeye keseceği ağır faturayı değiştirme şansı olmayacak. Ekonomik çatırtılar, muhtemel bir çöküşün gizlenemez işaretleri gibi. Saray ve hükümete hakim olan panik havası dağıtılamıyor. Gelişmiş ülkelerin gün ve hafta hesabı ile aşmaya çalıştıkları kriz için bizim devletliler Ramazan sonrasına gün veriyorlar. Saray, virüs için verdiği üç haftalık vaadi çoktan unutmuş görünüyor. Ramazandan sonra da, “İki Bayram arasında virüs tedavisi mi olur? Okullar açılana kadar üzerimize gelmeyin!” diyecek haklı sebepler de bulurlar. 

    Cumhurbaşkanı'nın sesindeki titremeleri kamufle etmek, yine çaresiz Saray medyasına düştü. Bilmem farkettiniz mi, son bir kaç yıldır Cumhurbaşkanı'nın dünya liderliği yakıştırmaları pek gündeme gelmiyor. Anlaşılan ondan umutlarını kestiler. Ortadoğu'daki lokal bir liderliğe tav olmuş durumdalar. Son zamanlarda Cumhurbaşkanı için buldukları isim “Ortadoğu'nun kurtarıcısı!”. Hani o, “Küllerinden yeniden var olmak!” diye bir klişe var ya! Güya meseleyi ona bağlayacaklar. Halbuki önlerine altından kalkılmaz bir enkaz yığılıyor!

    Petrol fiyatlarının tarihi düşüş yaşadığı günlerde benzine günlük zam yapan, dolar ile baş edemeyen, bütün gizleme ve karartmalara rağmen can kaybında dünya genelinde ilk üçe giren ve normale dönüş ile alakalı en küçük bir öngörüsü olmayan Saray'ın bu hali ile ütopyaları taşıyacak morali var mı? Kış gününde başına güneş geçmek bu olsa gerek. 

    Şu krizlerden bir kurtulun da liderlik meselesini sonra tekrar konuşuruz. Ayrıca, petrolü yok parasına dünyaya pazarlayan Ortadoğu ülkelerinin, Türkiye'ye zırnık koklatmamalarını, Ortadoğu'nun Kurtarıcısı (!) Başkanınız için ne düşündükleri ile alakalı bir ölçü olarak alabilirsiniz. 

    Saray, himmet, sadaka, zekat, kefen parası, borsa spekülasyonları, karşılıksız bonolar, devlet ve hazine arazileri gibi ikinci el piyasalarda geziyor. Ortadoğu'nun alım gücü yüksek pazarında itibar yakalama şansı hiç mi hiç yok. 

    Yanlış anlamayın! Merakımdan soruyorum; “Ortadoğu'yu neden kurtaracaksınız!” Müstebit ve diktatörlerden mi? Ne için? Yenisi ile değiştirmek için mi?

    Kadir Gürcan

    27 Nis 2020 10:22
    YAZARIN SON YAZILARI